Tıpkı…
Gurbetin ayazı çivi gibi saplanıverirse alnının çatısına,
Soğuk bir akşam üstü
Düştü mü ömrün gurbet ayazında,
Kerahat, nursuz sokakların, nikbet havasına
Gözünde tüter işte o an
Bir bildik şehrin havası, yeli, sokakları…
Bir de tanıdık insanın o malum, bildikten kokusu çalınınca burnuna
Hele bir de araya, yanık yanık genzine dolarak
Vurursa, zıpkın gibi;
Buram buram
Kestane kokusu…
İçe işler, ısıtır
Geçirir seni kendinden;Tıpkı, memleket kokusu gibi…
Tıpkı, memleket kokusu gibi…
Erdem YASSIBAŞ