Güncel - Aktüalite,  Siyaset

NATO Toplantısından Çıkan Sonuç: Fiyasko!

Brüksel’de yapılan NATO toplantısından notlar:

Türkiye diplomasisi için çok zor ve sıkıntılı bir süreçti. Bir tarafta Rusya ile çok yönlü ilişkilerimiz ki bunlar
içinde en önemlisi Montrö sözleşmesi ile Karadeniz’in güvenliği. Diğer yanda ise Ukrayna ile ilişkilerimiz.
Kırım’ın Ruslara ait olmadığını her platformda ısrarla söz etmemiz doğru değildir.

Kırım’ı Ukrayna devletinin bir parçası olarak tanıma konusunda ısrarlarımızın çelişkisini aşmak çok sıkıntılıydı.

Ülkemizin diplomasideki yanlışlarının bedeli ağır olur…

Rusya ve Ukrayna Savaşı

Önce savaşa Rusya cephesinden bakalım;

Ukrayna bu savaşta, başta ABD ve NATO dan aldığı sınırsız destek ve şimdi de paralı askerler ile direnişini sürdürüyor.

Rusya, bu savaşı başlatmadaki zamanlamasında haklı çıkmıştır.

Gecikseydi belki de çok daha dirençli bir Ukrayna ile savaşmak zorunda kalabilirdi… ABD ve NATO Ukrayna’yı nükleer bir savaşa hazırlayabilirdi… Rusya buna asla izin veremezdi ve vermedi de!!!

Ancak bir konuda Rusya’nın düşünmesi gerek; Büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK, “İç cepheye dikkat ediniz, iç cephe çöker ise dış cephe de çok zarar görürsünüz.” demiştir.

En kısa zamanda 9 Mayıs gibi Rus tarihinin önemli bir gününde; bana göre haklı olan bu savaşa son vermelidir. Putin’in daha fazla iç cephesi çökmeden… (9 Mayıs 1945 Rusya’nın Nazi ordularını yendiği gündür…)

Bugün Rusya’nın iç cephesinde olumsuz gelişmeler var. Örneğin Putin‘in yakınındaki birçok kişi ve birçok sanatçı ülkelerini terk etti; savaşa karşı oldukları için.

NATO ve Türkiye

Bu yazımı yazmak için NATO toplantısını ve sonuçlarını beklemiştim… Bana göre; Türkiye’nin çok önemli olan jeopolitiğini batıya bağlama gibi tuzaklara tanık olduk her zamanki gibi!!!

ABD’nin silahlı gücü olan NATO bulunduğumuz çağa yakışmayan bir savaş makinesidir ve geçmişte Varşova paktı nasıl dağıldı ise, NATO da gerçek dünya barışına ulaşmak için kendini feshetmelidir.
 
Sayın Fahrettin Altun “Türkiye NATO üyeliğinden gurur duyuyor.”  diyebiliyor, oysa ülkemizde yapılan pek çok  kamu araştırmaları sonucunda halkımızın % 92’si NATO’ya güvenmiyor.

NATO toplantısının sonundaki ortak bildiri;

NATO toplantısı sonunda yapılan ortak bildiriye göz atalım çünkü, korkarım Türkiye de bu ortak bildiriye imza atmış olabilir. 
 
Tüm dünya ülkelerini Rusya’ya yapılan yaptırımları delmemesi konusunda uyarıyoruz.
 
Çin devletine de son zamanlarda yaptığınız söylemlerden endişe duyuyoruz bunun sonuçları olabilir yani açıkçası; Rusya ve Çin arasındaki karşılıklı güven ve dostluğu bozmaya çalışıyorlar; Çin bu tuzağa düşmez.
 
ABD bu savaşı mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyor; Ukrayna’nın Rus kuvvetleri tarafından ezilmesi hiç umurunda değil, tam bir ahlaksızlık örneği değil mi?

Rusya’nın Gerçeği;

Yazımın bu kısmında Rusya gerçeğinden söz etmek istiyorum ( yaklaşık 3 yıl önce yazdığım bir yazı arşivimden):
 
Rusya’nın Sibirya’daki sonsuz topraklarda; 
 
Dünyanın en zengin doğal gaz, uranyum, nadir mineraller, altın ve bakır madenleri sahibi olan bir coğrafyaya mevcut bu bölge, dünyanın geri kalan tüm bölgelerinden daha zengin. Eğer Rusya; Sibirya’nın bu zenginliklerini ekonomiye açar ise, dünya dengeleri çok değişir ve en çok Türkiye yararlanabilir.
 
Şunu da hatırlatmak isterim; iki sene önce Rusya’nın Türkiye büyükelçisi bir sanat galerisinde öldürülmüştü, çünkü büyükelçi bu olaydan kısa bir önce Türkiye’ye Sibirya bölgesinde çok geniş bir alanı ortak işletme önerisi getirmişti ve kısa bir süre sonra CIA ajanı tarafından öldürüldü…
 
Yazımı sonlandırırken ABD bu yaptırımlardan hiçbir sonuç alamayacağı gibi, galiba doların rezerv para gücünü de kaybedecek; işte o zaman ABD hegemonyası çöker dünyaya 50 sene hükmeden Emperyalizm ile beraber Kapitalist sistem İMF ve Dünya bankası gibi ABD kurumları da tarihin çöp sepetine giderler.
 
***

Ülke gündemlerimiz ve alışkanlıklar…

Toplum olarak bazı alışkanlıklarımız var; her önemli olayı yılda sadece bir gün anıyoruz ya da bir hafta…
 
Örnek; Birkaç gün önce 22 Mart Dünya Su Günü‘ydü, tekrar bir yıl sonra dünya su gününü mü hatırlayacağız???

Oysa, su konusu her gün ve her koşulda gündemde olmalı…

Bir başka örnek vermek isterim; geçtiğimiz günlerde kutladığımız 15 Mart Deniz Savaşı‘nı tekrar gündeme getirmek için bir yıl beklememiz mi gerek?

Denizlerdeki egemenliğimiz çok önemli. 25 Nisan Çanakkale Kara Savaşları günü geliyor, ben bu savaşın da defalarca anılmasını ve anlatılmasını isterim…

Ülkemiz için her önemli olayı bir güne sığdırmak gibi alışkanlıklarımızı aşmalıyız diye düşünüyorum…

Orhan Ayber

Siz de fikrinizi söyleyin!