Biyografi,  Toplum

Kaz Dağları’nda Bir Direnişçi

Şerife Ergün‘ü tanır mısınız bilmem ki. Tanıyabilseydiniz keşke… Öğretmen emeklisi. Uzun yıllar olmuş emekli olalı.

Onu tanıdıktan sonra sık sık gençliğimi anımsarım. Ondaki coşkuyu, ondaki inancı, ondaki haksızlığa karşı duruşu…

Dün Kaz Dağları’nda okuduğu şiirden, slogan atarken bir çocuk heyecanıyla zıplayışından sonra kötülerin yenileceğine inandım bir kez daha… Örgütlü kötülüğün…

Ağaçları kesenlere, altın uğruna sularımızı zehirlemek için siyanür kuyuları açma çalışmaları başlatanlara, onlara bu izni veren sözde sorumlulara öfkelenirdiniz onu tanısaydınız.

Onu tanısaydınız yurtseverliği sözde milliyetçilikten ayırır da içinizde bir devrim başlatırdınız. Çanakkale’de Mehmetçik, Erzurum’da Nene Hatun kesilirdiniz.

Çünkü kadın tek başına bile örgütlü iyilik… Bu özelliği Kaz Dağları’yla dayanışmaya gelen ülkemizin önemli şairlerinden sevgili dostum Halil İbrahim Özcan‘ın da dikkatini çekti.

Şerife Ergün ağaçların, kuşların, suların, börtü böceğin annesi-ablası, dert ortağı… Şerife abla insanlığın kızı…Kaz Dağları’nda bir direnişçi Şerife abla… Ne diyordu:

“Suyuma, havama dokunma”!

“Kaz Dağları Hepimizin!”

Bir vicdan Şerife abla.

Bir kale Vicdandan…

Ağaçlar yurdumuz Şerife abla.

Her ağacı tek tek savunacağız.

Sen çok yaşa!”

Yukarıdaki yazıyı 18 Eylül 2019’da yazmışım. Şerife abla hayatta ve hala cıvıl cıvıl. Bizlere taş çıkarttıracak cinsten hem de. Geçenlerde bir gençlik fotoğrafını koymuştu profiline. Ben de altına; ablacığım son fotoğraflarından biri galiba diye bir cümlecik iliştirdim.. Çok da hoşgörülü olduğunu bildiğim için yaptım kuşkusuz.

TYS öncülüğünde 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü planlarken birden aklıma geldi Şerife abla! Şerife ablaya bir şiir okutmalı! Çünkü Şerife abla bir şiir aynı zamanda.

Etkinlik salonuna gürleyerek geldi Şerife abla! Bir elinde genç kız zamanları, bir elinde güzel günler heyecanı. Sırtında savaşlara karşı öfke. Dağların kızı, suların kardeşi ne de olsa. Ve yüreği şiir bahçesi boydan boya. Bir de gülüşleriyle süslemiş ki yüzünü gel de bunları yazma.

O gün şiir okudu Şerife abla.

Şerife abladaki heyecana, iradeye, inada, kararlılığa, coşkuya, sevecenliğe hayran kalmayan yoktu. Bir gençlik iksiri bıraktı şiir severlerin yüreğine. Şiir okumadı aslında, şiiri yaşadı o. Şiiri yaşattı oradakilere. Kütüphanedeki kitaplar raflardan bir birine tutunup ayaklandı ve kalkıp kulak kabarttılar o şiir okurken.

Bizim, şehrin bir hayli dışında oturduğumuzu biliyor Şerife abla. Yakın dostumuz Murat Türkeş’ten öğrenmiş Zeynep’le birlikte covit olduğumuzu . Telefondaki gürleyen ses onun. Hal hatır soruyor önce. “Geçmiş olsun” diyor arkasından. Her türlü yardıma hazır olduğunu hatırlatıyor. Su lazım, ekmek lazım, ilaç lazım desek inanın hangi saat olursa olsun, hangi zorlukları yaşarsa yaşasın alıp gelecek…Hiçbir zorluğa aldırmayacak.

İzan Yayınları’nda basımda olan Dağlara Çıkan Piyano adlı şiir kitabımdan sipariş verdiğini söylüyor telefonu kapatmadan. Haftaya kitapçılarda olacakmış müjdesini de yine ondan alıyorum.

Şerife abla sen çok yaşa!
Devrim göresin bizlerle birlikte emi!

Hayrettin Geçkin

Not: İlettiğim videoyu izlemek için buradan ulaşabilirsiniz.

Siz de fikrinizi söyleyin!