Kurgu

Bayram Sabahı

Kurmalı saati 9’u çeyrek geçe çaldı. Gerçi çalmasaydı da kalkacaktı. Yılların alışkanlığı. Yarı sersem, ayak sürüye sürüye elini yüzünü yıkadı. Karnı gurulduyordu. Mutfağa yöneldi. Erinip yıkamadığı bulaşıkları gördü. Aldırmadı. Dolabından kibrit kutusu kadar peynir dilimledi. Kanal 7’deki doktorun tavsiyesiydi. Çay suyunu koydu. İçerdi. Bayat ekmeğinden bir lokma kopardı. Biraz da katık. Hava dingindi. Yan komşusunun bahçe kapısı gıcırdadı. Bahçedeki kiraz ağacının dalları salkım salkım sarkmıştı. Dallara konmuş kuş cıvıltılarını duydu. Hep bahçeli bir evi olsun istedi. Nasip olmadı. Komşularını severdi. Sessiz sakin olunca komşuları da onu. Çoğu zaman dinlemekle yetinirdi. Boğazına kadar gelip kursağında kalan cümleleri yutkunurdu. Yaratılışı böyleydi, öyle diyorlardı yani. Kendine ne söylenmişse bellemişti. Büyüklerinin lafından çıkmadı. Görücü usulü evlenmişti. Düğününde hayatında ilk defa gözleri üzerinde hissetti. Garipti. Mutlu gibiydi. Çok sürmedi. Kocasını erken yaşta kaybetti. Dulluk yakasını bırakmadı, o da başkasını istemedi. Uzun zaman için için ağladı. Gelip soran olmayınca onu da bıraktı. Hem yıllar geçmişti üstünden. Unutur gibi olmuştu. Ama bu sabah eski senelerin hatırası nereden esmişti? İçi burkuldu. Göğüs kafesi daraldı. Boğazı kurudu. Kendini yatak odasında buldu. Çeyiz sandığının yanına yığılıp kaldı. Dalıp gitti. Kendine geldiğinde birkaç on dakika geçmişti. Ne yapacağını bilmeden ayağa kalktı. Evin içinde dolanıp durdu. Balkona çıkıp bir bardak çay içecekti. Sakinleşirdi hem. İçine gömdüğü haykırışları çekiştiriyordu. Parkta oynayan çocukların gülüşmelerini duydu. İçini sıcaklık kapladı. Ne severdi salıncak binmeyi. Salıncak binmeyi özlediğini fark etti. Kaç yaşında kadındı, mahalleli gülerdi. Utandı.

Bugün bir başka hissediyordu. Havadan mı gece gördüğü rüyadan mı emin değildi. Sabahın kendi halindeliğinde silkiniyordu. Arabalar çoğalmış, mahalleli kadınlar balkona çıkmıştı. İçeri girdi, görüp laf atmalarını istemedi. Kendi derdi kendine yetiyordu. Bulaşıklara girişti. Yıkadığı bardaklarda su damlaları süzülüyordu. Biri ansızın elinden kayıp düştü. Yere çarpmasıyla tuzla buz oldu. Biraz rahatlamıştı. Şaşırdı. İçi ılgın ılgın esen rüzgarla dolmuştu sanki. Tomurcuklar patlamış gibi. Çiçeklenmişti bir an. Devam etti, bilmeden yapıyormuş gibi. Pat, çat, pat, çat. Kırdıkça rahatlıyordu. Sanki yıllar yılı bu anı beklemişti. Yerde onlarca cam kırığı birikti… Üzerine basıp geçti. Bugün üstünde bir başka his vardı. Yan komşunun bahçesinden sesler geliyordu. Torunları gelmişti herhalde. Ama niye ki? Kapısı çaldı. Açtı. “Seher Teyze bayramın kutlu olsun!”.

Bugün bayramdı…

 

Arda ÇELİK

Ticari Hayat gazetesi, 14.05.2021

Siz de fikrinizi söyleyin!