Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Kitaplar,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

ATATÜRKÇE

1899 İstanbul. Harbiye yılları. İstanbul’a gelmek Mustafa’nın başını döndürmüştü. İlk kez bir geminin güvertesinden gördüğü bu büyük şehir, yeni terlemiş bıyıkları ve çakır gözleri ile yakışıklı bu genci bir anda etkisi altına aldı. Mustafa şehrin büyüsüne kapılmaktan derslerini ilk defa boşladı. Fakat birinci senenin sonlarına doğru, sınavların yaklaşması ile bu büyüden kendini kurtardı ve her yıl artan bir ilgi ile yine derslerine sarıldı. Çok geçmeden de sınıfın çavuşu oldu. Yeni kaydolan bir arkadaşa okulu tanıtırken “Dershanemiz karanlıktır ama bizim yüreğimiz aydınlıktır” dediği aklımdan hiç çıkmadı.

Yüreğimiz aydınlık. O’nu anlamak için ilk yol. Şartlar ne olursa olsun karamsarlığa geçit yok. Geçmişten alınacak dersler ile geleceğe bakmamız şart.

Bir gece, Olimpos gazinosunda Mustafa, Nuri, ben ve bir kaç arkadaşımız oturuyorduk. Mustafa hepimize “Bir gün bizler iktidar olacağız ve hepinize görevler vereceğim, hiç ayrılmayacağız” dedi ve bana dönerek ekledi “Salih, seni de baş yaverim yapacağım.” Bu imkansız hayali hepimiz gülerek geçiştirirken içimizden biri takılmak için sordu.

“Peki sen ne olacaksın?”

“Ben size bu görevleri verecek adam olacağım.”

O’nu anlamanın ikinci yolu imkansızı hayal etmek ve hayalleri gerçekleştirmek için birlikte yol alacağın ekibi oluşturmak. Üçüncü yolu, yola çıktıkların ile yola devam etmek. Vefalı olmak. Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen hem yolunu kaybedersin hem dostunu. Bu sözü çok severim. Bakıyoruz Atatürk yola çıktıklarını asla bırakmamış. Ekibini sırtını dönebileceğin kadar güvenilir kişilerden oluştur ve onları hiçbir şeye değişme.

1913 Sofya. Sofya’da ilk kez opera izlemiş ve dönüşünde arkadaşına şöyle demişti. “Ben Bulgarlara Balkan Savaşı’nda niye yenildiğimizi anladım, biz onların geri kalmış olduğunu düşünürdük ama onların operaları varmış. İstanbul’da tiyatro bile yok sayılır.”

O’nu anlamanın dördüncü yolu, güçlenmenin sadece askeri güçle değil, sanat, bilim, kültür ve eğitimle olacağı.

Solucanlar gibi kendi küçük işleriniz ve önemsiz kaygılarınızın çevresine üşüşerek bunların arasında kaybolmayın. Devletinizin temellerini nasıl sağlamlaştırabileceğinizi, halkın eğitim ve kültür düzeyini nasıl yükseltebileceğinizi düşünün. Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitaptan alıntı. Atatürk’ün okulların müfredatına alınmasını istediği kitap. Bu kitabı okumakta geç kalmışız. Bir ülkenin kalkınması için, eğitimden teknolojiye, sanayiden tarıma halkı calışmaya teşvik ederken, aynı zamanda ahlaklı, saygılı, dürüst olmayı ilke edinmek şart.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü her 10 Kasım’da daha iyi anlamanın ve anlatmanın yolunu arıyorum. Yazdığı Gençliğe Hitabe‘yi tekrar tekrar okuyorum. İğneyi önce kendime batırıyorum ve O’nu iyi anlayamamış olmalıyım ki anlatamamışım. O’nu doğru anlayıp doğru anlatabilmek artık asli görevim.

Vefatının 82. yılında sevgi, saygı ve minnetle anıyorum. Ruhun şad olsun Ata’m.

Kaynak: Arkadaşıma Veda – Salih Bozok’un oğluna mektubu – Zülfü Livaneli’nin kitabından alıntılar.

 

Siz de fikrinizi söyleyin!