Felsefe,  Toplum

Yetim Kızlar Evde Kalır!

 

Baştan belirteyim: Bu bir toplumsal analiz yazısıdır. Bu yazıda anlatılan konu hem kırsal hem şehirsel hayatın karışımıdır. Çünkü, gelenek ve diğer baskı eylemleri bu iki kesimde de hala etkin bir şekilde devam etmektedir.

Bazı resimler paylaşılıyor:

Üç kuşak aile…

Anne, kendi, kızı

Veya baba, kendi, oğlu…

Hiç düşündünüz mü, annesini kaybeden bir kızın, evlenemediği bir durumda kendi kızının da olmadığını, şu hayatta yapayalnız kaldığını ve içi burkularak bu resme baktığını?!

Nerden düşüneceksiniz ki… Çünkü sizin hiç anneniz ölmedi!

Hiç düşündünüz mü, babası ölen birinin bu resme bakarak, şayet evlenemediyse çocuğu da olmadığı için bu resme içi burkularak baktığını?!

Nereden düşüneceksiniz ki… Çünkü sizin hiç babanız ölmedi!

Toplumsal baskının insanlar üzerindeki etkisi modern ülkelerde gittikçe hafiflediği bir çağda, ne yazık ki biz kısa dönem sürecek aşağılık bir düzenin esiri olduk ve toplumsal baskı bizim üstümüzde olanca hızıyla devam ediyor.

Annesiz bir kız! Kendisi gençken annesi ölen veya annesi olmayan veya annesi kendisine uzak olan bir kız!

Evet, bu kız; emin olun gününün büyük çoğunluğunu içten içe annesini düşünerek geçiriyor. Sevgi eksik. Örnek alınacak biri eksik. Lider eksik. Emir veren, arkadaş olan, dert yoldaşı olan, sırdaş olan eksiktir. Çok kız, “keşke annem yaşasa da, bu terliği bana atsa!” dediği anda, annesinin kendisine terlik fırlatmasından şikâyetçi olan bir başka kıza nasıl da hayıflanarak bakar! Çünkü, kendisinde sadece annesizliğin eksikliği olmuyor; çevresi de ona eksik biri olarak yaklaşıyor.

Annesi olmayan bir kızın akrabası hiç olmaz. Var olan akrabalar kâğıt üzerinde zorunlu gözükenlerdir. Ancak, içlerinden biri dahi kendisine dert yoldaşı olmaz. Azıcık derdini onlardan birine anlatsa annesiz kız, bir bakmışsın tüm mahalle duyuvermiş. Çünkü, annesiz kız kıskanılır. Annesiz kız çekilmez. Annesiz kız hep göze batar.

Bir kızın annesinin yokluğu tüm gençliğinin berbat olmasına sebep olur, ama ya bir de annesinin yanı sıra babası da yoksa?  İşte işin en kötü tarafı burası; o kız aslında yaşamıyordur. Sağa baksa; nasıl, sola baksa; kime, aşağı baksa; niçin, yukarı baksa; neden baktı olur.

Servete konsa dahi annesiz kız, yine de eksiktir. Çünkü parasını yiyen arkadaşları bile öz sırlarını ona vermez ama ondan sır alırlar. Öz akrabaları çayını içer, bu esnada evindeki her şeyin dedikodusunu yapar,  evden çıktı anda ise işi farklı yere getirirler.

Annesiz kız her daim duldur. Evlense düğününe gelen sevdiği için değil, meraktan gelir. Eşinden ayrılsa, akrabaları anında işi huyuna, aile terbiyesinin olmadığına, dik baş olduğuna, doğru yetiştirilmediğine getirir. Sevgili edinse, adı kötüye çıkar. Kavga yapsa, zaten ondan bu beklenir, diyerek ötekileştirilir.

İçinde bulunduğumuz toplumda, en yakınının en uzak olduğu bir çevrede, en uzaktaki akrabasının bile buz gibi yaklaştığı bir dünyada yaşayan annesiz kızın mutlu olması mucizelere kalmıştır.

Umarım hiçbir kız belirli bir yaşa gelmeden annesiz kalmaz!

Ali Kurt

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/yetimlerin-umudundan-dunya-cocuklarina-uzanan-23-nisan-hikayesi/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/egrisi-dogrusunu-bulmus/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/kadin-tanriyi-dogurdu-tanrisi-da-turbanla-hukmetti/?amp=1

https://twitter.com/KemalistIlkay/status/1101194612612481025

2 Yorum

  • cifri

    çok güzel bir yazı toplumsal bir gerçeği dile getirmişsiniz.öncelikle tebrik derim. Empati oluşturmak büyük bir meziyet erdem sanırım. bazen imkansız olabiliyor. bir yetimin bir kız çocuğunun yerine hele de bir Anne’nin yerine geçemiyor, beceremiyor insan ..

Siz de fikrinizi söyleyin!