Deneme,  Ebeveyn,  Şiir,  Siyaset,  Tartışma,  Toplum

Yaşanır Bir Dünya

Kralın biri, halkı kolay yönetmek için bir biliciye akıl danışır. Şu yanıtı alır: “Aralarına nifak sokacaksın. Sık sık kargaşa yaratacaksın.”“Ee…” der kral, ve sözün arkasını bekler. “Halkın kendi arasında çözümü zor sorunlar oluşacak böylece. Sen aracı olacaksın. Ama asla çözmeyeceksin. Hatta elinden geldikçe sorunların derinleşmesini sağlayacaksın.” Şaşkınlıkla dinlemektedir kral. “Artık her şey senin elindedir. İstediğin vergileri alırsın. İstediğin şatafatı sürdürürsün. Önünde bir engel kalmaz.” “Halk huzursuz olmaz mı, homurdanmaya başlamaz mı?” “Böyle bir durumda. Halkın en az yarısı senin emrindedir. İstersen onlardan linç çeteleri bile oluşturursun. Kaldı ki, askeri gücün var, yasalar senin elinde. Her kademedeki kişiler senin emrinde… Sen ne bir şey söylediğinde ‘hayır bu böyle değildir,’ diyen biri çıkabilir mi?”

Sözlerinin devamını şöyle getirir akıl hocası: “Halkın sana inanmayan kısmına gelince, onlar kendi içlerinde öyle bir bölünürler ki bunun için senin özel bir çaba içine girmene de gerek kalmaz. Kendiliğinden bir de korku ortamı oluşur ki sorma gitsin. İnsanlar önce düşüncelerini açıklamaktan korkarlar, bir süre sonra düşünmekten tamamen vazgeçerler. Anlayacağın artık tam kralsın.”

Benzer bir konuşmanın Büyük İskender’le akıl hocası Aristo arasında geçtiği de söylenir, ama konu bu değil.

Ülkemizde ve dünyada olup bitenleri, olup bitenler karşısında insanların içinde bulunduğu çaresizlik ve çözümsüzlüğü düşününce birdenbire bu öykü geldi aklıma.

Sömürüden, savaşlardan, salgınlardan, orman yangınlarından bir türlü gözünü açamıyor insanlık. Dünyalılar yeni iklim krizleriyle karşı karşıya. Kuraklık, aşırı yağışlar yolda. Ekonomik dengesizliklerin yol açtığı açlık tehlikesi gündemin ilk sıralarına yerleşiyor. İşsizlik bizde olduğu gibi çoğu ülkede de had safhada. Göçmen sorunu yakıcı sorunlar arasında çoktan yerini aldı. Eskiden ancak bir devletin bütçesi bir başka devletinkinden fazla olurdu. Sermaye artık birkaç kişinin elinde. Dünyada öyle şirketler var ki bütçeleri pek çok ülkenin bütçesinden fazla.

21. yüzyılın eşi benzeri görülmemiş ekonomik kırılmalarıyla başa çıkmak, insanı ve doğayı koruma altına almak çok da kolay gözükmüyor. Bu duruma evrensel temel destek bulunamasa yaşamın sürdürülebilirliği tehlikede. İnsan tehlikede, doğa tehlikede. Kapitalizmin yarattığı örgütlü kötülüğe karşı geniş yığınlar kendi örgütlülüğünü nasıl yaratacaksa kafayı bir an önce buna yorması gerek; sanat, sanat olma özelliğini yitirmeden ve estetikten uzaklaşmadan insani amaçlar gütmeli.

20.yüzyılda işçi sınıfının ekonomi için hayati önem taşıdığı için, o gücü siyasi bir yumruğa çevirebilecek bir ideolojisi vardı. Bugün bu hal biraz karmaşık. Kitlelerin işlevsizliği söz konusu. Belki de günümüzde kapitalizmin dayattığı ablukaya karşı insanlar, sermaye sahiplerine karşı değil de kendilerini işlevsiz kılan sermaye sahiplerine karşı mücadele etmek zorundadırlar. Bu daha zor bir mücadeledir kuşkusuz. Belki de küresel örgütlenmeyi gerektirir.

Hali hazırdaki işçiler, işlevsiz hale getirilmiş geniş yığınlar, göçmenler, kısaca kapitalizm karşısında tüm mağdurlar, kapitalizmin yarattığı olumsuzluklara karşı, ortaklaşa muhalif bir dil yaratmak, kapitalizmin örgütlü kötülüğünü yenebilecek bir yol bulmak zorundadır. Yaşanır, adil, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya için kralların ve onların akıl hocalarının oyunlarını bozmak gerekmektedir.

mesele kalkmak
denemek bir kerelik
korkunun boyunu geçeriz kardeşlerim

biz ki çoğuz
ezilen itilen önemsenmeyen
ve hep ki onların sesidir kulaklarımızda
bir adım
bir ağız açmadadır bütün mesele

mesele kalkmak
mesele kalkmak
bir kerelik
savaşlar üstümüzden
ölümler
zulümler
vurgunlar
bu karanlık kendi sessizliğimizdir
atarız üstümüzden

mesele kalkmak
denemek bir kerelik
korkunun boyunu geçeriz kardeşlerim

Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!