Deneme,  Ebeveyn,  Güncel - Aktüalite,  Kategorisiz,  Psikoloji,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Yalan; Tercih mi, Zorunluluk mu, Sahtekarlık mı?

Yalan tercih mi, zorunluluk mu, sahtekarlık mı?
Aşkın tanımını yapmak kadar zordur, yalanın tanımını yapmak.

Yalan: Yalan, aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen sözcüktür.
(TDK, 2005: 2114)

Yalan söylemek; bir konunun söyleyen kişi lehine yönlendirilmesinden başka bir şey değildir. Yalan söylemeye renk yükleyenlerden var. Beyaz yalan, pembe yalan vb. Yalanın rengi olur mu? İnsan neden yalan söyler. Yalan neden söylenir. Önce bunların üzerinde duralım.
İnsan neden yalan söyler: Hayatta insan başına öyle şeyler gelir ki; yalan artık bir çıkar yol, hatta tek çare olarak kalabilir. Yani yalan bir tercih, bir zorunluluk haline gelebilir. Yalan, sosyolojik olduğu kadar da kanuni bir durumdur.
Herkes bir birine yalan söyler/söyleyebilir. Doktor hastaya yalan söyleyebilir, hasta yakınına yalan söyleyebilir. Parayı kaybeden çocuk annesine yalan söyleyebilir. Kumar oynayan adam karısına yalan söyleyebilir. Bakın her durumda korkunun renk tonları var. Doktor hastanın bilgiyi kaldıramayacağı ve hastaya zarar vereceği korkusuyla doğruyu söylememesi de korkudur, parayı kaybeden çocuğun annesine zorla elimden aldılar vb gibi savunmasızlık oluşturan ve çaresizliği ispatlayan durum olarak gördüğü yalanı da söyler.
Demek ki yalanın sebeplerinden biri korku.
Yalanın başka sebepleri var mı. Bir diğer sebep kaçınma, mazeret, bahane üretmek için. Birine bir şey vermek istemiyorsunuzdur var olan bir şeye yok çekersiniz.
Peki, yalanı tercih konusu yapan sadece menfaat ve korku mudur. Hayır insanı yalan söylemeye iten şey biraz da kişinin daha önce yaşadıkları. Varsayma, yani olasılık sendromu. Bu her ne kadar korkuya dayalı gibi görünse de kurgusal olduğu için direkt korku diyemeyiz.

Kişi daha önce kötü bir çocukluk geçirmiştir anne ve babasının evliliklerinde ki sahneler onda bilinç altı yuva yapmıştır. Evliliğini de anne babasının evliliği gibi olmasından korkarak evlenmek istemediği yalanını söyler. Ya da kötü bir aşk geçiren kişi yeniden aşık olunca kendine yalan söylemeye başlayabilir. Bu da beni aldatır. Ve bu örnekler çoğaltılabilir.
Bir psikiyatri sitesinden aldığım şu cümlelere bir bakınız;

“Yalan söylemenin literatürde aynı anlama gelen çeşitli kelimeler sayılabilir. Hile yapmak, abartmak, saklamak, gizlemek, aldatmak, dolandırmak, iftira atmak, uydurmak, sahtekarlık yapmak, taklit etmek, fikir çalmak, riyakarlık yapmak, blöf yapmak, kopya çekmek, göz yummak, görmezden gelmek, kazık atmak, dolap çevirmek, dalavere yapmak, yolunu bulmak, uydurmak…”
“Yalan söyleyen kişiler için ise ; Düzenbaz, hileci, sahtekar, iki yüzlü, üç kağıtçı, ahlaksız, dolandırıcı, hain, çıkarcı, samimiyetsiz, sadakatsiz, şarlatan, namussuz, yapmacık, taklitci…”

Bu iki paragrafın okunması durumunda ilk paragraftaki söylenilenleri hayatımızda bazı durumlarda kullanmışızdır. Ancak ikinci paragraftaki yaftaları hiç birimiz kabul etmez ve kendimize yakıştıramayız. Oysa düpedüz sahtekarlık yapıyoruzdur. Bunu kabul etmeyişimiz farklı bir yalan dünyasına girmemiş anlamına gelebilir. Bunun nedeni ise;
1-genelleme yapıyoruzdur. Sanki tüm yaşam boyunca bu davranışı ya da yalanı yapmışız ya da yapacakmışız algılaması içindeyizdir. Ki bu hatalı bir yaklaşım olarak kabul edilmelidir. Kişi o durumda bu YALANI söylemiş ise o durum için kabul etmeli ve eğer benzer durumlarda aynı yalanı kullandığını fark ederse bunu devamlı neden yaptığı gerçeği ile yüzleşmesi kişilik bütünlüğü açısından sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
2-birisi için ya da mecburiyetten söylediğimizi yada yaptığımızı düşünürüz. Buna Şeytanın Avukatlığı tabirini kullanmak çok yerinde olacaktır. Çıkarları korumak adına kendi yaşam felsefesinden uzaklaşmak kendisi ile yabancılaşmak anlamına gelir ki bu kişiye ve çevresindeki herkese ciddi zararlar verebilir. Ya da
3-korkuyoruzdur. Kişinin fiziksel yada ruhsal zarar görme tehdidi altında söylediklerinin yalan olmadığını kabul edenler.
Peki yalan gerçekten bu kadar kötümü; Literatürde gelen yalan kavramları bilim adamlarının yalan üzerine sınıflandırmalar yapmalarına neden olmuştur. (krapman 1953) Faydalı yalanlar, İlişkilerin iyiliği için ; Savunma yalanları, zor durumlardan kaçmak için; histerik yalanlar, ilgi toplamak için; kötülük için söylenenler, kişisel çıkarları korumak için; telafi yalanları, etkilemek için; patolojik yalanlar, kendimizi veya başkalarını zor duruma sokmak için söylendiğini tespit etmişler.

Bakalım, hangi konularda yalan söylüyormuşuz.

Beyaz yalanlar:
Karşımızdaki işi ile ilişkilerimizi sağlam tutmak için söylenilen yalanlardır. Kandırmak niyetinden uzaktır.
Şaka yalanları:
Genellikle olayları abartarak neşe katmak için söylenir.
Koruma amaçlı söylenen yalanlar:
Başkalarının çıkarlarını gözetmek, kötü bir durum yaratmamak, üzülmemek için, kısaca kendi benlik saygımızı garantiye almak için söylenir.
Savunma için söylenen yalanlar:
Saldırı ve cezaya karşı önlem almak için söylenir. özrü en çok kabul edilen yalan türüdür.
Kırıcı yalanlar:
Karşımızdakini kırmak , üzmek için kullanılır. Genellikle bu söylem kişiye avantaj sağlar. Ancak karşısındakini aşağılamak ve zarar vermek söz konusu olduğu için ahlaka aykırı olarak nitelendirilir.
Pataolojik yalanlar:
Kişiye yarar sağlamayan yada çok az yararı olan yalan türüdür. Öğlesine birden ve hesaplamadan söylenir. Kişi bunu neden söylediğinin açıklamasını yapmakta zorlanır. Hatta kişi doğruyu söylediğinde daha avantajlı olacağı durumlarda bile yalan söyleyebilir.
Özetle kişiyi zor durumlara sokan, yaşamına zarar veren yalan türüdür.

Mitomanik yalanı da yazalım, asıl yorumlara geçelim.
Kişinin, ruhsal nedenlerle, gerçekleri çarpıtmayı, değiştirmeyi hastalık durumuna getirmesi.
İmgelemde yaşanan olağanüstü serüvenleri gerçekmişçesine anlatma tutkusu. Bu çok uzun bir konu sadece tanımı öğrenelim yeterli.

Sonuçta yalan; hayatın olağan akışının değiştiği noktalarda devreye giren ruhsal sapma konulu bir durum. Koşullara göre bakıp yalanla ilgili karar vermekte fayda var. Bu güne kadar yalandan asılan, yalancı şahitlikten yıllarca hapis yatan birini gördünüz mü.
Yalan elbette iyi bir şey değil. Yasal çerçevede söylenen ve uygulanan yalanlarda var. Algı operasyonları, zihin değiştirme ve düşünceyi yönlendirme operasyonları siyasal arenada mübah gibi olsa da yalanın gelinlik giydirilmiş halidir.

 

Evet sevgili okuyucular, bu ve başka konularda sorularınız, eklentileriniz, çıkarımlarınız olursa dursunuzun33@hotmail.com adresine yazabilirsiniz. Sağlıklı ve esen kalınız. En derin hürmetlerimle efendim.

Dursun Uzun, Gazeteci/Yazar/Danışman


30 yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyor. 2010 yılında Karıcığım Sevgilim Olur musun adlı kitabının ilk baskısıyla yazarlığa adım attı. Kitabın ikinci baskısı uzun bir gazetecilik/danışmanlık ve siyasi coğrafyadan sonra 2019 Kasım ayında yapıldı. Şu anda ülkenin her yerine ulaşıyor. Diğer eserleri Şehrin Çıkışlarını tutun (şiirler) Altta kalanın canı çıksın (Öyküler) Çakal kapısında yatırılan aslan Melda (roman) Çocuk kitapları 12 kitap Eğitim yayınları / Sosyal sorumluluk projeleri/kamu spotları 55 yaşında Tokat/zile doğumlu Mersinde yaşıyor. Evli Atatürkçü 3 çocuk babası...

Siz de fikrinizi söyleyin!