Biyografi,  Edebiyat,  Felsefe,  Şiir,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Vecihi Timuroğlu’nun Yazarlık Kimliği Üzerine

“İşçi öykülerinde bilginin asal nesnesi, işçi yaşamının ırasal (karakteristik) nitelikleridir. Dış görünüşleriyle, dışsal ilişkileriyle, etkinlikleriyle, içsel ve düşünsel yaşamının ve yaşantılarının bulunduğu yerlerde, oluşumu, merkez, içindekiler sosyal ıralarında odak işçi öykünün konusudur. Şunu da unutmamak gerekir. Hangi üretim kesiminde olurlarsa olsunlar, yaşantısı öykü konusu emanet işçi üretim süreci içinde ele alınmalıdır. Bir üretici yaratıcılığın başkişisi ya da çalışan işçi olabilirler, ama üretim merkezi ele alınamıyor, sanırım öyküne “işçi öyküleri” demek, bana uygun gelmiyor. Çünkü işçinin ele alma yaşamı ya da yaşantısı, ancak üretim içinde anlaşılabilir. Kısası, işçinin özel yaşantısını değil de işçi sorunlarıyla bütünleşmiş kişiliği ele alınabilsin.”

İşçi Edebiyatı Öykü yarışma komisyonunda bir kez yer alan Timuroğlu, bu öykü türünün önemini böyle vurguladı. Şimdi, edebi yaşamındaki meyvelerini merak ettiniz sanırım. Vecihi Timuroğlu için,

“Felsefe yapmayı bilen tek yazar.” Melih Cevdet Anday

 “Her yazının sonunda, felsefenin pençesini vurur.” Cemal Süreya

Cemal Süreya “Adı İlhan Berk Olan Şiir”de bir çok şairin, yazarın, eleştirmenin adını anıp, hepsine de yakıştırmalarda bulunur; Vecihi Timuroğlu’na da “seviştirmen”liği yakıştırır. Kelimeleri seviştiren bir yazardı çünkü, şairlik kimliği de baskındı.

İnsanlığın, kültürümüzün, ulusal bilincimizin, yazarımızın aydınlığını ve değerlerimizi sahiplenen, Cumhuriyet’in değerlerine söz söyletmeyen, laiklik düşmanlığına karşı amansız savaşım veren bir aydındı, Sayın Timuroğlu.

Dostları,“yurt sevgisiyle, aydınlıkla, özgürlükle” özdeş tutarlar adını. Kimisi onu “öfkeli ve duyarlı” olarak niteler. “Hoşgörülü ve gerçekçi” yanını öne çıkaranlar da çoktur. Babamsa onun için içine kapanık olduğunu iletmişti, bir kez ağlamaklı ayrılmış yanından, o sırada babam çocuklarının kaybından habersizmiş.

“Araştırma araştırmasını beğenmiyorum, çünkü araştırmalarının kaynak çalışmalarını eksik görüyorum. Araştırmacı kesinlikle ilk elden beslenecektir. Kullanacağı belgenin trip görücüsü. Böyle bir odada yoksa güveneceği bir kaynağı seçecektir. Bunu da izleyin belirtiliyor. Diyelim, ben “masal” üzerine çalışıyorum. Bütün dünya masallarının “biçimbilimi” ni, konu dağılımını, yerel ve evrensel tiplerini, tipleme yöntemlerini bilmem gerekli. Kuşkusuz bütün dünya dillerini öğrenmem ve tüm masalları ilk elden öğrenem olanaksız. Öncelikle, kendi dilimin masallarını fişlerim, sonra bildiğim dillerdeki masalları fişlemeye başlarım. Biçimbilimdeki ortak yanları görüntülerim. İkinci aşamada, abecesel diziye göre ülkeler sıralarım. Masal edilmiştir yapılmış araştırmaları değerlendirim. Hepsini belirledikten sonra, bunların arasından, biçimbilimle ilgili olanları ayırırım. Başlarım onları okumaya. Viladimir Propp’un ‘Morfologiya Sakzki’ adlı yapıtı olsun. Ben, Rusça bilmediğime göre, bu yapıtın Türkçe çevirisi olup olmadığını araştırırım. Mehmet-Rıfat, Sema-Rıfat ikilisinin bir çalışmasına rastlarım, Hemen o yapıtı inceleneye başlarım. Görürüm ki, V. Propp’un yapıtı üzerine, değerli çalışmalar yapılırlar. Verilerin bulgularını ve saptamalarını fişlerim. Ancak, bu iki değerli bilgin, yapıtı çevirmemişler. Çalışmalarında, yapıtın Fransızca çevirisi olduğunu duymuşlar. Kaynağında, kendileri de, bu çeviriden yararlanmışlar. Hemen o çeviriyi bulurum: ‘Morfologie du conte, paris Seuil, 1970, .çeviren: Marguerite Derrida. ”İngilizcesi varsa, onu da ararım. Karşılaştırma arasından bulurum. Kısası, ayağımı sağlam basarım yere. Bu işi bitirince, diyelim masalların temel ıraları olan ‘olağanüstülük’ öğelerini ararım. Çinliler, olağanüstü seçenekleri hangi örgelerle (motif), Hintliler hangi örgelerle, Araplar hangi örgelerle içerirlar? Ortak ya da özgün yanları nelerdir? Rastarımım onu ​​öğeyi fişlerim. Fiş çıkarmayı bilirsiniz. Önce çalıştığınız konuyu yazarsın, sonra bulduğun belgeyi inceleyin ve sahibini, etkin yeri gösterirsin, daha sonra, o belgedeki bilgileri değil edersin, anlatılarını yaparsın, cildini, listede olduğu, yazılır olduğunu değerlendirirsin. Ele geçirdiğin, onu kaynağın doğru olduğunu düşünemezsin, onu zaman kuşkuların olduğu. Belgeler çoğaldıkça ayıklama halinde bulunacaktır. ” diyelim masalların temel ıraları olan ‘olağanüstülük’ öğelerini ararım. Çinliler, olağanüstü seçenekleri hangi örgelerle (motif), Hintliler hangi örgelerle, Araplar hangi örgelerle içerirlar? Ortak ya da özgün yanları nelerdir? Rastarımım onu ​​öğeyi fişlerim. Fiş çıkarmayı bilirsiniz. Önce çalıştığınız konuyu yazarsın, sonra bulduğun belgeyi inceleyin ve sahibini, etkin yeri gösterirsin, daha sonra, o belgedeki bilgileri değil edersin, anlatılarını yaparsın, cildini, listede olduğu, yazılır olduğunu değerlendirirsin. Ele geçirdiğin, onu kaynağın doğru olduğunu düşünemezsin, onu zaman kuşkuların olduğu. Belgeler çoğaldıkça ayıklama halinde bulunacaktır. ” diyelim masalların temel ıraları olan ‘olağanüstülük’ öğelerini ararım. Çinliler, olağanüstü seçenekleri hangi örgelerle (motif), Hintliler hangi örgelerle, Araplar hangi örgelerle içerirlar? Ortak ya da özgün yanları nelerdir? Rastarımım onu ​​öğeyi fişlerim. Fiş çıkarmayı bilirsiniz. Önce çalıştığınız konuyu yazarsın, sonra bulduğun belgeyi inceleyin ve sahibini, etkin yeri gösterirsin, daha sonra, o belgedeki bilgileri değil edersin, anlatılarını yaparsın, cildini, listede olduğu, yazılır olduğunu değerlendirirsin. Ele geçirdiğin, onu kaynağın doğru olduğunu düşünemezsin, onu zaman kuşkuların olduğu. Belgeler çoğaldıkça ayıklama halinde bulunacaktır. ” Araplar hangi örgelerle içerirlar? Ortak ya da özgün yanları nelerdir? Rastarımım onu ​​öğeyi fişlerim. Fiş çıkarmayı bilirsiniz. Önce çalıştığınız konuyu yazarsın, sonra bulduğun belgeyi inceleyin ve sahibini, etkin yeri gösterirsin, daha sonra, o belgedeki bilgileri değil edersin, anlatılarını yaparsın, cildini, listede olduğu, yazılır olduğunu değerlendirirsin. Ele geçirdiğin, onu kaynağın doğru olduğunu düşünemezsin, onu zaman kuşkuların olduğu. Belgeler çoğaldıkça ayıklama halinde bulunacaktır. ” Araplar hangi örgelerle içerirlar? Ortak ya da özgün yanları nelerdir? Rastarımım onu ​​öğeyi fişlerim. Fiş çıkarmayı bilirsiniz. Önce çalıştığınız konuyu yazarsın, sonra bulduğun belgeyi inceleyin ve sahibini, etkin yeri gösterirsin, daha sonra, o belgedeki bilgileri değil edersin, anlatılarını yaparsın, cildini, listede olduğu, yazılır olduğunu değerlendirirsin. Ele geçirdiğin, onu kaynağın doğru olduğunu düşünemezsin, onu zaman kuşkuların olduğu. Belgeler çoğaldıkça ayıklama halinde bulunacaktır. ” Ele geçirdiğin, onu kaynağın doğru olduğunu düşünemezsin, onu zaman kuşkuların olduğu. Belgeler çoğaldıkça ayıklama halinde bulunacaktır. ” Ele geçirdiğin, onu kaynağın doğru olduğunu düşünemezsin, onu zaman kuşkuların olduğu. Belgeler çoğaldıkça ayıklama halinde bulunacaktır. ”

Vecihi Timuroğlu

Timuroğlu, yaptığı her çalışmayı titizlikle yapmış. Ele gelen konuyu tüm yönüyle, ayrıntısında incelemiş. Bunu yaparken de konuyla ilgili her türlü kaynağa başvurmuş. Öyle ki, bulabildiği en eski kaynağa kadar gidip ve o kaynağında dilinde okumak istemiş. Diyelim ki kaynağın dili İngilizcedir, onu İngilizce okumuş. Kaynak, kendisinin bilmediği bir dilde yazılıysa çevirilerine bakmış. Yazılmış kaynağın aslı Almanca ise İngilizce, Fransızca ve Türkçe çevirilerine bakmış. Çevirilerde bir farklılık yoksa güvenirliğini ortaya koyuşuyla ve bunu başlatmış. Ancak, varsa onları bilen birinden birinden yardım da almış. Hiçbirinin de dışlamadığını, doğru sonuca ulaştığı kanı da sözlerinde saklı. Kısaca, Timuroğlu önce çalışma alanını, o alandaki konusunu, konuyla ilgili kaynak taramasını saptamaktadır, sonra başlıyorsunuz. Kaynaklardan bulduğu yıllarda sunduktan sonra, kendi kanısını ve doğrularını yazıyor.

Arapça, Farsça, Osmanlıca, İngilizce ve Fransızca bilen Vecihi Timuroğlu, yapıtlarını bir amaç orada yazıyor. “Sanat ve türünün amacı.” Demekti. Timuroğlu, toplumsalcı gerçekçi sanatı yeğleniyor. Tarih araştırmalarıyla resmi tarihin kimi savlarını da çürütüyor. Timuroğlu’nun temel biçimi denemedir. Genelde sosyal konular ve sanat kuramları üzerine yazıyor, “Deneme, felsefenin yazındaki bağlantılar. Denemeci, eskileri yinelemez, eskileri eleştirerek bunu düşünmeyi amaçlanmıştır.” der.

İlk şiirini 1942’de Varlık dergisinde, ilk denemesini ise 1948’de Yücel dergi­sinde yayınlandı. 1973 yılında Evrim dergisini yayınladı. 1977’de Cemal Süreya, Ragıp Gelencik ve Ahmet Say ile aylık Türkiye Yazıları dergisini çıkarttı. Türkiye Yazıları, Adam Sanat, Dost, Sanat Rehberi, Türkçe, Yarın, Yeditepe, Yücel, Varlık, Munzur, Yeni Edebiyat, Özün, Sesimiz, Oluşum  Damar gibi dergilerde şiir, deneme, inceleme, söyleşi gibi çeşitli türlerde yazılar yayımladı. Uzun süre sanat sayfasını yönettiği Barış, Cumhuriyet, Türk dili, Bilim ve Sanat, Yeditepe, Varlık Yazko-Edebiyat, 2000’e Doğru dergi ve gazetelerinde yazdı. Emekli olduktan sonra da yazarlığa devam etti. Şiirlerinde çağdaş acıların yarattığı duyarlıklar, doğunun türkü ve deyişlerinden özümsenmiş zenginliklerle kaynaşmış görünür. Ahmet Kutsi Tecer, Ceyhun Atuf Kansu vb. edebiyat değerleri üzerine incelemeler yaptı.

Şiir ve şiirin sorunları üzerine teorik çalışmalarından dolayı, Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü sahibi olan Vecihi Timuroğlu, yazdığı ‘İnsan Hakları Sözlüğü’ ile yabancı terimler için Türkçe karşılıklar üretmek, açıklamalar yapmak, ulusal kültürde özümlenmesini sağlamak ve böylece uluslararası insan hakları kültürünün içinde yer almayı öngörmeyi amaçlamıştır.

Biraz da eserlerinden alıntı ve şiirleriyle devam etmek istiyorum.

“Nasıl severim bir bilsen. Köroğlu’yu, Karayılanı, Meçhul Askeri… Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini. Sonra kalem yazmaz, Bir nice sevda… Bir bilsen, Onlar beni nasıl severdi. Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı. Minareden, barikattan,    Selvi dalından, Ölüme nasıl gülerdi. Bilmeni mutlak isterim, Duyuyor musun? Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip… Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne-üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının… Dayan kitap ile Dayan iş ile Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile. Dayan rüsva etme beni. Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Herbiri vazgeçilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun?”, “Sevdan ölünecek kadar güzel…”, “Giden gitmiş, hüznü ayaklandırmak boşuna…”
Ahmet Arif’in Türk Şiirindeki Yeri Üzerine Deneme-Vecihi Timuroğlu
Düşünceyi geliştirmenin tek yolu onu dogmalardan kurtarmaktır.
İnsanı sömürüden ve baskıdan kurtarabilmek için, önce, “insanı sevmek” gerekiyor.

Güne Çıkış

Seni yaşamamıza katan kuş
Kızıl güller diker bahçemize
Yokluğun ötesinden varlığa kayış
İkiyken dört diye yazar güncemize

Kırmızı iri güller her zaman
Büyük acıları çağrıştırır bende
Ölümleri tadılmamış yaşamları
Ve hep yarım kalmış aşkları

Yaşam söylüyor şarkılarını
Şafakla başlayan çekiç sesleri
Girişiyor Şeytan’la alışverişine
Ve ateşe çeviriyor nefesleri

Vecihi Timuroğlu

Orada Duran

Dün gece gördüm seni
Ay doğarken oradaydın
Bir içim suydu çocukluğun
Keşke o gün içseydim seni

Dün gece ay doğarken
Ormanda ışıkla oynaşan
Bir mor menekşeydi çocukluğun
Keşke o gün koklasaydım seni

Ay ışığı saçılırken geceye
Oradaydın saçların omuzlarında
Fırınlanmış bir meşe tahtasında
Yıkasalardı seni yeşerirdi

Keşke o gün öpseydim seni

Vecihi Timuroğlu

Beste-Nigar

Yalnızım su almış sandalım
Fırtınaya tutulmuşum karanlıktayım
Yine de umutsuz değilim

Gülüşü var
Gemici fenerinden süzülen ışık gibi

Açma hava
Durulma azgın deniz

Bana hüzünlü ayrılık türküleri söyleme
Zaten üzgünüm sana geç rastladım diye
Bilmezdim zor zanaat olduğunu sevdanın
Ölürüm ısıtanın varsa geceleri

Gün doğar seher dağılır üzülürüm
Gitme nazlı seher
Doğma sıcak güneş

Güz acısı çekiyorum

Vecihi Timuroğlu

“Seyit ölüm mü istiyor

Devlet gücünü kanıtlıyor

O mor ufuklu dağlarda

Sılanı bas bağrına

Kadınını anlat töreni öğret

Bize Seyit niyazından

Memur kitabından arınmış bir yaşam

Bütün acılarımızı Munzur’da yıkadık

Sınıfsız bir barışı birlikte bulacağız.”

Bir Sürgünün Ezgileri -Dersim’in Ağıtı-, kitabından “Memur Kitabından Arınmış Bir Yaşam” şiirinle hoşça kal.

Dergiler

  •   1973 yılında Evrim Dergisini açtıtı.
  •   1977’de Cemal Süreya, Ragıp Gelencek ve Ahmet Say’la birlikte Türkiye Yazarları Dergisini çıkarttı.
  •   Yücel Dergisi
  •   Yeditepe Dergisi
  •   Yonca Dergisi
  •   Evrim Dergisi
  •   Türk Dili Dergisi
  •   English Dergisi
  •   Yeni Edebiyat Dergisi
  •   Özün Dergisi
  •   Sesimiz Dergisi
  •   Oluşum Dergisi
  •   Türkiye Yazıları Dergisi
  •   Cumhuriyet Dergisi
  •   Özgür İnsan Dergisi
  •   Bilim ve Sanat Dergisi
  •   Yazko Edebiyat Dergisi
  •   Adam Sanat Dergisi
  •   Dost Dergisi
  •   Sanat Rehberi Dergisi
  •   Yarın Dergisi
  •   Varlık Dergisi
  •   Damar Dergisi
  •   Berfin Bahar Dergisi
  •   Edebiyat ve Eleştiri Dergisi
  •   Beşparmak Dergisi
  •    Afrodisyas Dergisi
  •   Gökyüzü Akademi Dergisi
  •   Kar Dergisi
  •   Yaz Sanat Dergisi
  •   Ekin Dergisi

 Yapıtları

  1. İnsan Hakları Sözlüğü (2007)

  2. Kardaşım Oğul (1988)

  3. İnançları Uğuruna Öldürülenler (1991)

  4. Estetik (2013)

  5. Türk – İslam Sentezi (1991)

  6. İslam’ın Akla Bakışı Üzerine Bir Deneme (1996)

  7. Bir Sürgünün Ezgileri (1983)

  8. Dersim Tarihi (1991)

  9. Ulusal Kurtuluş Savaşçısı Atatürk (1980)

10. Minnacık Kadın (1984)

11. Pazarlanan Ülkem (2006)

12. Ceyhun Atuf Kansu I-II (1978)

13. Ahmet Arif Hayatı, Sanatı, Şiirleri (1992)

14. Ahmet Arif’in Türk Şiirindeki Yeri Üzerine Bir Deneme (2009)

15. Söylev (Nutuk) Seçmeler (2002)

16. Söylev (Nutuk) (2007)

17. İlköğretim ayarları için Atatürk (2007)

18. Göz Göz Olmak (1976)

19. Yazınımızdan Portreler (1991)

20. Yazınımızdan Başkalarının da Okuyacağı Mektuplar (1993)

21. Şiirin Büyücü Kızı: İmge (1994)

22. Alevilik, Bektaşilik, Şiilik, Kızılbaşlık (2004)

23. Yunus Emre Üzerine Bir Deneme (2004)

24. Dursun Akçam’ı Anmak (2004)

25. Siyah Bir Güldür Ölüm (1997)

26. Tut Beni Sevda Çağırır (1980)

27. Melih Cevdet Bilge ve Duyarlı (Kürşat’la Söyleşi) (1994)

28. Büyü (1999)

29. İlhan Selçuk (2009)

30. Muzaffer İlhan Erdost (2012)

31. Hoşgörü, Dostluk ve Dayanışma içeren Atasözleri (2002)

32. Noktalama İşaretleri (1999)

33. Bura Yemendir (1978)

34. Merhaba Oğlum (1993)

35. Hallâc-ı Mansûr’dan Nesimi’ye Değin Doğu’da ve Batı’da Düşünsel Gelişme Üzerine Söylev (2010)

36. Simavne Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin ve Vâridât (1979)

37. Tarih Felsefesi Açılış Gençler için Atatürk (2006)

38. Atatürk Şiirleri (2000)

39. Ismarlama Ders Kitapları Üzerine Rapor (1976)

40. Ahmet Kutsi Tecer, Kişiliği Sanat Anlayışı ve Tüm Şiirleri (1987)

41. Orhan Kemal (1995)

42. Atatürk ve Kuva-ı Milliye Şiirleri (1988)

43. Mevlana (1995)

44. Cahit Külebi / Hırçın ve Lirik (1995)

45. Nasrettin Hoca’nın Düşünce Dünyası (1998)

46. ​​Aşk Üzerine (1994)

47. Fırat’a Masallar (1990)

48. Bülbülleri Ne Yaptılar? (1994)

Atatürk’e ve Kuvayi Milliye’ye yazdığı kitaplarım, yakınımda olmadığı için elimden bu kadarı geldi, umarım araştırmalarımla yaptığım bu biyografik çalışmamı beğenirsiniz, saygılar.

Kemalist İlkay

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

2 Yorum

Siz de fikrinizi söyleyin!