Ebeveyn,  Toplum

Toyluklar…

Adı Yasin..

Hasta Babama refakatçi kaldığım fizik tedavi servisinde koridorda görüyordum sürekli, tekerlekli sandalyesinde elleri önünde bazen etrafa bakıyor, bazen servise ait açık terasa çıkıyor. Canım babama çok üzgün olmama rağmen sonradan adının Yasin olduğunu öğrendiğim 20-22 yaşlarında esmer, kara kaşlı, kara gözlü delikanlının yanından geçerken gülümsüyorum… Gülümseyince etrafına bakınıyor, ona mı başkasına mı diye…

Gözümden kaçmıyor tabi şaşkınlığı, her yanından geçtiğimde gülümsüyordum… Bir iki gün sonra gülümsememin karşılığı geldi; artık o da gülümsemeye başladı beni görünce. Hastanede refakatimin 6. Günü saat 23.00 sıraları babam derin uyuyordu, pencereden baktığımda hafiften kar yağmaya başlamış İstanbul’da, yılın ilk karı, hemşirelere aşağı 15 dakikalığına ineceğimi söyleyip, babamı onlara emanet edip koridorlarda yürüyordum, bir baktım Yasin tekerlekli sandalyede yanına yaklaştım.
Alt kata iniyorum seni kaçırayım mı dedim gülerek.
Önce şaşırdı sonra;
Olur abla dedi.
Arkasına geçip tekerlekli sandalyesini sürmeye başladım.
Adın ne?
Yasin senin adın ne abla?
Funda, memnun oldum Yasin.
Bu arada asansörün başında duran güvenlik görevlisine gülerek;
Annesi sorarsa Yasin’i alt kattaki bekleme salonuna kaçırdığımı söylersiniz olur mu?
Deyip hafiften göz kırptım güvenlik anladı tabi.
Elbette söylerim.
Aşağı indik bekleme salonundaki kocaman camdan Yasin tekerlekli sandalyede, ben ayakta lapa lapa yağan mevsimin ilk kar yağışını sessizce izliyoruz… Bu arada servisten inen inene, tekerlekli sandalyeli hastalar ve yakınları yağan karı görünce dışarı çıkıp selfie çekilenler, kahkaha atanlar, sesli sohbet edenler, hoş samimi görüntüler… Onlar bir an bile olsa hastalıklarını unutmuşlar. Ne güzel… Lapa lapa yağan kar yağışını izlerken…
Yasin okuyor musun? diye sordum
Hayır liseden terk.
Neden canım?
Sanayideki bir mobilyacıda çalışıp okumak zor geldi bir başıma, bir de bu olay da gelince okulu bıraktım…
Yasin neden tekerlekli sandalyedesin, ne oldu? Anlatmak ister misin? dedim, gülümsedim yüzüne bakarak.
Abla bundan 4 sene önce annemin kuzeni ile kavga ettik, birbirimize bıçak çektik; o beni 22 yerimden bıçakladı ben de onu vurdum ama sağlam vurmadım. O iyi ben ise bu durumdayım, 2 sene yatakta kaldım bir sürü ameliyat oldum. Şimdi sandalyede olmak bile benim için hayaldi dedi.
Şaşırdım, üzüldüm belli etmedim tabi. Yaşı 22 bile değil nitekim 4 sene önce off…
Geçmiş olsun canım daha da iyi olacaksın dedim ve yürüyeceksin okuluna bile devam edebilirsin diye de devam ettim.
Sustu sustuk, dışarıdan karda eğlenen insanların sesi geliyor.
Dışarı çıkmak ister misin, üşümezsen?
Olur.
Sandalyesini iterek dışarı çıktık 3 dakikacık… Üstü ince diye üşüyüp hasta olmasından korkarak içeri aldım kendisini.
Hadi çıkalım mı? dedim.
Olur abla nasıl istersen (gülümsedi Yasin) çok oldu kara çıkmamıştım sağol dedi.
Üst kata çıkarken Yasin ve ekledi:
Abla ne kadar kalacaksın burada?
Ben yarın dönüyorum Yasin, yerime kız kardeşim gelecek. Bir daha gelirsem sen buradaysan seni tekrar kaçırırım olur mu?
Güldük! Odasının önüne bırakıp babamın yattığı odaya geçtim canım babam halen uyuyordu…

Nice Yasinler var değil mi, o karşıma çıkan sadece birisi… Bana anlattığı yaşadığı olay ona bakış açımı değiştirmedi, o ve kuzeni birer çocuk…

Sorumlusu kim diye sorsalar ailesi derim! Ekonomik sıkıntılar çocuklarımızı kontrol etmemize bahane değil, aksine daha bir düşkün daha bir titizlikle davranmamız gerekir. Ya da eğitimsiz olmak bir çocuğa sevgi göstermemeye bahane değil; çocuk sevgisi çok mühim ve maalesef çocuk nasıl sevilire okullarda müfredatların lügatı yok!

Amacım, kimseyi kınamak ya da eleştirmek değil!

15 dakikalığına bile olsa tatlı bir anı kalmıştır diye umuyorum Yasin’in zihninde, ki açıkçası bende kaldı. Yazımı bir sorumla tamamlıyorum;

Yasinlerin olaylarını nasıl önceden engelleriz?

Berrak duru olmalı insanın içi..

Siz de fikrinizi söyleyin!