Din,  Siyaset,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Suudi Arabistan’da Kadın Olmanın Zorlukları (3)

Suudi Arabistan’da yukarıda belirtilen reform hareketleri, Suudi’li kadının siyasi, sosyal ve ekonomik alanlardaki kısıtlı rolünün değişmesinde yeterli adımlar değildir.

Hâlihazırda bu kararların çoğu Kral’ın insiyatifi ile gerçekleştirilebilmiş gelişmelerdir. Kadınların kimlik kartı edinmesi gibi alanlarda atılan adımlar ise devlet içerisindeki karar alıcılar ile dini otoritelerle muhafazakâr kesimleri karşı karşıya getirmektedir. Hatta, Kral’ın kendisi de doğrudan dini otoritelerin eleştirilerine hedef olmaktadır. Yüksek Ulema Konseyi ve Yüksek Yargı Konseyi üyeleri açık bir şekilde Kral’ın Şura Konseyi’ne kadın üye atamasını eleştirmişlerdir.

Kralın himaye etmediği pek çok reform projesi, dini otoritelerin tepkisi ile karşılaşmakla kalmayıp engellenmektedir. Örneğin, hala kadınların alışveriş merkezleri gibi kadın-erkek karma bulunduğu yerlerde çalışması Yüksek Ulema Konseyi fetvası ile yasaktır.

Esas itibari ile kadınlar üzerinden gerçekleşen bu gerilim, sadece bu husus ile sınırlı değildir. Suudi Arabistan’daki monarşi ile karar alıcıların içerisinde bulunduğu ikilem kadın hakları ve kadının statüsü başta olmak üzere pek çok alanda daha da görünür hale gelmeye başlamıştır. Bir yandan küresel dünyanın ve değişen bölgesel dinamiklerin baskısı altında kalan ve değişime zorlanan, Suudi Arabistan monarşisi diğer yandan ise katı özcü yaklaşımı ile değişime tamamen direnen dini otoriteler ile mevcut sistemle yakın çıkar ilişkileri içerisinde olan muhafazakar kesimlerin değişim karşıtı katı baskısı arasında kalmaktadır.

Suudi Arabistan monarşisinin kadın hakları konusunda attığı olumlu adımların ardında, uluslararası dinamikler başta faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dış dinamikleri aslında üç ana başlık altına da toplamak mümkündür. Öncelikle, monarşinin uluslararası arenadaki imajı giderek daha fazla eleştiriye hedef olmaktadır. Pek çok uluslararası örgüt kadınların ülke içerisindeki statüsünün geliştirilmesine yönelik -sınırlı da olsa- baskı yapmaya devam etmektedir. Yapılan bu baskıya ek olarak Dünya Ticaret Merkezi üyeliği gibi önemli süreçlerde sürekli gündeme gelen husus, ayrıca Suudi Arabistan’ın imza Kadına Karşı Her Tür Ayrımcılığı Ortadan Kaldırma Sözleşmesine (CEDAW) imza atmasından ötürü artan bir baskıya dönüşmektedir. İkinci olarak, her ne kadar ülkede kadınların örgütlü olarak mücadele etmesine yasal olarak izin verilmese de kadın aktivistlerin ülkedeki eylemlerini arttırması ve daha da görünür hale gelerek sınır aşan bir etki ile seslerini uluslararası kamuoyuna ulaştırabilmeleridir.

Son husus ise refah seviyesinin yüksek olduğu ülkede kadınların eğitim oranlarının oldukça yükselmesine rağmen siyasi, sosyal ve ekonomik alanların bu gelişmeye ayak uyduramamasının yarattığı gerilimin giderek had safhaya ulaşmasıdır. Yüksek eğitim alan Suudi vatandaşlarının %56,5’ini kadınlar oluşturmakta, ancak kadınlar toplam istihdamda %14 bir alana sahipler. Suudi Arabistan’da sorun kapasite sorununu aşmış ve daha çok fırsat eşitliği ve yapısal sorunlar haline gelmiştir. Ülkede kadın potansiyeli kendine henüz siyasi, sosyal ve ekonomik alanda yapıcı ve etkin bir yer bulamamıştır. Örneğin sosyo-ekonomik olarak avantajlı kesimlerden gelen kadınlar bu kısıtları daha da zorlamaktadırlar. Lubna Al-Olayan Suudi Arabistan’daki en iyi CEO’lardan biri olarak kabul edilen kadınlardan sadece biridir. Yurtdışında devlet bursu ile eğitim gören Manar Saud’un ülkesine döndükten sonra eğitimine uygun bir iş bulunamaması bu gerilimin dikkat çekici hikâyelerden sadece biridir.31 Sonuç olarak gözle görülür pek çok uyumsuzluk ortaya çıkmaktadır. Önemli bir şirkete CEO’luk yapan bir kadının araba kullanamaması ya da velisinden izin belgesi almadan seyahat edememesi bu uyumsuzluğun çarpıcı bir resmidir.

Suudi Arabistan’da kadınlar yasal olarak haklarını arayabilecekleri, sivil toplum örgütleri kuramadıkları için kurumsal araçlardan yoksun bir şekilde taleplerini dağınık ve sivil itaatsizlik mekanizması ile duyurmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle de Suudi Arabistan’daki kadınların durumuna yönelik toplu bir araştırma ve doğal olarak durum değerlendirmesi yapmak zorlaşmaktadır. Ancak, Suudi Arabistan’da kadınlara yönelik politika ve gazete sayfalarına yansıyan olaylar açık bir şekilde münferit olmaktan da uzaktır. Ülke genelindeki oranlarını bilemesek de ülkede yaşanan sosyo-ekonomik gelişmeler bir yandan, bölge ve dünyada yaşanan değişimler ve Suudi Arabistan üzerinde yarattığı baskı, diğer yandan Suudi Arabistan’da önemli faktörler haline gelmeye başlamıştır. Özellikle Arap Baharı’nın ortaya çıkardığı dinamikler kadın hakları konusunda devlet eli ile bazı reform çalışmalarının hızlandırılmasına neden olmuştur. Ancak, özelikle

Suudi monarşisinin mimarlığını yaptığı bu reform çalışmalarına, muhafazakâr gruplar ile dini otoriteler büyük bir direnç göstermektedir. Kadının ülkedeki statüsü ve hakları üzerinde belirginleşen bu gerilim esas itibari ile daha derin bir siyasi gerilimi işaret etmektedir. Ülkede dini otoriteler monarşi için önemli bir meşruiyet kaynağı oluşturmaya devam etmekte ise de monarşinin bir diğer güç kaynağı olan devlet mantığı ile gerilim yaşamaya devam etmektedir.

Siz de fikrinizi söyleyin!