Kitaplar

“Sular Çekilirken” Kitabım

Sevgili ülkem,
Senin için çok daha fazla şeyler yapmak,
emeklerimizin karşılığını görmek isterdik.

Bugün kuraklıktan değil, masmavi göllerimizden,
uçsuz bucaksız ormanlarımızdan,
insanların deprem korkusu olmadan yaşadıkları kentlerden,
dere yataklarına kurulmayan köylerden söz etmek isterdik.

Benim çocukluğumda olduğu gibi,
tekrar dünyanın kendi kendine yeten ülkelerinden biri haline gelmek isterdik.

Kentlisi kentinde, köylüsü köyünde mutlu olsun isterdik.

Sevgili ülkem, bizi bağışla…

Aynı hafta iki dergide… Benim için ne büyük onur. Sarmal Çevrim’de Bahri Karaduman ağabeyim, Cumhuriyet Kitap Ekinde Eşref Karadağ dost… Sağ olun, var olun.
Bu arada kitabım internette satışta değil mesajla adres verenler olursa gönderebilirim… 6 Ekim 2021 sunumuyla kitabımı tanıtan güzel bir yazıyı iletiyorum.

Not: Bana Facebook hesabımdan ulaşabilirsiniz, https://www.facebook.com/mosman.akbasak

BİR ÇEVRE ROMANI: ‘SULAR ÇEKİLİRKEN’

M. Osman Akbaşak denince, her taşın altında eli olan iyi bir insan, iyi bir programcı, iyi bir arşivci, iyi bir araştırmacı, birden fazla okuma grubunu idare eden iyi bir yönlendirici gibi nitelemelerde bulunabiliriz. Mesleksel etkinlikleri de cabası…

İzmir çukurunda Akbaşak’ın objektifi olmadan yaprak kımıldamaz. Hemen hemen her etkinliğin içindedir. Çeker çevirir, sonra da bir güzel paylaşır. Onun değerini katlayan asıl yanı paylaşımcı kimliğidir. Özellikle İzmirli sanatçılar, ileride -fotoğraf arşivini kastederek- “Hepimiz Osman Akbaşak’ın arşivinden çıktık!” gibi bir iddiada bulunurlarsa hiç şaşırmayın derim.

Aynı zamanda tarihsel sorumluluğu olan bir yazardır Akbaşak. Okumakla yetinmez, gider gerçekliğine eliyle dokunur. Meraklısı bu ayrıntılarını özgeçmişinden öğrenebilir.

Yakın zamanda yayımlanan Sular Çekilirken romanı da her türlü araştırma-incelemeye açık bir çevre romanıdır.

Malumunuz su, yaşamdır! Susuz bir dünya ise yaşam alanlarının daraldığı, geleceği belirsiz bir gezegenden ibarettir.

Son roman, suları çekilen Akçagöl odağında gelişir. Üniversite öğrenimi için kasabadan ayrılan inşaat mühendisi Kemal, eşinden boşanmış ve bir depremde kardeşini yitirmiş bir hüzünle yıllar sonra tekrar kasabaya, baba evine döner. Derken birden kendini biricik Akçagölü’nü yaşatma savaşının içinde bulur. Kısaca ‘su savaşı’dır bunun adı. Daha çok kazanç hırsıyla sulu tarımı zorlayarak keyfe keder açılan kuyular ve göletler sonucu gitgide çekilen göl, adeta kıvranmaktadır. Aral Gölü’nün başına gelinler Akçagöl’ü de ilgilendirmektedir artık. Aynı eksende Aybar Gölü’nü kötü günler beklemektedir.

Akçagöl’ü yaşatmak isteyenler bir dernek kurmuş, Köy Enstitülü bir öğretmenin oğlu olan Kemal’i de aralarına almışlardır.

Savaşım çeşitli boyutlarıyla devam eder. Biyolojik arındırmadan yoksun bir işyerinin kapısında gösteri yaparlar. Sonrasında bilim insanları ve yeril yöneticilerinin çağrıldığı büyük bir toplantı düzenlerler. Konuşmacılardan biri de Kemal’dir. Toplantı büyük ilgi görür. Örneğin, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden çağrılan bir profesör, küresel ısınmaya uygun değişimleri işaret ederek şunları söyler:

“Barajları yer altına hem de ucuza yapacağız. Sular tarlalara, kapalı borularla basınçlı olarak gelecek. Yağmurlama ve damlama sulama yöntemleriyle suyu tutumlu kullanacaksınız. Az su isteyen bitkileri yetiştireceksiniz. Toprak işlemeyi azaltacaksınız. Bitki artıklarını tarlada bırakıp örtü olarak kullanacaksınız. Ekim nöbetlemesi yapacaksınız. Bitki yetiştiriciliği ile hayvancılığı biri arada yürüteceksiniz. Bitkilerin artıkları hayvanlara yem, hayvanların gübresi bitkilere besin olacak.” (s:187)

Toplantıdan çıkan asıl sonuç, insanlığın kasıt ve ihmal sonucu doğaya yaptığı kötülüktür.

Ne yazık ki yıllar sonra kötüler galip gelecek, göl kurumaya yüz tutacaktır.

Romanın sonunda yer alan, “Sevgili ülkem bizi bağışla!” tümcesiyle biten özür metni bayağı sarsıcıdır. Çünkü toplamında dünyaya yapılan bir kötülüktür bu.

Can çekişen bir göl üzerine konumlanan romanda, yer yer italik harflerle belirlenen geriye dönüşlerle farklı iki zaman kesitini karşılaştırmış oluruz. Araya bir de gençlik aşkı sıkıştırılır. Hatta oradaki kadın kahraman bir öğretim üyesi olarak toplantılarda hazır bulunur. Ancak sürpriz bir aşkla yolu kesilen kahramanımız tinsel dengesine yeniden kavuşur.

Her şeye karşın Sular Çekilirken‘i, ‘çevre bilinci’ adına (rehber kitap niteliğinde) okumanızı ve okutmanızı salık veririm. Çok ilginç ve yeni bilgiler için defterinizi hazırda tutmalısınız.

Bazılarımız bu konuda ne kadar kör olduğunu da görebilir!

Sular Çekilirken – M. Osman Akbaşak
Duvar Yayınları, 1.basım, Ekim 2021

Ahmet Günbaş

 

Siz de fikrinizi söyleyin!