Deneme,  Toplum

Şiirime Çağrı

18 Kasım akşamı Köln’deki Enver Karagöz Edebiyat Dostları Etkinliğinin sonuna doğruydu. Konuşmamı yapmış, şiirlerimi okumuş, salondaki bir köşede yer bulup oturmuş önümdeki bardaktan suyumu yudumluyordum.

Yer yabancıydı aslında, ben yabancıydım. Kaç kişi bilebilirdi ki beni burda, kitaplarımdan, şiirlerimden kimin haberi olabilirdi ki! İsmim anons edildi, çıktım konuştum ve şiirlerimi okudum işte! Kalbim hızlı hızlı akıyordu o sıra.

Tıklım tıklım salon içimi ısıtmış, yalnızlığımdan soyunmama yetmişti. Hatta gelenekselleşen söz konusu etkinliğin 10. yılını geride bıraktığının bilgisine ulaşmak içimi çiçeklemişti bile.

“Şiirini al da gel” çağışına uyarak gelen bir genç adamdaydı sıra, mikrofonun başında o vardı. Sesi su muydu, sesi bir yalnızlık ağacından kopup gelmiş miydi, sesi dünyanın bütün sözcüklerini şiire mi çağırıyordu! Genç adamın yüzü aşk mavisi, yıldız sıcağı, ırmakların sabah esintisiydi sanki.

Genç adamın saçlarında Anadolu’nun renk renk kır çiçekleri boy atıyor, Yunan kıyılarından yeryüzüne doğru aşk bildirileri okuyor; çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı bir dünyaya doğru selam duruyordu adeta.

Genç adamın okuduğu şiirleri pür dikkat dinliyordum. Sözcüklere yumuşak yumuşak dokunuşunu seyrediyordum pür dikkat.

Birden benden söz etti genç adam! “Aramızda Türkiye’den bir şair var, Hayrettin Geçkin var aramızda.” Rüya mı görüyordum! Almanya’da benim şiirlerimi kim bilip okuyacak Allah aşkına! Ama gerçekti, karşımda o genç adam vardı. Ve çoktan başlamıştı bile benim “Sözcük Dilencisi” adlı şiirimi okumaya.

Etkinlik sonrası onunla kucaklaşmamızı, yüreğinin kokusunu içime çekişimi, ona kitap imzalayışımı hiç mi hiç unutmayacağım.

Müzisyenmiş Grigorios Faruk Güney…! Onu hiç mi hiç unutmayacağım.

Hayrettin Geçkin

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=pfbid022M8xk34vU56b4YwQkQm6taD2zczwCVcRuYhDkgMZT3ZeuBWq4jvxD1WMvWyfag1pl&id=100009093243766

Siz de fikrinizi söyleyin!