Şiir

SEVGİ…

Apansız patlayan hırçın rüzgarın hışmıyla düşüveren yaprağın acziyle ve teslimiyetiyle çıkageldi
O, ilahi duyguyla sevgi…

Kanatları gümüşi ya da ipeksi değildi, değil olmaya…
Hatta, öylesine içtenlikli yalınlıktaydı ki
Tıpkı; toprağa düşen yaprağın üryanlığıyla dokundu gecede hayata, toprağa ve ruhlara…

Herkes, kısmeti kadarına erişir denen türdendi; hakkaniyet, adillik ve vicdandı terazisi…
Öyle ki şaşmazlığında, kıldan ince, kılıçtan keskin hallerdeki olağanüstü
Özenle ve vicdanın billur duruluğunda kutsanmışlıkla sunulup,
Adalet ve hakkaniyetle pay edildi kainata sevgi denen emsalsiz nimet…

SEVGİ DENEN, EMSALSİZ NİMET!…

Ne bir eksik, ne bir fazlalığında;
Erişti yaprak, yaprak sevgi kainata ve canlısıyla, cansızıyla tüm varlıklara…

CANSIZLIKLARINDAKİ, BAHTSIZLIKLARIYLA ve
DOĞALARI GEREĞİ;
Onlar, yani cümle cansızlar,
Bilip, fark ve idrak edemeseler de;
Sevgi, tecellisindeki ilahi tılsımla, şah damarından da yakındı,
Tüm varlıklara…

İdrak edip, tadanlar sevgiden pay aldı,
Mutluluktan yana umut, umutta haya ve can çoğalttı…

Cansızlığında, kaygısızlıkla gök kubbenin kanatları altına saçılan cümle
Cansız sanılan varlıklarda…

Saklıydı nice canlılar, cansızların bağrında;…
Bir yaprak zerresinin taşta imzasını ve sırrını bırakmışlığında görülüp,
Anlaşılır bu gerçek şimdilerde ilimle, bilimin kıyassız aydınlığında…

Sevginin sunumundaki adillikle, paylaşımdaki hakkaniyetten eminlik ve müsterihlikler de 
Açtılar sinelerini sere-serpe ve kaygısızca, sevgiye, aşkla…
Hatta gökten düşen alev topu metaora, aldırmadan onun ciğerini, bağrını yakıp-kavurmuşluğuna…

Cansıza dokununca, can buldu; sevgi…
Cana can kattı, candan ve hatta cansızdan, canlar çoğaltmacasına…
Tıpkı toprağa verilen o, ilahi ödül cemre gibi, işleyerek cümle cansızların sinesine, bağrında
Damar damar yol bulup, ekti canla hayatın tohumunu…
Ondandır; sarp kayadan ve hatta granitten renk renk, çiçek çiçek, nimet, nimet hayat fışkırması…

Hayat fışkırması…
Cümlesine aşkla ve şüphesiz, tarifsiz hakkaniyetle erişmişliğin;
Sözcüklere sığmayan, tılsımlı ululuğunda, sararken kainatı…
Sevginin sıcaklığından eriyen buzullarla,
Kuma dönen hatta; lava dönen kızıl sıcaklıkla önce yaktı,
Kavurdu, yani önce öldürdü…
Sorgusuz-sualsiz hükmünü icra ederek…

Ölümden fışkıran hayatla, yeniden yaşama döndü
Volkan artıklığında öz aynı olsa da şekilliğinde eriştiği
Farklılıkla, kavradı cümle kainatı…

Cansızının da, canlısının da, suyunun da, cevherinin de hayattan pay,
Aşktan nimet alıp, sevgiyle aşk kapmışlığında;
Ondandır,
O gün, bu gündür…

Fi tarihi diye adlandırılmacasına devasalıklarda ki
Derinlik ve büyüklüğüyle, sardı dünyayı; sevgi…

Aldırmadan ve inadına nefretin acımasızlığına;
Havanın ve ışığın süzülüp eriştiği derinlikte canlandı ve türedi yepyeni bir hayat;
Adaletle, hakkaniyetin onları derinden sarıp-sarmalamışlığıyla…
Okyanusun dibinde ve hatta ondanda sonra olmacasına
Fersah fersah derinliklerde ve karanlıklarda…
Bunun içindir ki, toprak cömerttir…

Kazmayla, belle-dozerle yırtsan yüzünü, deşsen bağrını,
Ekince tohumun sunar nimetini sevgi ve aşkla toprak, insana sadık yarliğinde…

İnsanın kendisine dayattığı insafsızlıkla, ihaneti bile cürüm saymamışlığında;
Hatta, topraktağın çalındıkça, cömertliği elden bırakmamışlığında
Sundu toprak; elvan çeşit nimetini, olmadı
Lav lav ateşini kusmacasına cömertlikle…
Suyuna ve canına kast eden insana acımışlığında;
Sundu sevgisini elvan çeşit yöntem ve yolla…
Kusup, sunmacasına, cömertlikle…
Ona bir dokunup-değene, bereketle misli misli sözcüğünün bile kifayetsizliğinde!…
Ölçünün, kıstasın ve kıyasın sözünün geçmemişliğinde,
Kendine sunulan; bahşedilen cömertliğe,
Bonkörlükle cevap verdi, cömertliğinde kat be kat!
Hatta, fersah fersah ziyadesiyle…
Sunulanı çoğaltarak, sunup;
Verilene, kendinden de katarak; çoğaltmışlığın keyfi ve vecdiyle…

Aşkın nimete, nimet ve hatta ganimet güzelliğiyle karşılık vermecesine;
Sevginin ilahiliğinde vücut bulan, aşkın;
Hemen, her derde devalığında, daha da olmadı yetemediyse canlılığında;
Yetti de arttı, mezarlığında…

Sevginin kandili aydınlatır, arzıyla-arşıyla cümle kainatı,
Verilene ve cömertliğe duyulan minnet ve aşkla…
Ondandır; sayılmamacasına çoktur, kainatın bağrındaki renkle, nimet…
Ebem kuşağıyla gözlere bahşedilense, bambaşka ve albenili mi albenili nimet…
Ondandır; her nimette saklıdır,
Sayısız bereketle, kutsanıp, taçlanmış keramet…
Kutsanıp, taçlanmış keramet…
SEVGİYLE KUTSANIP, TAÇLANMIŞLIĞIYLA DEĞERİNE DEĞER KATTI, KERAMET…!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ – İSYANİ

Immenstaad / Almanya, 13 / 07 / 2021 – Salı, Saat ; 02_20

Siz de fikrinizi söyleyin!