Güncel - Aktüalite,  Kurgu,  Siyaset,  Tartışma,  Toplum

SEDAT PEKER’den MEKTUP ALDIM…

Sevgili kardeşim,

Uzun süredir görüşemiyoruz. Malum benim nerede olduğum belli değil, yarın veya 1 saat sonra da nerede olacağımı da bilmiyorum. O yüzden konum atıp gel bir kahve içelim diyemiyorum.

Artık çok medyatik olduğum için benden her gün bir haber alıyorsun diye içim ferah aslında.

Kandırılmışlık hissinin yarattığı, kullanılıp bir köşeye atılmak istendiğim gün içimde biriken o korkunç öfke ile yola çıktım. Öfke kontrolüm her zaman zayıf olmuştur. Aniden sinirlenip oğluma fırlattığım çatal hikayesini hatırlarsın. Ne yapalım kardeşim, benim yaradılışım da böyleymiş.

Bana çok derine daldın, çıkacak nefes bırak. Çıkmaya çalışırken vurgun yeme demiştin, ama seni anlamamıştım. Nefesi bırakmışız Allah’a şükür, ama vurgunu yedik bir kere. Memlekete vurgunum aslında, memleketim vurulmadan, son nefesimi onun için vereyim dedim. Dönüşümün olmadığını, gelecek dönemlerde de artık zora girdiğini çok iyi biliyorum.

Herkesin, her yapılan işin, söylenen her sözün ve hatta şahit olmanın bile bir kapasitesi varmış. O kadar yaptım ettim, gördüm. O yüzden kötü olan her şeyi kaldıracak kapasitem vardır diye düşünüyordum, ama yokmuş. Gördüklerim, şahit olduklarım bile belimi büktü, kaldıramadım artık. Kötünün kötüsünün, kötüsü derken, yarattıkları sonsuz bir pislik çukurunda boğulduğumu hissetmeye başladım. Elbette ki kendim için kötünün iyisiyim iddiasında değilim. “Bu kadarına da pes!” sözü bile yetersiz artık.

Şahit olduğum her suç, okuduğum her belge ile kendimi sağlamda hissetmiştim. Hoşuma gitmeye başlamış ve kendi geleceğimin garanti altında olduğunu düşünmüştüm. Çok şey biliyor olmanın keyfi elbette ki çok başka. Yüksek makamlarda oturan ve açığı olan herkes tarafından saygı ile karşılanmak, davetlere çağırılmak ve bir ricamız olduğunda hızlıca yerine getirildiğini görmek çok ışıltılı bir dünyanın içinde yaşamak gibiydi.

Bu hale nasıl geldiğimi sorma, onlar özel olaylar ve benimle mezara kadar gidecek. Anlatmaya karar verdiğim günden beri yağmur gibi yeni belge ve bilgi gelmeye başladı. Ben bildiklerimin yükü altında ezilip olanları anlatmak isterken, neredeyse herkesin kirli işlerine ait belgeler kütüphanesine döndüm. Çok duygusal bir insanım biliyorsun. O nedenle de aşırı öfkeliyim. Yakıp yıkmak konusunda gözüm hiçbir şeyi görmüyor. Bu süreç de benim duygusallığımı fazlası ile tahrik etmeye başladılar. Aslında bu kadar şey açıklamayı, bu kadar konuşmayı planlamamıştım. Sözde bana kurdukları başka bir tuzağın içine düştüklerinin farkında bile değiller. Kaşıyanı her zaman kaşıdım, kim çanak tutarsa içine etmekten çekinmedim. Ben böyleyim, kimse değiştiremedi, değiştiremeyecek de.

Fakat çok enteresan bir şey oldu. Yaptıklarımın altında psikolojik olarak ezilirken, yapılanları ifşa etmem de çok fazla alkışlarla karşılandı ve destek yağmaya başladığı. İşte o ilk günkü kendi vicdani hesaplaşmalarım kayboldu gitti. Olaylar öyle bir dağ oldu ki, kendimle olan hesabım da arada kayboldu. Milyonlarca insanın videolarımı izlemesi, beğenmesi, mektup yazması, destek vermesi acayip güzel bir şeymiş. Arada hakaret etmeye çalışan iftira atanlar da var elbette ki. Onlara da 2 satır kulak çekme Tweet’i yazıyorum, susuyorlar. Hayatımda ilk kez video reklamlarından dolayı anamın ak sütü gibi helal para kazanıyorum (sakın inanma ben para almıyorum). Öyle yazıyorlar, ya bu yazanlar çok komik, sanki benim o paraya ihtiyacım mı var? Helal ticaret, haklı övgüler ile iyiler dünyasında gezmeye başladım. Olumlu duygular ile yaşamanın ne olduğunu anladım. Aslında hiç de kötü değilmiş. İnan bana çok iyiymiş. Girdiğimiz yol, seçtiğimiz yaşam vesikalık. Bu vesika elimizde olduğu sürece yönümüzü çevirmemiz, unutmamız, silip atmamız elbette ki mümkün değil.

Bana umut bağlamış binlerce kötü, binlerce çaresiz insan var. Aslında kötülerin umudu olarak onların daha fazla kötü işler yapmalarını da engelliyorum. Sadece benim verdiğim kötü işleri yapıyorlar. O işler de bana göre kötü değil, haksız olanın cezasını kesiyorum, düzenin boşluğunu dolduruyorum aslında. Tıkır tıkır işleyen bir Devlet düzeni olsaydı bizim gibilere ihtiyaç olmayacağı için biz de olmazdık, öyle değil mi? Bu insanların başı bozuk ortalıkta dolaştıklarını bir düşünsene. Eğitimleri yok, meslekleri yok, vicdanları yok. Üstelik hepsini dolduracak cezaevi de yok. Yemin ediyorum iç savaş çıkarırlar. Neden mi anlatıyorum bunları?

Aslında yaptığım kötünün iyi taraflarını bulmaya çalışıyorum. Bulduğum zaman huzura eriyor ve o işi yapmaya devam ediyorum. Sen şimdi kötünün iyisi mi olur diyeceksin. Evet oluyor işte. Etrafına bak, doğaya bak, kötü diye bildiğin her şeyin mutlaka iyi olan bir şeyini bulacaksın. Ben sadece sivrisinekler de bulamadım, başka da sayacağım bir şey yok.

Kaybetmekten korkmuyorum. Zaten kaybedeceğim sınırlı ve ömür biçilmiş bir hayat hepimize verilmişken, ötesi yokken neden korkayım? Sadece sevdiklerimiz ve çocuklarımız için titrediğimiz doğru. Onları da geride bırakmayacak yüzlerce adam bıraktığımı düşünüyorum. 1 tanesi doğru olsa, diğerlerin de yanılmış bile olsam bana yetiyor.

Ortaya çıkacağım zaman belli.

Kötülüklerin iktidarının bittiği gün, kötülüklerini kapatmak için bana cephe almış insanların kendi inlerine çekilerek saklandıkları, kaçtıkları gün geleceğim. Onların öyle bir gün geldiğinde zaten çok korkacaklarını biliyorum, korkuları bugünden yaşamaya başlasınlar. Başladılar da, artık herkes benim gibi olmaya, konuşmaya ve tartışmaya başladı. Belgeler her yerlere ulaşmaya başladı.

Bu yükün altından bu yükleri oluşturanlar kalkamaz. Kendi yükleri altında ezilecekler. Ben bir şey yapmadığım halde ezildim.

Umarım bir daha görüşürüz. Sağlıcakla kal ve kendine dikkat et…

***

Yazarın notu: Şimdi bütün okuyucularıma sormak isterim

Bana böyle bir mektup yazılmış olabilir mi?

Yazan bu ifadeleri kullanacak niteliğe sahip mi?

Okusaydı kendisi de beğenir miydi?

Gizemli Bir Yazar 

Siz de fikrinizi söyleyin!