Biyografi,  Siyaset

Sarışın Yalancı Kadın

20 Ekim 1991 günü Milletvekili Genel Seçimleri yapıldı.

Süleyman Demirel’in Doğru Yol Partisi (DYP) oyların yüzde 27’sini, Mesut Yılmaz’ın Anavatan Partisi (ANAP) oyların yüzde 24’ünü, Erdal İnönü’nün Sosyaldemokrat Halkçı Partisi (SHP) oyların yüzde 20,7’sini, Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi oyların yüzde 16,8’ini ve Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Parti (DSP) oyların yüzde 10,7’sini aldı.

Seçime giderken yapılan propagandalarda, DYP’nin parlayan yıldızı, Süleyman Demirel’in ekonomi kurmayı Prof. Dr. TANSU ÇİLLER herkese İKİ ANAHTAR vaat ediyor, şöyle diyordu:

“Her aile bir ev bir de araba sahibi olmalı. Cumhuriyet döneminin en güçlü ekonomik programını getiriyoruz.”

Seçim sonuçlarına göre hiçbir parti tek başına salt çoğunluğu sağlayamadı.

Bu durumda Başbakan Süleyman Demirel, SHP ile bir koalisyon hükümeti kurma zorunda kaldı. Bu hükümette Tansu Çiller, Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı oldu.

Ekonomi uzmanı, Devlet Bakanı Tansu Çiller, seçmenlere vaat ettiği İKİ ANAHTAR konusunu bir daha ağzına almadı!

Değerli Dostlar,

Siyaset Meydanı’nda öne çıkan Tansu Çiller’le beraber medyada da bir gazetecinin yıldızı parladı: Yavuz GÖKMEN.

Yavuz Gökmen Hürriyet gazetesindeki köşesinden Tansu Çiller’e övgüler gönderiyordu.

Yavuz Gökmen, Tansu Çiller’in fiziki görünümünü öne çıkarmış ona “SARIŞIN GÜZEL KADIN” adını takmıştı!

Sarışın Güzel Kadın’ı gazeteci Yavuz Gökmen şöyle tarif ediyordu:

“Yüzünde inançlı, inatçı ve kendini adamış insanların sükuneti vardı.”

Tansu Çiller’le ilk röportajını yaptıktan sonra kendinden geçen Yavuz Gökmen, övgünün dozajını iyice artırmış, şöyle yazıyordu:

“Sarışın Güzel Kadın; demokrasi, hukuk ve insan haklarına iştiyakla sarılmıştı.”

Değerli Dostlar,

Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Amerika’ya giden Tansu Çiller, oradaki üniversitelerde yüksek lisans ve doktora yapmıştı.

Süleyman Demirel’den sonra DYP Genel Başkanı olarak üç kez, toplam üç yıl başbakan oldu.

Başbakan olarak ilk işi, Özelleştirme adı altında Devletin Mallarını, yani Türk milletinin varlıklarını yerli ve yabancılara yağmalatma girişimi oldu.

Özelleştirme konusunda tavrını şöyle ilan ediyordu: “Ya olacak, ya olacak!”

Özelleştirme sonucunda üretimin aratacağı, işsizliğin azalacağı yalanını söyledi.

Türk milletinin malları olan Kamu İktisadi Teşekküllerine (KİT) “Kara delik” diyerek değersizleştirme propagandası yaptı.

Halkımıza özelleştirmenin yararlı olacağı yalanını şu parlak sloganla yutturmaya çalıştı: “Özelleştirme, Güzelleştirme”. Ben bu sloganı duyar duymaz, yayımlanmaya hazır kitabıma “ÖZELLEŞTİRME SÖMÜRGELEŞTİRME” adını verdim…

Tansu Çiller’in Sattığı Vatan Malları

25.06.1993–05.10.1995 sürecinde Başbakan Tansu Çiller, şu yörelerdeki toplam 27 YEM FABRİKASINI sattı:
İstanbul, Sivas, Bandırma, Kars, Samsun, Bursa, Çankırı, Elazığ, Konya, Uşak, Erzurum, Siirt, Diyarbakır, Tunceli, Van, Kırklareli, Muş, Çaycuma, Adıyaman, Korkuteli, Acıpayam, Göksun, Yatağan, Kızıltepe, Adapazarı, Tatvan ve Hilvan.

(Günümüzde hayvancılıkla uğraşan çiftçimiz hayvanlarına yem bulamıyor, bulursa da pahalı olduğu için alamıyor. Hayvan yemini Hükümet, döviz ödeyerek dışarıdan getirtiyor.)

Yine aynı süreçte Başbakan Tansu Çiller, şu yörelerdeki toplam 28 SEK SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ işletmelerini sattı:
Adana, Amasya, Afyon, Çankırı, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Trabzon, Sinop, Balıkesir, Burdur, İzmir, Muş, Sivas, Bolu, Çorum, Elazığ, İstanbul, Tunceli, Bayburt, Çan, Havsa, Siverek, Yatağan, Yüksekova, Solaklı, Lalahan ve Adilcevaz.

Yine aynı süreçte Başbakan Tansu Çiller, şu yörelerdeki toplam 12 ET VE BALIK KURUMU (EBK) kombinalarını sattı:
Ankara, Afyon, Malatya, Kars, Elazığ, Şanlıurfa, Bursa, Kastamonu, Ağrı, Suluova, Tatvan, ve Bayburt.

(Günümüzde halkımızın çok büyük bir bölümü, çok pahalanan et ve balık alamıyor. Hükümet, döviz ödeyerek yabancı ülkelerden et ve canlı hayvan ithal ediyor)

30.10.1995–06.01.1996 sürecinde Başbakan Tansu Çiller, şu yörelerdeki toplam 7 ORMAN ÜRÜNLERİ SANAYİİ (ORÜS) işletmelerini sattı:
Ayancık, Devrek, Düzce, Vezirköprü, Pazarköy, Bafra ve Antalya.

Yine aynı süreçte Başbakan Tansu Çiller, şu yörelerdeki toplam 7 SÜMERBANK FABRİKASINI sattı:
Adana Pamuklu, Erzincan Pamuklu, Eskişehir Basma, Hereke Yünlü, Karaman Pamuklu, Nevşehir Pamuklu ve Şanlıurfa Yün. Bunlara ek olarak 88 adet Sümerbank Mağazasını da sattı.

(Geçmişte mühendislerimiz, teknisyenlerimiz Sümerbank fabrikalarında iş bulur, çalışırdı. Günümüzde on binlerce genç mühendis ve teknisyenimiz işsiz.)

Yine anı süreçte Başbakan Tansu Çiller, şu yörelerdeki toplam 5 SEK SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ işletmelerini sattı:
Diyarbakır, Adıyaman, Kastamonu, Devrek ve Silivri.

Boğaz’da yalısı ve üç yatı bulunan Tansu Çiller, yalnız Türkiye’de değil, Amerika’da da çok sayıda mal ve mülk sahibi oldu.

Tansu Çiller, eşiyle beraber yürüttükleri türlü işler nedeniyle, bazı çevrelerce, “Yalı Çetesi” olarak adlandırıldılar.

Değerli Dostlar,

Vatanın mallarını satan Tansu Çiller kısa zamanda zenginleşti. Amerika’da çok sayıda mal ve mülk sahibi olduğu söylentisi hızla yayıldı. Tansu Çiller bu söylenenleri iftiradır deyip reddetti. O dönemin bazı gazetecileri, Tansu Çiller’in Amerika’daki mal varlıklarını belgeleriyle ortaya koydu. Bu somut gerçeği inkâr edemeyen Tansu Çiller, halkımıza şu duyuruyu yaptı:

“ABD’deki tüm malvarlığımızı Türkiye’ye getireceğim ve Mehmetçik Vakfı’na bağışlayacağım.”

Uzun bir süre geçti, Tansu Çiller’den çıt çıkmadı. Bir gün, bir TV kanalında Mehmet Ali Birand’la söyleşide bulunuyordu. Gazeteci Mehmet Ali Birand; yaptığı yalakalıkla ünlenen, Tansu Çiller’e “Sarışın Güzel Kadın” yakıştırmasını yapan Yavuz Gökmen’e hiç benzemiyordu!

Mehmet Ali Birand doğrudan sordu:

– “ABD’deki malvarlığınızı Türkiye’ye getirip Mehmetçik Vakfı’na bağışlayacağınıza söz vermiştiniz, ne oldu?”

Sarışın Güzel Kadın, yüzü hiç kızarmadan şöyle yanıtladı:

– “Vazgeçtim!”

Değerli Dostlar,

Kuşadası’nda görkemli bir çiftlik sabi olan Tansu Çiller, Antalya Beldibi’nde de bir hazine arazisine çöktü. Buraya “Kemer Inn” adlı lüks bir otel kurmaya başladı. Dönemin bazı ilkeli gazetecileri bu olayın da üzerine gitti. Sürekli yayın yaparak Tansu Çiller’i sıkıştırdı. Sıkışan Çiller şu açıklamayı yaptı:

“Bu otel açılıp çalışmaya başladığında, ben hiçbir gelir sağlamayacağım! Otelin tüm gelirini Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı’na bağışlayacağım.”

Otelin inşaatı bitti, açılışı yapıldı. Tansu Çiller, otelin işletmesini bir firmaya devretti!

Ekonomi uzmanı olduğu söylenen Tansu Çiller’in “Yalan Söylemede Uzman” olduğundan hiç kuşku yoktu!

Tansu Çiller; Anadolu’yu pek tanımadığını, Türk tarihini pek bilmediğini, halkın gelenek ve göreneklerinden haberdar olmadığını gösteren söylemlerde bulunuyor, ifadeler kullanıyordu. İşte, bir kesim tarafından alaya alınan bu söylemlerden bazıları:

“Cenabı Allah’ı size emanet ediyorum!“

“Akdeniz’in incisi Trabzon…“

“Ölü kaybı olmamıştır…“

“Boğazlanan Kaymakam Kemal Bey…“

“Mesut Yılmaz iktidarsızdır…“

“Ezan kurslarını kapattılar…“

“Samsun’u il yapacağız…“

“Çok şükür otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir…“ (Sivas Madımak katliamında böyle demişti.)

Değerli Dostlar,

Haziran 2023 Genel seçimleri yaklaşırken yeniden seçilmeyi düşleyen Recep Tayyip Erdoğan, kaygılı gözükmekte, yeni yandaşlar aramaktadır.

Güzel bir Atasözümüz var: Denize düşen yılana sarılır!

Saray, sıkıntısını aşmak için Sarışın Yalancı Kadın’a mı sarılıyor?

Yılmaz Dikbaş
0532 233 31 52

Siz de fikrinizi söyleyin!