Sanat,  Sanat Tarihi,  Tarih,  Toplum

Rönesans

“Mey kasemi kırdın, yere vurdun Tanrım

Zevkimden edip sanki ne buldun Tanrım

Gül rengi şarabım yere döktün tekmil

Zannım bu ki sen de sarhoş oldun Tanrım.”

                                           Ömer HAYYAM

Ömer Hayyam (430-39 da doğup, 517-26 aralarında öldüğü düşünülüyor) bu dizeleri yazdığında 5. ve 6. yüzyıllardır. Büyük İskender’in MÖ. 4. yüzyılda İran’ı fethetmesinin ardından buradaki İran’a ait her türlü bilgi batıya aktarılarak Greklerin de ilerlemesine vesile olmuştur. Bu da Grek biliminin gelişimini sağlamıştır. Farabi, İbn-i Sina, İbn- Bâce, Kindi, İbn-i Heysem gibi düşünürler Rönesans’tan önce güneş sisteminin temelini, tansiyonu, gözün-ışığın tarifini yaparak bilimsel yöntemler kullanmışlardır.

15. yüzyılda sonlarında Avrupa tarihinde değişiklikler yaşanmaya başladı. Bu değişikliklerin en önemlisi bireyselliğin ön plana çıkmasıydı. Kiliseyi hayatından çıkarıp Tanrı kavramını kendi hür düşüncesi ile bulma yoluna gitti. Bu din anlayışında reformların yaşanmasına neden oldu. Rönesans’ın ortaya çıkmasının diğer bir nedeni de 1453 İstanbul’un fethi ile Bizans İmparatorluğunda bulunan düşünür, sanatçı, tarihçi, gibi insanların kendileriyle birlikte sahip oldukları bilgileri de yanlarına alarak batıya göçmeleridir. Bu göçüş ile Antik dünya tekrar keşfedilmiştir.

İslam dünyasının Roma dönemi düşünürlerinin eserlerini Arapçaya ve Farsçaya çevirmiş olmaları ve bu gidenlerin de yanlarında bu çalışmaları götürmeleri en büyük etkenlerden biridir. Bu olaylardan daha önce, Pico Della Mirandola[1] (1463-1494), insana olan inancını “İnsanın Değerine İlişkin Nutuk”unda Tanrıya söylettiği sözlerle şöyle der;

Âdemoğlu, sana ne önden belirlenmiş bir konum ne özel bir bakış ne de özel haklar verdim, sen bunlara karar ve seçiminle sahip olabilirsin. Dünya üstündeki varlıkların doğasına ilişkin var olan sınırlamalar benim kanunlarımın bir sonucudur. Verdiğim özgürlüğü, bir engelle kısıtlamaksızın kendi doğanı belirleyeceksin. Seni dünyanın merkezine koydum, öyle ki bu noktadan dünyadaki en iyi olanı görebilmelisin; seni ne dünyalı ne de öbür dünyalı, ne ölümlü ne de ölümsüz yarattım, özgür bir sanatı gibi sen kendi biçimini kendin karar vererek ayırt edici özelliklerinle oluşturmalısın Bu sözler tamamen Orta çağ skolastiğine zıt düşüncelerdir.

Rönesans; düşüncede, siyasette, dinde ve bilimde değişimleri beraberinde getirmiştir. Rönesans’la birlikte yeni dünyaların keşfinin yanında insan evladı da kendini, doğayı keşfetmeyi öğrendi.

Rönesans felsefesi kaynağını Antik Çağ’dan alan hümanizm üzerine kurulmuştur. 14. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkan bu düşünce akımı daha sonra Avrupa’ya yayılmıştır. Antik Çağ’ın düşünce biçimine yakınlığından dolayı “Yeniden Doğuş” olarak adlandırılsa da Rönesans felsefesi, sanatı, mimarisi ile kendi döneminin olgularını Antik Çağ’la yoğurmasını bilen bir dönemdir diyebiliriz. Her dönem kendi yönetim sınıfıyla sanatını, felsefesini ve mimarisini doğurmuştur. İtalya’da Rönesans;

  • Erken Rönesans (1410-20’den 15.yy. sonu)
  • Yüksek (Olgun) Rönesans (16.yy’ın 1. Yarısı)
  • Geç Rönesans (16. Yy. 2. Yarısından 17.yy’a kadar)

Olarak üç bölümde incelenir. İtalya’dan sonra İspanya, Portekiz, Fransa, Belçika (Flandre), Almanya, İngiltere, İskandinavya ve Doğu Avrupa ülkelerinde de görülmeye başlanır.

Rönesans hümanizmi insanın tarihi araştırma doğrultusunda doğanın bir parçası olduğunu öğrenme yolunda attığı adımlardan biridir. İnsan ruhunun yeniden keşfi, özgür düşünce, tarihi bilinç (ulusallaşmanın kapılarını açar), politika, sanatı keşfetmesini sağlar. İnsan yaşamının kilise, imparatorlar ve toprak ağalarının elinde bir meta iken, Rönesans ile özgürlüğü, yaşadığı dünyayı bireysellikle keşfetmesini öğreniyor. Bu yeni dünya görüşünü Floransa, Cenova ve Venedikli banker ve tüccarların da büyük rolü olmuştur. Buna en güzel örnek Medici Ailesidir.

Rönesans felsefesinin Antik Çağ’ı keşfi ile aslında ilk bireysel düşüncesiyle insana yardım eden ve tanrının düşüncelerine karşı gelen Prometheus ile kendi gücü öğrenir. Orta çağ Aristoteles felsefesi ile parayı, doğa ve insandan üstün görmüştür. Hümanistler ise daha çok Machiavelli düşüncesi ile metafizik ve dinsel düşüncelerden arınmış, yaşam hakkında karar veren kişilerin paradan önce önyargısız olarak doğru olana karar vermelerini ileri sürmüşlerdir.

İnsanın birey olarak değişimi bilim, sanat ve mimaride de değişimi beraberinde getirmiştir. Rönesans’la birlikte Avrupa’da Kopernik’le başlayıp, kepler. Galileo ve Newton’la doruk noktasına ulaşan bilimsel çalışmaların kökeni Helenistik uygarlığına kadar uzanmaktadır. Aristarkus, Kopernik’i etkilemiş güneş merkezli astronomiyi, Arşimet Galileo’ya ilham kaynağı olmuştur. Öklit (Euklides)’in matematik kuralını kullanarak Rönesans mimarlığında Floransalı mimar Brunelleschi klasik mimarlık üslubu kullanarak antik üslup adını verdiği bir tarz yaratmıştır. 1420’de Floransa Katedrali’nin kubbesi ile yeni bir üslubunda habercisi olmuştur. Öklit (Euklides)’in matematik kuralını kullanarak perspektif bilimini kullanmış ve bu hem mimari hem resimde devrim yaratmıştır. Orta çağ zanaatçıları artık birer sanatkâr olmaya başlamışlar ve kilise adına değil kendilerine göre görmeyi öğrenmişlerdir. Bu da sanatçı atölyelerinin ünlenmesine yeni sanatçıların doğmasına vesile olmuştur.

Rönesans ile resimde renk kullanımı, heykelde kusursuz form, denge, altın oranlar, zarafet doğmuş ve büyük sanatçılar yetişmiştir. Ghiberti, Bellini’ler, Michelangelo, Leonardo da Vinci gibi evrensel sanatkârlar yetişmiştir. Resimde Leonardo “sfumato” tekniği ile yeni bir çığır açmıştır. Bu teknik ile perspektifte sağlanan derinlik, çizgi ile kalmayıp renkler aracılığı ile soluklaşması yardımıyla çizgisel olmayan bir perspektif yaratmıştır.

Doğayı keşfedip onun bir parçası olduğunu anlayan insan görmeyi öğrenmiş. Bakmanın ötesine geçip görmüş. Görme bilmeyi ve daha fazla bilme istediğiyle merakı doğurmuş. İnsan evladı merakla birlikte dünyanın ötesindeki yaşamı keşfetme yoluna gitmiş.

 

Şükran SAVURAN

 

Kaynakça:

[1] 463-1494 yılları arasında yaşamış hümanist düşünür. Yeni Platoncu görüşün savunucularındandır. 14 yaşında üniversite eğitimini tamamlamış ve felsefeye yönelmiştir.

Siz de fikrinizi söyleyin!