Deneme,  Edebiyat,  Kategorisiz,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Rastgele

“Hayat tıpkı bir balıkçının dediği gibi… Rastgele”

Denizden ne çıkarsa bahtımıza… Her zaman iyiler, güzeller, doğrular gelmez ki ağlarımıza; bazen zorluklar, kötüler, üzüntüler, yanlışlarla sınar hayat bizi. Tüm yaşananlardan süzülenler heybemizde, öğütler cebimizde devam ederiz yolculuğumuza, dilimizde bu sözcük, ”Rastgele”…

Başka dillerde de böyle ruha dokunan kelimeler var mı bilmiyorum, anlamını daha derin irdelemeye itti bu sözcük beni ve diğer anlatımımızı güçlendirmek için kullandığımız deyimler. Rastgele, içinde ne çok anlam barındırıyor kullanılan cümleye göre. Bilinçli yaptığımız seçimler hariç rastgele yaşadığımızın farkında mıyız? Nasıl bir coğrafyada, nasıl bir ailede dünyaya gelişimiz başlangıçtaki en büyük rastgele sorunsalı. Yaşam yolculuğunda köklerimizin nerede olduğu, şartları da belirliyor. Nasıl insanlık tarihinde “Bereketli Hilal” denilen bölgedeki iklim, bitki ve canlı çeşitliliği ilk yerleşik düzene geçişin koşullarını oluşturmuşsa; bizde yaşadığımız çevre ve topluma, bize sunulanların etkisine göre gelişiyor, bir duruş sergiliyoruz. Herkes aynı çıkış noktasından başlamıyor hayat yarışına. Kişisel gayretler, zorlu çalışmalar ve rast gelmeler bazılarını daha öne taşımak için bir nedense de, toplumun durumu tüm bireylerin ortalamasını oluşturuyor.

Güzel Türkçe’mizin güzel deyimleri ile yazıma devam edeceğim. Hem hatırlayalım, hem özlü sözler nelere tercüman görelim istiyorum. Genelde birisi konuşurken “Can kulağı ile dinlemek” gibi bir gayret içinde olsak da, bir noktadan sonra aklımız vereceğimiz cevaba odaklanıyor  ve dinlemeyi bırakıyormuşuz bir araştırmaya göre. Toplum olarak okumayı zaten sevmiyoruz, ama dinlemeyi beceremediğimiz de ortada sonuca bakarsak. Yoksa nasıl seçmenleri “Çantada keklik” olarak görenler tarafından yönetilirdik. “Masal okumak” işini en iyi yapanlar “Damdan düşer gibi” en yüksek makamlara geldiler. “Sıfırı tüketmek” üzere olsalar da koltuğa “Sakız gibi yapışanlar” değişimin önünde engel olmaya devam ediyorlar. Cehalet, işsizlik yoksulluk ve çeşitli saiklerle “Ocağına düşmek” durumunda kalanlar desteklerini sürdürüyorlar. Dürüst insanların başına gelenler “Elini eteğini çekmek” zorunda bırakıyor çoğu kişiyi. Böyle olunca da kötüler “Meydanı boş bularak” öne çıkıyor ve daha görünür oluyorlar.

Güzel şeylerde oluyor elbet. “Aklı bir karış havada”  Z kuşağı olarak nitelendirilen gençler içimizdeki umut çiçeklerini tomurcuklandırdılar daha önce ‘Geziciler’ olarak nitelendirilenler gibi. “Kanımız kaynadı” bu zeki, esprili, yapılan haksızlığa cevap veren, “Dik duran” gençlere. Yeni yetişenlere olan inancımıza “Açık kapı bırakarak” mücadelemizi sürdürmek bize düşen.

Ay sonunu “Ucu ucuna getirenlerin”, yaşadıklarından “Yaka silkenlerin”, “Ekmeğine kan doğrayanların” haklı itirazları daha çok çıkar oldu karşımıza yazılı, görsel ve sosyal medyada. Sergilenen  refah seviyesine ulaşmakta “Nal toplayanlar” daha bir farkındalık sergiliyorlar. Çoğu şeyin yolunda gitmediğini görenlerin fazlalaşmasını değişimin ayak sesleri olarak algılıyorum ve “İçim içime sığmıyor”.

“Bindikleri dalı kesmek”le meşgul olanlar elbette bir gün doğru yolun, Cumhuriyetin kurucu ayarlarına dönmek olduğunu anlayacaklar. Bu toplumun bilincine işlemiş olan Atatürk İlkelerinin yok edilmesi “Balığın kavağa çıkması” kadar imkansız bir şey. Bazılarının bu yolda bir hevesleri varsa “Üstüne bir bardak su içmek” zorundalar maalesef. Biz ulus olarak tüm dünyada örnek gösterilen Atamızın gösterdiği hedeflerden hiç vazgeçmeyeceğiz.

Yola beraber çıktıklarımız, ara istasyonlarda yolu bitenler, yeni binenler, hayatımıza bir şekilde değenler, arkadaş dediklerimiz, dost bildiklerimiz, sevgiyle kucakladıklarımız, aynı yöne baktıklarımız, umudu paylaştıklarımız yolumuz güzelliklere çıksın, aydınlık yarınlarda mutlu huzurlu hep beraber yaşamak ortak dileğimiz olsun. RASTGELE…

 

 

Sesli Okumak İsteyenler İçin:

 

Siz de fikrinizi söyleyin!