Tarih,  Toplum

Prens Adaları, Büyükada

Büyükada’da 1899 da hizmete giren ahşap iskelenin yerine yapılmış olan bugünkü iki katlı binanın plânı; İzmit’li mimar Mihran AZARYAN‘a aittir. 1914’te başlanan iskele 1915’te tamamlanarak hizmete girmiştir. İstanbul’un iskeletleri içinde özgün durumunu koruyabilmiş ender örneklerden biridir. Alt katında sekizgen bir hol ve holün etrafında da bilet gişeleri ve bekleme salonları ile dükkanlar bulunuyor. Cepheleri çini ile süslenmiştir. Üst katı ise, 1918-1923 arası gazino 1950-1951 arasında da kışlık sinema olarak kullanılmıştır. İskelede 2000-2001 yıllarında kapsamlı restorasyon çalışması yapılmıştır. 2001 yılı sonunda tekrar hizmete girmiştir.

1898 yılında Fransız mimar Alexendre Vallaury tarafından adanın en yüksek yerine muhteşem bir bina yapılmıştır. Bu bina dünyanın ahşaptan yapılan en büyük binası sayılmaktadır. Ana ve yan bölümleri ile üç kısımdır. İki yan bölümler 6 katlı, ortadaki ana bölüm ise beş katlıdır. Sade bir bina gibi anlaşılsa da ihtişamlı bir binadır. Bina ilk yapıldığında Prinkipo Palace Otel olarak inşa edilir. Bir kısmı da gazino olarak ayrılır. Bazı kimseler, Milletin ahlakını bozacaklar diye istemeyip şikâyet ederler. Sultan II. Abdülhamit’e çıkarlar. Abdülhamit’te Otel olmasın deyince bina boş kalır. Sonra binayı Rum asıllı Eleni Zarifi hanım satın alır.

Sultan Abdülmecit de ferman çıkarır ve binayı Balıklı Rum Hastahanesi’de kalan yetim Rum çocukları için Rum Patrikhanesi’ne verir. Zengin Rumlardan olan Andreas Sygngros vakfına satılır. Andreas’ta binayı satar. Sonra, Zarifi ailesi ile Abdülmecit’in bağış yaptığı bina, kimsesiz çocuklara eğitim yerine kullanılır. Uzun bir müddet te Ruhban Okulu olarak kullanılır. 21 Mayıs 1903’te Abdülhamit ve Patrik III. Joakim ile beraber tören yapılıp bina yetimhaneye döndürülür.

İçinde; 106 oda, mutfaklar, büyük kütüphane, ilkokul ve meslek okulları vardır. İlkokulu bitiren yetim çocuklar, bir meslek sahibi olarak dışarıda iş bulabiliyorlardı. Onbeş civarında hizmetli, iki Rum, iki de Türk öğretmen çalışmıştır.

Birinci Dünya savaşında yetimhanede kalan çocuklar Heybeliada’ya gönderilir. Kuleli Askeri Okulunu buraya taşıyarak Kışla yapılır. İşgal kuvvetleri de İstanbul’daki Rumları Büyükada’ya sürer. Binada kalmaya başlarlar. Rusya’daki Bolşevik ihtimalinden kaçan Rusların barınağı olur. Rus kaçaklar, hava soğuyunca binadan parçalar koparıp, yakmaya başlar ve binaya zarar verirler. 1960 Kıbrıs olaylarında binaya hükümet el koyar. Bina kapatılır.

Vakıflar Genel Müdürlüğüne geçen bina 1964 terk edilir. Binayı birçok kuruluş ve şahıs istese de verilmez. 2005 yılında AİHM binayı Patrikhane’ye geri verir. Fakat verilmez bina. Açılan dava 29/10/2010’da sonuçlanır. Tapusu Fener Rum Patrikhanesi’ne verilir. Halen bina çürük ve tehlikeli bir şekilde duruyor. Bahçesine giriş bile yasaktır. Tehlikeli bir durumdadır.

 

RİVAYET: Yetimhane olduğu devirde yangın çıkar. Bütün binayı sarar. Yangında birçok yetim yaşamını kaybeder. Bir çocukta binadan can havliyle bahçeye fırlar ve bahçedeki kuyuya düşer. Kimse farkına varmaz o hengamede. Çocuk bağırır, ama duysalar bile gece nereden geldiği belli olmaz gece vakti. Herkes bağırmaktadır haliyle. ADA halkı halen tepeden geceleri çocuk sesleri duyduklarını iddia ediyorlarmış. Binaya getirilen bekçiler fazla çalışmadan işi bırakıp gidiyorlarmış…

Siz de fikrinizi söyleyin!