Din,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Peygamberin Vasiyetini Yazması Engellenmiş

Önce İslam’ın kutsal kitabı Kuran’dan birkaç ayeti paylaşalım.

En’am Suresi, 38. Ayet:
“Biz Kitap’ta herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık.”

Her konunun eksiksiz olarak Kuran’da anlatılmış olduğunun bundan daha kesin bir ifadesi olabilir mi?
Ancak bu konu çok önemli olduğu için başka ayetlerde tekrar vurgulanıyor:

Nur Suresi, 46. Ayet:
“Andolsun biz açık-seçik bilgiler veren ayetler indirdik.
Allah dilediğini dosdoğru yola iletiyor.”

Bakara Suresi, 159. Ayet:
“İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı: biz onu Kitap’ta insanlara ayan-beyan gönderdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet ederler.”

Ayetlerin “açık-seçik”, “ayan-beyan” olduklarının bundan daha güçlü bir ifadesi olabilir mi?

Kuran’da her şey ayrıntılarıyla anlatıldığı halde, Allah’tan başka hakem arayanlara bir uyarı geliyor:

En’am Suresi 114. Ayet:
“Allah size Kitap’ı detaylandırılmış bir halde indirmişken, Allah’ın dışında hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar.
Sakın kuşkuya düşenlerden olma.”

Allah, Kuran’da olmayan şeyleri sanki Kuran’da varmış gibi gösterip yalan söyleyenlere inanılması konusunda de son bir kez uyarıda daha bulunuyor:
Âli İmran Suresi, 78. Ayet:
“Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap’ta olmayan bir şeyi siz Kitap’tan sanasınız diye dillerini Kitap’la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, ‘bu Allah katındandır’ derler. Bile bile Allah hakkında yalan söylerler.”

Değerli Dostlar,

Kuran’ın bu çok açık ve kesin ayetlerine karşın bir “zümre” ortaya çıkmış, Kuran’da olmayanları ‘Peygamber’in hadisleridir’ diyerek yalanlar söyleyip yaymışlardır.
Kimdir bu hadisleri söyleyenler?
En ünlüleri şu kişilerdir:
Buhari (doğumu 810-ölümü 869), Müslim (doğumu 821-ölümü 875), Tirmizi (doğumu 824-ölümü 892), Ebu Davud (doğumu 817-ölümü 889).

Değerli Dostlar,

Hz. Muhammed 570 yılında doğmuş, 632 yılında ölmüştür.
Hz. Muhammed’in döneminden kalma, değil sözde hadisler, yazılı bir Kuran kitabı bile geride kalmamıştır.
Hz. Muhammed’den sonra yönetime gelen dört halife; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, 632–661 yıllarda görev yapmışlardır.
Bu dönemden de geriye yazılı tek bir hadis kalmamıştır.
Yukarıda adlarını sıraladığım hadisçiler, Hz. Muhammed’in ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra doğmuşlardır!
Hadisçilerin en ünlüsü olan Buhari, Hz. Muhammed’in ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra, dört halifenin ölümlerinden yaklaşık 170 yıl sonra, Mekke ve Medine’nin sokaklarında dolaşıp halkla konuşarak hadis topladığını yazmıştır. O kadar çok hadis toplamış ki, işi çok fazla abarttığını görünce oturup “bu hadis doğru-bu hadis yanlış” diye kendi kendine bir ayıklama yapmıştır.

Değerli Dostlar,

Bu gerekli bilgileri verdikten sonra sizlere, Buhari’de üç kez, Müslim’de de bir kez geçen bir hadisi sunuyorum.

Hz. Muhammed ölüm döşeğindeyken bir ara,
“Bana kâğıt kalem getirin, size çok önemli şeyler yazayım” diyor.
Hz. Muhammed’in isteğine Hz. Ömer karşı çıkıyor:
“Hastadır, artık ne dediğinin farkında değildir. Dolayısıyla bu haliyle yapacağı açıklama geçersizdir” diyerek itiraz ediyor ve Hz. Muhammed’in o vasiyeti yazılmıyor.
Buhari’nin anlattığına göre, Hz. Muhammed’in amcaoğlu İbn-i Abbas da o sırada hazırdır. Hz. Ömer’in bu tavrına karşı hayretini dile getiriyor ve bu olaya “en büyük facia, kara Perşembe” adını veriyor.
Daha sonra bu olay, Perşembe günü geçtiği için “Kara Perşembe” olarak anılmaya başlıyor.
Buhari’nin hadisinde bunlar ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Üstelik Askalani adlı bir İslam düşünürü de Buhari’nin anlattıklarını doğru kabul edip yorumlar yapıyor.

Değerli Dostlar,

Buhari’nin bu hadisine göre Hz. Ömer, İslam peygamberi Hz. Muhammed’e göz göre göre büyük saygısızlık yapıyor. Vasiyetini yazmak isteyen Hz. Muhammed’i engelliyor!
Sizler böyle bir olayın geçmiş olduğuna inanabilir misiniz?
Hz. Muhammed’in en yakınlarından biri olan, sonradan halifelik yapacak Hz. Ömer böylesine bir engellemeye kalkışmış olabilir mi?

Değerli Müslüman Dostlarım,

Önünüzde iki seçenek bulunmaktadır:
Ya Buhari’nin hadisine inanacak, İslam peygamberi Hz. Muhammed’in aşağılanmış olduğunu kabul edip İslam dininden çıkacaksınız;
Ya da Kuran’ın ayetlerini rehber kabul edip yalnız Buhari’yi değil, tüm hadisçileri yalanlayacak, hadislerin tümünü çöpe atacaksınız.
Seçim sizin!

Değerli Dostlar,

Türkiye’de resmen açılmış 86 İlahiyat Fakültesi bulunmaktadır.
Bu fakültelerde yüzlerce profesör, doçent, doçent yardımcısı, doktor, uzman araştırmacı görev yapmaktadır.
Bunlardan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Ana Bilim Dalı akademisyenlerinden;
Prof. Dr. Ali Akyüz, Prof. Dr. Mehmet Özşenek, Doç. Dr. Aynur Uraler, Doç. Dr. Ayşe Esra Şahyar, Doç. Dr. Hasan Cirit, Yrd. Doç. Dr. Ataullah Şahyar, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Efendioğlu, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Macit Karagözoğlu, Yrd. Doç. Dr. Rahile Kızılkaya, Araştırma Görevlisi Dr. Muhammed Enes Topgül’e soralım:

“Sizler Buhari’nin hadislerine inanıyor musunuz? Hadislerin yazılı belgeleri var mı, varsa hangi müzede saklanıyor? Hadislere inanmakla İslam’ın kutsal kitabı Kuran’daki ayetleri, özellikle de Âli İmran Suresi 78. Ayet’i çiğnemiş olmuyor musunuz?”

Aslında bu ilahiyatçı akademisyenlere soracak çok sorumuz var, ama şimdilik bu kadarıyla yetinelim ve değerli cevaplarını bekleyelim.

Yılmaz Dikbaş

Bir yorum

Siz de fikrinizi söyleyin!