Deneme

Öcülerin Yeni Türü

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler top oynarken eski hamam içinde, insanlar öcülerden korkarmış. Ben deyim şu ağaçtan, siz deyin şu yamaçtan, uçtu uçtu öcüler uçtu; öcüler uçmadı, öcülük uçtu. Öcü uçmadı, Fetö uçtu. Uçar mı, uçmaz mı demeye kalmadı; anam düştü eşikten, babam düştü beşikten… Biri kaptı maşayı, biri aldı meşeyi; dolandım durdum dört köşeyi bulamadım ne çare… Fetöcülerden herkes korktu, öcülerin tahtına da Fetöcüler oturdu.

Aldılar saltanatı ellerine, ülkeye kaosa çevirdiler. Köle cinlerini öncelikle en iyi mertebelere getirdiler. Her türlü dolaylı ya da dolaysız kötülükleri köle cinleri ile birlikte yaptılar.  Her yanda örümcek misali ağlarını ördüler. Yetmeyecekleri yerlere de çıkmazlar diktiler. Her olasılığa sebatla senelerce kafa yorarak başarılı oldular. Zamanla görüldü ki tüm kötülüklerin altında imzaları vardı.

Fetöcüler büyük büyük büyük örgütlenmelerle bir sürü de talebe yetiştirdiler, hepsine hırkalarını ve kimliklerini giydirdiler. Zamanla aralarında çıkar uyuşmazlıkları yaşandı ve yollarını ayıran köle cinleri, bertaraf edip aynı yordamla yola devam ettiler. Sonuç, güya Fetöcüleri köle cinleri avlıyor ipleri de Fetö öcünün elinde…

Ne anamın aşı, ne gözümün yaşı. İtler işin başı, tandırın başı, masalın başı, bu sabır taşı! Verilecek kuluna vermiş, bize de versin yaradan; haydi dedikoduyu kaldırıp aradan, dinleyin.

Gayrı pabucunu bırakıp kaçan kaçana! Kanadını kaldırıp uçan uçana! Tavşan gibi nüfus eden bu Fetöcüle, ard mı ard niyetli. Ne etsekte kurtulsak, Cumhuriyet masallarındaki gibi yine mutlu yaşasak.

Bu sözün önü var, arkası yok; gömleğimin yeni var giydireni çok… Sabır da bir huydur, suyu var tası yok. De gel sabreyle sabreyle… İyi ama susuzla sabırsız ne yapar? Ya bir kuyu kazar, ya dolaşır çarşı pazar; ben de aç karın, yüksek nalın çıktım pazara, Mevlam uğratmasın iftiraya, nazara ille de Fetöcüyle…

Ne maval, ne martaval. Öcüler korkar oldu, yok oldu, gece gündüz Fetöcülerden korkar Öcüleri arar olduk. İşitilmedik bir masaldayız, hikaye olduk, adam sayılmadık!.. 

Allah’ın kulu çokmuş, çok söylemesi günahmış. Allah her kuluna bir çene, her çeneye bir gene vermiş, oynatıp duruyor. Develer tellal iken, keçiler berber iken, bir memleketin birinde bir insan da Fetöcülerden korktuğunu dile getirmiş.  Lafla peynir gemisi yürümez amma, sadece dinlemekle de olmaz; laf ebeleri adamı aptal yerine korlar; bari ben de birilerini çekip, çekiştireyim dedim ya, ne haddime!

Kadı öldü, kafam da bana döndü. Sen ilk dillenen değilsin dedi, senden önce de Keloğlan daha iyisini dedi, evet bunu kafam söyledi, bu yazıyı yazan kafam olamadığını iddia ederek…

Evvel zamanda, yoksullar handa
Beyler, konağında yaşarmış.
Buna öfkelendim
Bir hayli söylendim
Aldım başımı çıktım dışarı
Görmeyin gidişimi
Bakmadan sağa sola
Düştüm bir yola.
Az gittim, uz gittim
Dere tepe düz gittim
Çayır çimen geçerek
Arpa buğday biçerek
Soğuk sular içerek
Altı ay bir güz gittim
Yürüdüm yürüdüm vardım bir bağa
Daldım bir konağa
Vay sen misin dalan
Kimi kolumdan tuttu kimi bacağımdan
Attılar beni bir dağa
Zoruma gitti başladım ağlamaya
Karşıma çıktı bir derviş
Derviş amca dedim bu ne iş?
Kuru idim ıslandım sel beni neyler
Bulut oldum uslandım
Yel beni neyler?
Vay gidi dünya
Kimi güler, kimi söyler
Kulak verin bu masala
Keloğlan ne iş tutar, n’eyler…

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!