Siyaset,  Tarih

Mustafa Kemal Atatürk Yılı, “Sokrates ve Felsefe”, Ulusal ve Uluslararası Siyaset…

Mustafa Kemal Atatürk Yılı
Sinan Meydan’ın önerisi nedeniyle 2019 yılını “Mustafa Kemal Atatürk Yılı” olarak her yazımda büyük önderimizden ve onun eşsiz başarılarından söz etmeyi sürdürmeye devam ediyoruz.

Bugün ülkemiz Ortadoğu’nun baş belası İsrail’in hibrit tohumlarına muhtaç olmuştur şimdi sizlere yine Sayın Sinan Meydan’ın 4 Nisan tarihli “Tohum Cumhuriyeti” yazısından bir alıntı paylaşacağım. “Cumhuriyet’i kuranlar tohumun stratejik öneminin farkındaydı. Türkiye iklimine uygun tohum türleri geliştirmek için kolları sıvadı bu amaçla yüksek ziraat enstitüsü tarım okulları tohum ıslah istasyonları araştırma enstitüleri ve deneme tarlaları kurdular”

Şimdi sizlerle Atatürk’ümüzün önderliğinde yapılan çalışmalardan söz edeceğim:
1) Ankara tohum ıslah istasyonu
2) Eskişehir tohum ıslah istasyonu
3) Yeşilköy tohum ıslah istasyonu
4) Adapazarı tohum ıslah istasyonu
5) Erzurum tohum ıslah istasyonu
6) Eskişehir dry farming istasyonu
7) Kayseri deneme ve yonca tohumu temizleme istasyonu
8) Antalya’da sıcak iklim nebatları enstitüsü ıslah istasyonu
9) Lüleburgaz devlet örnek ve üretme çiftliği
10) Adana bölge pamuk araştırma istasyonu
11) Bilecik deneme üretme istasyonu
12) Rize çay araştırma istasyonu
13) Bursa ipek böcekçiliği enstitüsü
14) Maltepe tekel enstitüsü
15) Ordu deneme tarlası

İşte bugün bizi küçücük bir ülkenin melez tohumlarına muhtaç edenlere ki o ülke İsrail daha ortada yoktu, cumhuriyeti kuranların bu tohum devrimlerini yapanları rahmetle ve saygı ile anıyorum.

(çok önemli bir not bugün yerli tohum üretme çalışmaları hızla devam ediyor İzmir’de Sayın Tayfun Özkaya’nın çabalarını izlemenizi ve desteklemenizi öneririm)

“Sokrates ve Felsefe”
Bu ay arşivimde beni en çok etkileyen yazı Örsan K. Öymen’in (olgular ve düşünceler) köşesinde yazdığı yazıdan esinlendim, yazının başlığı “Sokrates ve Felsefe.”

şimdi sizlere bu yazının bir bölümünü sunacağım ancak bu bölüme herhangi bir yorum yapmayacağım!!!

Sokrates antik yunan filozofudur. M Ö 469/399 yıllarında yaşamıştır.

“Sokrates’e göre gerçeğe ulaşmak için mitostan logosa yani söylenceden akıl yürütmeye geçmek gerekiyordu.

Oysa güzel konuşma ve hitabet yeteneği ile en büyük yalanlar ve yanlışlar doğru ve gerçek gibi ortaya konabilir. İnsanlar yanlışın doğru doğrunun yanlış olduğuna dair ikna edilebilirler. Sokrates’e göre retorikte önemli olan, gerçeği kavramak ve bilmek değildir. Önemli olan insanları ikna etmektir. Oysa bir kişinin bir konuda ikna olması ve bir şeye inanması o inancın doğru olduğu anlamına gelmez yazı şöyle sonlanır.

“Bilge olmak için gerçeğin bilgisine ulaşmak doğrultusunda mücadele edilmelidir.”

Bu sözler iki bin 500 yıl önce ifade edildi. bu yazının bu bölümüne yorum yapmıyorum!!! Yorum yaparsam siz değerli okuyucularıma saygısızlık olmaz mı?

Yazının devamında Sokrates felsefenin öneminden söz eder.

Türkiye’yi siyasal İslam’a mahkûm eden güçler içimizdeki ve dışımızdaki hainler başta emperyalist ABD olmak üzere önce ülkemizde felsefeyi gündemden kaldırdılar. Yazı şöyle sonlanıyor, Türkiye’nin en çok geresinim duyduğu şey felsefedir.

Not: Ben lisede okurken en ilgi duyduğumuz hocalarım felsefe hocaları idi.

Ulusal ve uluslararası siyaset
Ulusal siyasetimizin geldiği durumu gözlemliyorsunuz, benim son zamanlarda ülke siyasetinden yorum yapmama kararımda ne kadar haklı olduğumun farkındasınızdır sanırım.

Uluslararası siyasete gelirsek önemsediğim konulara şöyle sıralayabiliriz:
1) Bu yazıyı yazdığım sırada Soçi’de Astana sürecindeki üç ülkenin toplantısı yapılıyor, konu doğal olarak Suriye. Fakat ben nasıl sonuçlanacağı konusunu tahmin ediyorum. ABD son zamanlarda hem ülkemizi ekonomik olarak tehdit etmesi İran’ı da devrimin 50. yıl kutlamaları sürerken yine ABD başkanının (bu son kutlamanız olacak şekilde tehdit etmesi sonucu her iki ülke Rusya’nın gücüne ihtiyaç duyacaktır. Yani açıkça bölgenin patronu Rusya olacaktır sonuçta Türkiye Suriye ile yaptığı alt düzeydeki görüşmeler üst düzey görüşmelere dönüşebilir. Suriye ile oluşan yakınlık Türkiye ile Mısır arasındaki dostluğu getirebilir. (Çünkü Mısır bir İslam ülkesidir ve Doğu Akdeniz’de Yahudi İsrail, Ortodoks Kıbrıs Rum kesimi, Katolik İtalya ile ilişkileri süreç içinde mısır halkının çok sert itiraz etmesini getirebilir.)

2) Uluslararası siyasette bir başka gelişme; Fransa ile İtalya arasındaki gerilim hızla tırmanıyor. İtalya Başbakan Yardımcısı Dimaio’nun Fransa’da başkaldıran sarı yelekliler ile görüşmesi iki ülkenin ilişkilerinin gerilimin son halkası oldu. Fransa Roma’daki büyükelçisini geri çağırdı ve bu arada Fransa İtalya’dan gelen provokasyonların 2. Dünya savaşından bir ilk olduğu vurgusu yapıldı.

Şimdi Avrupa dört parçaya ayrışmış gibi.
A) Fransa + Almanya Merkez Avrupası,
B) Norveç, İsveç, Danimarka gibi kuzey ülkeleri,
C) süreç içinde İtalya ile beraber hareket edecek Akdeniz ülkeleri,
D) Rusya’nın ve batının arasında sıkışmış doğu Avrupa ülkeleri.

SONUÇ: Eski kıta Avrupa adım adım dağılıyor.

3) Münih Güvenlik Konferansı, 15/17 Şubat’ta yapılacak 55. Münih güvenlik konferansı ilgili raporu açıklandı. Raporda liberal dünya düzeninde yönetim boşluğunu kimin dolduracağı sorgulanacak. Konferans başkanı Wolfgang Ischinger ABD’den demokratların da toplantıya katılacaklarının sevindirici olduğunu ifade etti.

Bu yılki toplantıya 35 ülkeden hükümet ve devlet başkanları ile 100’e yakın ülkeden savunma ve dış işleri bakanları katılacak.

Münih güvenlik konferansına katılanlardan bazıları şöyle:
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pençe,
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,
Almanya şansölyesi Angela Merkel,
Türkiye’den Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar.
Not: Fransa cumhurbaşkanı Makron ve İsrail başbakanı Netanyahu’nun katılımının iptal edildiği haberi geldi.

Konferansın konuları
AB için 2019 yılının kader yılı olacağı,
İklim değişikliği ve göçler,
ABD, Çin ve Rusya rekabeti,
INF iptali,
ABD’nin Suriye’den çekilmesi.

Bu toplantının küresel düzeyde çok tartışılacak boyutları var. Önümüzdeki yazımda bu konferansın yorumlarını yapmaya yoğunlaşacağım.

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.html

Siz de fikrinizi söyleyin!