Biyografi,  Güncel - Aktüalite

M Sait Karaçorlu Can Dostumu Kaybettim!

Benim için düzenlenen bir şiir dinletisine davet etmiştim.

Dedi; “Hayrettin bey hocam, (bana böyle hitap etmeyi severdi) beni yadırgamasınlar orda, çünkü ben duvarın öbür tarafındanım.” Israr ettim. Katıldı.

Ona söz verilmesini sağlamıştım etkinlik sırasında. Şöyle başladı söze: “Beni hiçbiriniz tanımazsınız. Ben duvarın öbür tarafındanım. Hayrettin bey hocamla tanışıncaya kadar, duvarın bizden taraf olan kısmını bilirdim… Bizim taraftaki çiçeklerden haberim vardı yalnızca. Sonra Hayrettin bey hocam elimden tuttu duvarın sizden tarafını da görmemi sağladı…Rengarenk çiçeklik. Sonra tutup Hayrettin bey hocamla aradaki o duvarı yıktık. Koca bir çiçeklik meydana geldi…

Şimdi onun şiirlerinden birini okuma onuruna ulaştım. O bana hep dostum der. Baktım size de öyle seslendi. Ben de size dostlarım diye seslenmek istiyorum.” Sonra da Korkunun Boyunu Geçmek adlı şiirimi okudu.

Aynı okulda çalışıyorduk. O okulumuzun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeniydi. Emekli olduktan sonra Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Eğitim Kültür Daire Başkanlığı’na getirildi. Ben onunla beraber Kocaeli’nde önemli şeylerin değişeceğine inanıyordum. Bu düşüncemi bazı yerlerde de dile getirdim. Bazıları, “Din Dersleri öğretmeninden kültür adamı mı olur” demişti. Ben eğer o yanlış yaparsa İzmit’i terk ederim demiştim. Bunu duymuş ve bana, “İzmit’i terk edecek olursa bileti tek kişilik almasın” diye haber yollamıştı. Onun yöneticiliği döneminde personelden tek kıyım yapılmasına izin vermedi. Belediyenin başka biriminde ulu şairimiz Ruşen Hakkı’nın kızını işten çıkarmışlardı. Olayı duyunca Ruşen Hakkı’nın kızını işten çıkarmışlar dostum dedim, iki saat sonra beni aradı ve “yarın Pınar işinin başında olsun” dedi. Nur Akalın da onun vasıtasıyla işine geri döndü. İzmit Şehir Tiyatrosu’nda birbirinden güzel oyunlar izledik. İzmit’te düzenlediğimiz bir etkinlik sonucu belirlenen liseli 50 öğrencinin şiirlerinden belediyenin sanat galerisinde 15 gün süreyle gösterimde kalan şiir sergisi açtık...O olmasaydı bunu başarmazdım. İlk şiir kitabımın dizgisini de o yaptı…Her ne kadar “Hayrettin bey hocam benim elimden tuttu” dese de o da benim elimden tuttu çoğu kez… AKP’nin baskılarına dayanamayarak istifa edip emeklilik yaşamına çekildi. Didim’e yerleştikten bir süre sonra üç beş saatliğine de olsa İzmit’ten kalkıp yanıma geldi. Karşılıklı özlem giderince de gerisin geriye İzmit’e döndüğünü hiç unutamam. Arkasından ağladığımı anımsıyorum…. Mustafa Küpçü yönetimindeki radyo programına konuk olduğumda canlı yayına bağlanarak hakkımda güzel şeyler söyledi ve bir de şiirimi okudu. Müthiş bir sürprizdi benim için…

Hayatım kendisinin de yer aldığı üç değerli insan tarafından kaleme alındı ve oyunlaştırılıp sahneye konuldu… Böyle bir düzenlemeden son ana kadar; o zamanki Kocaeli İl kültür Müdürü Ercan Yamen’le salonun en ön tarafında, protokol bölümünde oturana kadar haberim olmadı. Bu epey eski bir olay. Artvin’de yaşayan annemi de bilgim olmadan hayatımı kaleme alırken malzeme toplamak amacıyla aramış, “oğlunuz yazar o yüzden arıyoruz” demiş…Annem “gene oğlanın başı dertte” diye düşünmüş olmalı ki, “ama benim oğlum kötü bir şey yazmaz ki” demiş kendisine… Bu hikayeyi bir anlatışı vardı ki… Nasıl söylesem.

Bu kadar değil tabi…Anlatacak daha çok şey var. Kocaeli Kitap Fuarı’nın açılmasındaki çabasına değinmedim bile… Kitap Fuarının ilk onur konuğu olarak Ruşen Hakkı’nın belirlenmesindeki muazzam girişimlerine… Her şey elinde değildi çünkü… Ben biliyordum onu nasıl sınırladıklarını… Mevlana’yı ölümünün 700. yılında iki cilt halinde Türkçeleştirdiğini de unutmamış olayım bu arada. Kaldı ki başka eserleri de var.

Çocuklarım da çok sevmişti onu. Ben de onun çocuklarını: Bedrettin’i, Musine’yi, Fatma’yı, Abdullah’ı… Çocuklarım da çocukları da bilirlerdi çok iyi dost olduğumuzu. İlk kitabımda şiirim bile var onun için. İkimizden bir “biz” yapmıştık adeta. İlişkimiz tanımsız bir kardeşlik şeklindeydi… Farklı iki dünyadan… Onun samimi dindarlığına saygılıydım… Hem de sonuna kadar. O da benim tüm hallerime…

Değerli dostum Ercan Yamen bildirdi az önce M. Sait Karaçorlu‘yu kaybettiğimizi. İçim acı dolu.

Onu tanımasaydım bir yanım eksik kalırdı…“İnsan kendini insanda tanır” sözü bu nedenle benim için çok kıymetli… Başta Ahmet Seymen olmak üzere güzel dostlar da kazandırmıştı bana. Dünyanın geçiciliğini bir kez daha anlayıp onlarla daha sıkı ilişki kurmam gerek.. Umarım onunla tanıştırdığım dostlarımdan o da memnun olmuştur.

Ailesinin, sevenlerinin başı sağ olsun… Güzel dostum huzur içinde uyusun. Onu hiç unutmayacağım…Ondaki adaletli, merhametli tutumu da…Onun herkesin kendisini ifade etmesini isteyen düsturunu, düşmanlıkları sınırlarından uzaklaştırmış bilge kişiliğini, dervişliğini unutmayacağın hiçbir zaman. Kendime söz veriyorum.

Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!