Kutlu Türk Kadını

Koca bir çınar ağacıysa eğer Türk; budayın dallarını, dökün yapraklarını, kesin gövdesini, geride kalan kök; sökülemeyen, tekrar dal budak verecek olan bu kök, Türklüktür.

Türk kadını ise bağrında yetiştirdiği bu koca çınara hayat veren Toprak Ana’dır. Bu nedenle kutsal sayılan ve bastığı toprakları “vatan” yapan Türklerin, kadınlarını koydukları mertebe, atamızın şu ulu sözlerinde yatar: “Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim’ diyemez.” …

“Dünyayı doğuran ve doyuran kadındır” gerçeğini, “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir!” sözleriyle ifade eden Yüce‘mize kulak vermeliyiz.

Bu nedenle KADIN; BİR GÜN DEĞİL, ÜÇYÜZ ALTMIŞ GÜNDÜR…

Bizim ata analarımız, yüzyıllardır kendi ülkesinde, kendisini yöneten ve kendisinden olmayan yönetimler eliyle, ilimden, bilimden uzak bırakılarak, din ve ahlak kisvesi altında, kapalı kapılar ardına hapsedilerek, çarşaflara, peçelere büründürülerek, asla hak etmediği esaret içinde bir yaşama, elem dolu bir hayata mahkum edildiler. Kimse onlara “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” demedi. Değerini anlayan hiç olmadı. Ta ki eşsiz Atatürk onlara sahip çıkana kadar.

Kadınlar güzelse, Türk kadını güzeller güzelidir. Yeryüzü topraklarının en verimlisi; kanımızı, canımızı verdiğimiz güzel vatanımıza, “ANADOLU” denmesinin, boşuna söylenmiş bir söz olmadığını, bizler hiçbir zaman unutmayacağız…

Bu nedenle; TÜRK KADINI OLMADAN, KADININ ADI ASLA OLMAYACAKTIR!

Dünya Kadınlarına saygıyla…

Asil Türk kadınlarına sevgiyle…