Sosyoloji,  Toplum

Kadın Kaprisi

Feminen kadınlarımız birden gözlerini fal taşı gibi açmış olabilir ama bilimsel olarak maalesef ki erkek kaprisi yok, kadın kaprisi var. Erkekler kapris yaparken -affınıza sığınıyorum- öküzlük yapar ama kadın kaprisiyle erkeği bazen uçurur, bazen de göçürür.

Nasıl Mı?

Anlatayım!

Hiç aklınıza gelmemiş olabilir ama şimdi ben yazınca gelecek; düşünün: Toplumumuzda neden evlenme teklifini, arkadaşlık teklifini, karşı cinsi kaçırma işlerini hep erkekler yapar?..

“Bu dansı bana lütfeder misiniz?” diyecek, eski zamanların Ayşecik’i hariç, bir genç kız veya kadın düşünemiyorum! İstisnalar olabilir ama genelde erkeklere mahsus bir davranıştır. Hep erkeklerden beklenir.

Erkek elinde bir gül demeti, altın kutusu, kolye, küpe vs vs…
Kadının önünde diz çöker…

Bir erkek sıkıysa elinde bu paketler olmadan bir kadın önünde diz çöküp de aynı teklifi yapsın… Topuklu ayakkabı kafasına gelebilir. Burada asıl mesele kadına uzatılan o çiçek, altın veya paket midir? Erkek eli boşken aynı teklifi yapamaz mı?

Ey erkekler, şöyle bir düşünün: Bir kadın size baktı, baktı…

Bakış o bakış, sonrasını hayal etmeniz bile mümkün değil. O kadın hakkında, bu bakışın ardında çok masum ve muhteşem bir duygu var, diyen kaç erkek çıkar? Benim cinsim beni yanıltmaz; hiç çıkmaz. Aklından şu geçer: “Kadın yollu mu lan!  Eyvah, ağa bir balık takıldı… Cazibem böyle işte…” O an erkeğin beyninden geçen sansürlenmiş cümlelerin hepsi de, toplumda asırlardır yok edilmeyen şımarıklıklardır.

Konuya geri dönersek:

Her kadın değer verilmenin kitabını yazar; hem de en usta haliyle! Bunu erkekler anlamaz. Kadın, bir tek bakışıyla bir erkeğin tam kırk yılını okuyuverir. Bu dahiyane beyni anlayacak ve bu kapasiteye gelecek bir erkek çağ atlamış sayılır. İşte erkeğin her daim basamaklarda geri kalmasının ezikliğiyle bunu kol ve kaba gücüne yansıtıp öne geçmesi ve kadına da: “Sen arkamdan gel!” demesi bundandır.

Kadın, tek bir hareketiyle bir erkeği kalpten de öldürür, ömür boyu hasta da ediverir. Hatta kadın isterse, bir erkek için Nobel almış doktordan daha iyi sağlık uzmanı da olabilir, bilinen tüm hastalıkları bir “OFF!” çekmeyle erkeğe bulaştıran virüs de olabilir…

Bütün bunların altında ne yatar? Kapris! Aslında, her dönem farklı anlaşılan kapris, çağa göre şekil değiştirir. Firavun’un tanrıçaları da kaprisliydi, Osmanlı’nın sultanları da… Papa’nın gizli sevgilisi de kaprisliydi, İngilizlerin kraliçeleri de…

Günümüzde bir kadın varlığının değerini, sevildiğinin ölçüsünü, geleceğinin garantisini, güzelliğinin farkında olunduğunu bir bohçaya koyar, erkeğe sunar. Erkek bunu anlarsa gidişat aşka kapı açar, anlamazsa iş kaprise yol açar.

Bunu anlayan erkek için sınav yapılsa, hemen herkes sıfıra yakın derecelerde birinci olur.

Peki, bir erkek olarak ben bunları nereden biliyorum? Ben de o anlamayan erkelerden olup, defalarca sınava girip, kaybetmenin tecrübesi ve hep sınıfta kalmanın normalleşmesi sonucu kendimi fark ettim: “Aaa, yaşadıklarım kaprismiş!” dedim.

Oysa, yaşadıklarım cahillikti!..

Nokta.

Ali Kurt

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/sinope-kadinlari/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/bronz-cagi-evlatlar-mi-koleler-mi-kadinlarin-gizemi/?amp=1

https://xn--gndemarivi-9db80j.com/ayipli-yasakli-seyler/?amp=1

https://twitter.com/KemalistIlkay/status/1097248602878033925

Bir yorum

  • cifri

    okuyucunun zihninde ifade oluşturmak zordur.’Asırlardır yok edilemeyen şımarıklıklar’kelimelerinize sağlık güzel bir ifade şekli saygılar..

Siz de fikrinizi söyleyin!