Güncel - Aktüalite,  Siyaset

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GELECEĞİN EN BÜYÜK RİSKİ!

22 Mart Dünya Su Gününü kutlamaya devam edeceğim,

Bir önceki yazımı okumayanlar buradan ulaşabilirler; önceki yazımda ülkemiz için, hiçbir önemli olayı sadece bir gün için değerlendirmemeliyiz, demiştim ve yazımın okurlarım tarafından dikkate alınması beni çok sevindirdi.

Dünya su günümüz, şimdilerde küresel açlıkla birlikte anılacak…

Birleşmiş Milletlerin uyarılarına dikkat edersek;

Rusya/ Ukrayna savaşının da etkisi ile tüm dünya ülkeleri; başta buğday pirinç ve yağ gibi temel ürünlerin ihraç edilmesine izin vermiyor!!! Bundan en fazla etkilenecek ülkelerden biri de ülkemiz olacaktır, günümüzde basında yer alan haberlere göre ekmek sıkıntısının çok ciddi boyutlara ulaşması bekleniyor, yani su ve küresel açlık beraber ele alınmalıdır.

Dikkatinizi çekerim ki Türkiye’nin çok önemli bir şansı var; ülkemizde son aylarda yoğun kar yağışı nedeni ile yer altı su seviyesi oldukça zenginleşmiş ve başta en riskli İstanbul barajlarında su doluluğu sağlanmışsa da yine de bu şansı iyi kullanmak zorundayız!

Bu hususta tanıdığım ve görüşlerini taktir ettiğim, en iyi bilir kişi Su Politikaları Uzmanı Sayın Dursun Yıldız‘dır; kendisinin önerilerini gelecek yazımda paylaşacağım.

İstanbul’a çözüm önerilerim;

Bir yazarımızın İstanbul ile ilgili bir çağrısına göz atalım;

“20 milyon sığmıyoruz yaşadığımız şehir İstanbul ve burası istiap haddini aştı. Örnek vereyim; Pendik’te Marmaray’a binmek istedik, altgeçitte sıkıştık kaldık, izdihamda panik çıktı fenalaşanlar, korkanlar, sinir krizi geçirenler oldu bu şehre sığmıyoruz.”

Önerilerimi yüreklice söylemeliyim;

A) İstanbul nüfusunu (ki şu anda yaklaşık 100’ün üstündeki ülkenin nüfusundan fazla) başta sanayi tesisleri
olmak üzere, Anadolu’ya gönüllülük esası ile dönüşü sağlanmalı.

B) İstanbul’daki Suriyeli, Afgan ve hatta tüm mülteciler ülkelerine geri gönderilmeli ( bu davranışı ırkçılık gibi yorumlayan kişileri ikna etmeliyiz).

C) İstanbul da yerleşme iznini para karşılığı vermek gibi (bana göre vatanı para karşılığı satmak ile eş anlamlıdır) davranışlardan vazgeçmeliyiz.

İklim riskleri ve küresel ısınma;

IPCC, 195 üyesi ile en kritik platformdur. Birleşmiş milletler kuruluşudur, amacı insanların neden olduğu iklim risklerini değerlendirmektir geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan ve 66 ülkeden 234 bilim insanı tarafından hazırlanan değerlendirme raporu büyük ses getirmiştir; rapora göre yapılan analizler 1,1 derecelik küresel ısınmanın insanlık üzerinde çok derin etkiler yapacağını gösteriyor.

Mesela, Avrupa Çevre ajansı (EEA) küresel ısınma 40 yıl içinde Avrupa’yı 500 milyar Euro zarara uğratmıştır, kurumun açıkladığı verilere göre en çok etkilenen ülkeler Almanya, Fransa, ve İtalya oldu 1980/ 2020 arasında 140 bin kişi aşırı hava olaylarından hayatını kaybetti. Benim arşivimde ise, Türkiye’de Akdeniz bölgesinin çok etkileneceği bilgileri var, daha şimdiden aşırı hava olayları pek çok seralarımızı yok etti ve sonuçta büyük kentlerimize gelen ürünlerin ne kadar pahalandığına tanık oluyoruz.

Nükleer savaş riski;

Son günlerde Rusya sanki nükleer savaşı istiyormuş gibi ABD + NATO‘nun propogandalarına tanık oluyoruz,
oysa daha 3 yıl öncesine kadar Sosyalist blok ile kapitalist bloklar arasında “Açık Semalar Anlaşması” vardı; bu
anlaşmanın amacı karşılıklı olarak nükleer bir savaşı önlemekti… Birbirlerinin davranışlarını kontrol ediyorlardı, ancak Trump ABD başkanı olunca bu anlaşmadan çekildi ve yerine gelen Biden bu anlaşmayı tekrar gündeme getirmedi.

Nükleer bir savaşın kazananı olamaz ve nükleer bir savaş gerçekleşirse milyonlarca yıllık dünyamızda tek bir canlı bile kalmayabilir; bir savaşa karşı tüm dünya harekete geçmelidir!!!

Not: Bugünkü yazımda ülkemiz için çok önemsediğim uluslararası ilişkiler konularına giremedim sonraki yazılarımda ayrıntılı bir şekilde bu konuları işlemeye çalışacağım…

Orhan AYBER

Siz de fikrinizi söyleyin!