Din,  Güncel - Aktüalite,  Gundem Arşivi Klasikleri,  Kitaplar,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

“İki Kuruş Elime Geçince Bunun Bir Kuruşunu Kitaba Verirdim”

Cemal Granda, 3 Temmuz 1927 tarihinde Atatürk’ün hizmetine girer. 10 Kasım 1938 günü Atatürk ölünceye kadar, yani 12 yıla yakın bir süre Büyük Devrimcinin yanından hiç ayrılmaz.
Cemal Granda, birçok ünlü kişinin Atatürk’le olan konuşmalarına tanık olur. Gördüklerini, duyduklarını, yaşadıklarını bir kenara not eder, ancak bu anıları bir gün yayınlayacağı aklının ucundan bile geçmez.
Atatürk’ün ölümünden sonra, dönemin ünlü yazarı Falih Rıfkı Atay ve Atatürk’ün yakın arkadaşlarından Kılıç Ali, anılarını düzgün bir biçimde yazıp yayınlamasını önerirler.
Cemal Granda oturur, anılarını “Atatürk’ün Uşağı” başlığı altında kitaplaştırıp yayınlar.
“Hizmetkâr”, Arapça bir sözcüktür. “Uşak” ise bunun Türkçe karşılığıdır. Cemal Granda, kendisini “Uşak” olarak tanımlar.

Değerli Dostlar,

Şimdi sizlere, Cemal Granda’nın anılar kitabından bir anısını aktaracağım.
Cemal Granda anlatıyor:
Boş zamanlarında Atatürk’ün elinden tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım.
Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken devlet başkanının kendini tarihe vermesi, o sırada ziyarete gelmiş olan Vasıf Çinar’ın biraz canını sıkmış olacak ki, Atatürk’e şöyle dediğini duydum:
– Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma, 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın?

Değerli Dostlar,

Atatürk’ün Vasıf Çınar’a verdiği, hepimize ders olması gereken yanıtını paylaşmadan önce, sizlere Vasıf Çınar hakkında çok kısa, özet bilgi vermem gerekiyor.
Vasıf Çınar, 1895 yılında İzmir’de doğmuş. İzmir Lisesi’ni bitirdikten sonra Hukuk Mektebi’nde eğitim görmüş.
Yunanların İzmir’i işgal etmeleri üzerine Vasıf Çınar, Balıkesir’de Kuvay-ı Milliye örgütüne katılmış.
İki dönem TBMM’de milletvekillik yapan Vasıf Çınar, iki kez, Mustafa Kemal Atatürk tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilmiş.
Öğretim Birliği Yasası’nın (Tevhid-i Tedrisat) çıkmasında önemli rol oynamış olan Vasıf Çınar, kendisi bakan olduğunda bu yasayı ilk uygulamaya koyan olur.
Uzun boylu ve güçlü yapılı oluşundan dolayı ona “Çınar” soyadını Atatürk vermiştir.
Vasıf Çınar, 2 Haziran 1935 günü, Moskova’da büyükelçi iken ölmüştür.

Değerli Dostlar,

Şimdi gelelim, Vasıf Çınar’ın, “Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma, 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın?” diye sorduğu soruya Atatürk’ün verdiği yanıta.
Cemal Granda’nın “Atatürk’ün Uşağı” adlı kitabından devam ediyorum.

Atatürk, Vasıf Çınar’ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi:

– “Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirisini yapamazdım!”

Şimdi ben, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” diye haykıran gençlerimize, sevgiyle soruyorum:
Sizler de tıpkı Mustafa Kemal gibi, elinize iki kuruş geçtiğinde bir kuruşunu kitaba veriyor musunuz?
Kitap okumayıp sadece slogan atarak Mustafa Kemal’in Askerleri olabilir misiniz?
Biliyor musunuz, Atatürk, Çanakkale Savaşı sırasında, gemici feneri altında 37 kitap okumuştur.
Biliyor musunuz, Atatürk yaşamı boyunca, çoğu satırlarının altı çizili, sayfa kenarlarına notlar düşülmüş 3 bin 997 kitabı okuyup bitirmiştir.

Değerli Dostlar,

Tüm Atatürkçüleri bir araya getirme amacıyla 19 Mayıs 1989 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) kurulmuştur.
ADD’nin günümüzde Türkiye genelinde yaklaşık 600 şubesi ve 200 bine yakın üyesi bulunmaktadır.
Eğer ADD’nin 600 şubesi bir “Atatürk Okulu” gibi çalışsaydı, son 29 yılda yüz binlerce bilgili, donanımlı, özgür düşünceli, gerçek Mustafa Kemal Askerleri yetiştirmiş olmaz mıydı?
Peki, neden bu gerçekleşmemiştir?
Çünkü uzun bir süredir, ADD’nin genel başkanlığını Masonlar ele geçirmiş, yönetim kurulları Lions’lar ve Roteryan’lar arasında paylaştırılmıştır. Mason genel başkan ve Lions ve Roteryan yöneticilerin amacı “Atatürkçüymüş gibi” görünerek üyeleri gerçek Atatürkçü düşünceden uzak tutmak olmuştur. ADD’nin 600’e yakın şubesi; yılbaşı takvimi, Atatürk rozeti satan birer mahalle bakkalına dönüştürülmüştür.
Peki, ADD Genel Merkezi’nin yörüngesi dışına çıkan gerçek Atatürkçü, daha doğrusu Kemalist şube başkanları ortaya çıkmamış mıdır?
Sayıları az da olsa elbette Kemalist şube başkanları görev almışlar ve onların döneminde ADD şubeleri gerçek bir “Atatürk Okulu” gibi çalışmışlardır.
İşte, bu gerçek Kemalist şube başkanlarından bazıları:
Mahmut Özyürek, ADD Isparta Eski Şube Başkanı.
Ali Çevikyiğit, ADD Çerkezköy Eski Şube Başkanı,
Doç. Dr. Necmi Akyalçın, ADD Çanakkale Şube Başkanı,
Sabri Eken, ADD Çorlu Eski Şube Başkanı.

Değerli Dostlar,

Vatanının topraklarını işgal etmiş dünyanın yedi en güçlü devletini en ağır bir biçimde yendikten sonra ulusunun yeniden doğmasını sağlayıp, kısa zamanda yaptığı büyük devrimlerle halkını karanlıktan aydınlığa çıkaran ve sonra oturup halkının çocuklarına GEOMETRİ kitabı yazmış, dünya tarihinde Atatürk’ten başka bir devrimci var mıdır?
Şimdi size, Atatürk’ün yazdığı GEOMETRİ kitabının çok kısa özetini sunacağım.

Atatürk 13 Kasım 1937 tarihinde Sivas’a gider ve 1919 yılında Sivas kongresinin yapıldığı lise binasında bir geometri dersine girer.
Kısa bir süre dersi izleyen Atatürk,
“Bu anlaşılmaz terimlerle bilgi verilemez. Dersler Türkçe terimlerle anlatılmalıdır” diyerek karatahtanın başına geçer ve dersi kendi buluşu olan Türkçe terimlerle ve çizimleriyle anlatır:

Osmanlıca:
“Müsellesin sathı yatalay, dikeley zarbının müsavatına müsavidir.”

Türkçesi:
“Üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.”

Osmanlıca:
“Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.”

Türkçesi:
“Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.”

İşte burada, yine sorgulamam gerekiyor.
Ey Osmanlı sevdalıları!
Üçgen ile ilgili yukarıdaki Osmanlıca tanımları ezberleyebilir misiniz?
Ey Osmanlı palavralarıyla kandırılmak istenen gençlerimiz!
Bir üçgenin alanının neye eşit olduğunu Osmanlıca söyleyebilir misiniz? Ezberleseniz bile aklınızda tutabilir misiniz? Geometriyi bugün, Osmanlıca mı öğrenmek isterdiniz?

Değerli Dostlar,

Osmanlı şeriatçılarının sürekli söylediği bir kara yalan vardır:
Atatürk’ün harf devrimiyle Türkler tarihlerinden, kültürlerinden, köklerinden koparılmıştır!
Gerçekler ise şunlardır: 600 yıla yakın Osmanlı boyunduruğunda yaşaya Türklere “Arap alfabesi” dayatılmış, ancak Türkler bu alfabeyi öğrenmeyi reddetmişlerdir!
Yıkılıp giden Osmanlı’dan geriye kalan Anadolu’da Türk halkının yüzde 5’i bile okuryazar değildi! Türkler, Arapçayı ve Osmanlıcayı öğrenmeyi reddetmişlerdi!
Atatürk Devrimleriyle Anadolu Türk halkı itildiği karanlık çukurdan çıkıp aydınlığa erişmiş, 600 yıl sonra öz benliğine kavuşmuştur.

Değerli Dostlar,

Atatürk’ün 50 sayfalık GEOMETRİ kitabını mutlaka okumanızı öneririm.
Büyük Devrimci Atatürk’ün, kendi bulduğu Türkçe deyimlerle geometriyi nasıl kolaylaştırdığını, Türk çocuklarına nasıl anlatıp sevdirdiğini öğrenmeden Atatürkçü olunabilir mi?

Yılmaz Dikbaş

Siz de fikrinizi söyleyin!