Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Kategorisiz,  Toplum

Yaşamın Önemi

Yoğun bir ışık..
Kendine geldiğinde ilk hissettiği şey yoğun bir ışık oldu. Gözlerini açmaya çalışsa da mümkün olmadı, açamadı. Ölüm esnasında görüldüğünden söz edilen ışık olmasın sakın diye düşündü. Şaşkın bir halde ne olduğunu anlamaya çalışırken birilerinin konuştuğunu fark edince rahatladı, ÖLMÜŞ OLAMAZDI !
Yavaşça gözlerini araladı, yatağın tam karşısında, geniş bir pencerenin dışında ki kocaman bir ağacın dalları arasından süzülen güneş ışığı sanki onun ayılmasına yardım etmek istercesine yüzünde oynaşıp duruyordu.
İlk önce hemşireyi gördü, sonra oğlu gibi sevdiği damadını. Onun ayıldığını gören hemşire usulca odadan çıktı.
Başında tek Mehmet’in olmasından anladı ki sonucu bildirme işini o yapacaktı, o da bir doktordu bu konularda doğal olarak soğuk kanlı idi.
“Endoskopi sonucu nedir,doktor oğlum” diye sordu, yarı şaka yarı ciddi,
“Kansersin anne”
“Ne durumda!”
“iyinin kötüsü, kötünün iyisi” diye cevap verdi, oğlu. Şaşırmamıştı, sonradan çok gülmelerine neden olacak sözü söyledi,
“hadi kantine inip çay içelim”
Neden o kadar rahattı cevabını hala kendi bile veremez. Gelinen nokta öncesinde yaşam kalitesini bozacak hiçbir şikayeti yoktu. Yöneticiliğini yaptığı büyük mağaza da yaklaşık 12 saat yoğun bir tempoda çalışıyordu, bu arada özel hayatında birçok problemi olmasına karşın hepsi ile başa çıkabilecek güçte idi ta ki kızı karnındaki şişliği fark edene kadar.
Çocukların ısrarı, yapılan tetkiklerde bazı değerlerin yüksek çıkması, ailede kanser vakalarının sık görülmesi bu süreci başlattı ancak tanı konulamıyordu. Yaşadığı şehirde 4 aylık kayıp zamandan sonra, Ankarada isim yapmış bir doktora gidildi ve yapılan Endoskopi ile tanı konulmuş oldu OMENTUM yani karın zarı kanseri!
Zorlu bir sürece girdiğinin farkında idi, ve durmadan kendine şu sözü tekrarlıyordu ‘‘ölmeye hakkın yok, çocuklarının sana ihtiyacı var, her ne kadar yetişkinde olsalar sen hem anne hem babasın” babayı yıllar önce kalp krizinden kaybetmişlerdi.
Ameliyat öncesi 5 kemoterapi aldı, sonrasında 5 daha. İki sene süren tedavi süresince, çektiği sıkıntıların yanı sıra gördü ki yaşama bakış açısı tümü ile değişmiş. Uzun uzun gökyüzüne bakıyor, çiçeklerin yapraklarını okşuyor, kuşların sesini dinliyor ve gördüğü her güzelliğin fotoğrafını çekip beynine kazıyor ve yaşamın dünyanın güzelliklerini görmekte neden bu kadar geç kaldığını sorguluyordu.
Ameliyathaneye girmeden önce on  on beş dakika ara bir yerde bekletiyorlar hastayı, soğuk yaşamla ölüm arası bir koridorda, işte o kısa zamanda tüm yaşamını sorguladı orta yaşlı kadın. Bir an delice kahkahalar atmak istedi! Nasılda boşa harcamıştı ona hediye edilen yaşam hakkını, olmadık şeyleri hayatının merkezine koyarak, insanlara hak etmedikleri değeri vererek, anlamsız şeylere üzülerek, pişmanlık duyduğu tek şey ”KEŞKE KİMSENİN KALBİNİ KIRMASA İDİM” oldu,
Ameliyat sonrası kendine gelmesi için bekletildiği odada birkaç kez uyandı ama her seferinde tekrar uyuyordu. Bu arada uyanması gerektiğininde bilincinde idi nasılsa…
Bir ara gözünü açtığında büyük kızını gördü, büyük bir camın ardından gülümsüyordu, uykuya yenik düşüp tekrar gözünü açtığında ise yine o camdan küçük kızının el salladığını gördü, niye gelmişti ki o hamile olduğu için gelmesini istememişti oysa.
Uyan dedi kendi kendine ,uyanmalısın yavrularının senden başka kimsesi yok ki….
Ve uyandı, ilk sözü ”Kardeşinin gelmesine neden izin verdiniz?” oldu.
Oysa küçük kardeş gelmemişti. Camın arkasında gördüğü çocuklar onun yaşamla arasında ki bağ idi.
Tedavi sona erdiğinde doktoruna teşekkür ettiğinde “ben bir şey yapmadım, önce Tanrı sonra sizin zaferiniz “ diye cevap verdi.
Tam dışarı çıkarken doktora sorması gereken soru geldi aklına, çocukları tembih etmişti sor diye.
“yapmam yada yapmamam gereken bir şey var mı Fırat bey ?” doktor yüzüne derin derin baktı sonra gülümseyerek “dilediğinizce yaşayın nasıl mutlu olursanız öyle yaşayın “ dedi.
VE ÖYLE OLDU…! On yıldır, biraz geç kalınmış olsa da çocukları torunları ile mutlu bir hayatı var, bir dakikayı bin yıl tadın da yaşayarak ve her gün yaşamına yeni değerlerler katarak…

Siz de fikrinizi söyleyin!