Bilim,  Deneme,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Uzayda Geçen Rüyalarım (1)

Mutlak Demokrasi

Ben sık sık uzayda geçen rüyalar görüyorum. Büyük bir Uzay gemisinin kaptanıyım. Görevimiz keşif. Yeni yıldızlar, gezegenler uygarlıklar ve galaksiler. Uzay gezilerimizde uygulamamız gereken temel komutlar: Eğer uzayda yeni uygarlıklarla karşılaşırsak, onların iç düzenlerine karışmamız yasak. Uygar toplumlar henüz uzay çağına gelmemiş ise iletişim kurmak yasak, sadece gözetlemek izinli. Uzay çağına ulaşmış toplumlarla ise iletişim ve tanışmamız şart.

Bugünkü rüyamda Şırıl4 gezegenine gittik. Şırıl4‘ün jeolojik yapısı dünya ya çok benziyor, tek büyük bir kıta var ve gerisi deniz. Yıldızlar Birliği’nin (YB) kültür antropologlarına göre Şırıl4’teki insan toplumu bizim 21. yüzyılın başlarındaki kültürümüze çok benziyor.

YB‘nin Şırıl4’e gönderdiği iki araştırma görevlisi bir aydır kayıplar. Onlardan son gelen raporda, yerel kültürle iyi bütünleşme sağladıklarını bildirmişler ve ilginç görseller göndermişler. Ondan sonra bir daha haber vermemişler.

Kayıp araştırmacıları aramak üzere gemiden gezegene dört kişilik, üç kadın bir erkek, bir arama timi göndermeye karar verdim. Onlara uygun yerel kıyafetler ve para temin edildi. Arama timine Şırıl4’te kapitalist düzen olduğunu ve paraya ihtiyaçları olacağını bildirdim. Parayı, dünyalı olmayan genç kadın Teğmen Valorie’ye teslim ederken, “Bunlar ne işe yarıyor?” sorusuyla karşılaştım.

Şırıl4’te herkesin kıyafetine takmak zorunda olduğu küçük bir plakada yukarı ve aşağı butonu ile her bir kişiyi olumlu ya da olumsuz değerlendirmek mümkündür, bu da bir tür sosyal kredi sistemi ile sonuçlanmış. Bu sistem yazılı kanunları gereksiz yapmış. Herhangi bir davranış bir milyondan fazla aşağı oy toplarsa o kişi tutuklanır.  YB bilim kurulu bu sistemi Mutlak Demokrasi olarak niteliyor.

İnsanlar birbiriyle buluştuğu veya sohbet ettiği zaman selamlamakla beraber, karşısındakinin yukarı butonuna basar. Kavga ve münakaşalardan sonra, çoğu zaman karşıtın aşağı tuşuna basılır. İnsanlar her türlü yaşam anlarını telefonları ile kayıt eder ve ŞırılAğ isimli internette paylaşır. Bu paylaşımlar da aşağı veya yukarı olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme hem paylaşan kişiye ve hem onun videosunda görünen şahıslara yapılır. Bu oylama ile herkes her an kendi ahlak, din, adalet, kültür, siyaset, ilim ve sanat değerlerini koruma imkânı bulur. Oylamanın ağır etkilerinden dolayı toplumda bir sosyal denge oluşmuş ve insanlar olur olmaz konular için bir diğerini aşağı oyla linçlemez olmuş.

Herkesin taşıdığı butonların üstünde, onun aldığı aşağı ve yukarı oylarının sayısı görüntülenir. Çeşitli yerlerde büyük panolarda, günün en çok olumlu ve olumsuz oy alanların isimleri sıralanır.

Ticari alanda büyük marka sahibi şirketler, insanları aşağı oy sayısına bakarak müşteri olarak kabul ederler. Mesela, bir restoran zincirinde yalnız yemek yiyorsunuz ve tam o anda boşandığınız eşiniz sizin geçmişte ona karşı şiddetle bağırdığınız bir anı paylaşıyor ve yakanızdaki aşağı butonunda rakam onbinlerce yükseliyorsa, şef garson hemen yanınıza yaklaşarak restoranı terk etmenizi isteyebilir.

Üsteğmen Kutay, beklenmedik bir şekilde video yoluyla yayılan kutsal bir kadının heykeline sarılarak dans etme sahnesi ile o kadar çok olumsuz oy aldı ki tutuklandı. Şimdi bir sosyal danışmanın yardımı ile bir af turuna hazırlanıyor. Daha sonra toplumun hoşgörüsünü ve affını geri kazanmak üzere TV, radyo ve internette özür dileyerek ve/veya kendini savunarak, yukarı oy toplaması lazım. Bu süreç birkaç gün sürecek ve sürecin sonunda aşağı oy sayısı 10 milyonu geçmezse bağışlanmış sayılacak. Geçerse Kutay’a bir ıslah evinde lobotomi uygulanacak ve bu onu daha iyi bir insan yapacak, ancak kişiliği kökten yok edilecek.

Gemi mürettebatı gezegenin iletişim sistemini hackledi ve Şırıl4 sakini Wyzetta’nın yardımıyla, Kutay’ın olumlu davranışlarını gösteren fotoğrafları ve videoları yükleyerek ona halkın sempati duymasını başardı, böylece lobotomi önlenebildi.

Bu arada, aradığımız araştırmacıların biri öldürülmüş, diğerine de lobotomi uygulanmış. Tedavisi gemide yapılacak.

Ben, bu rüyamdan her tarafım terlemiş uyandım. Televizyon ve oda ışığı açık uyuya kalmışım. Televizyonda uzay da geçen bir dizi bölümü bitiyordu.

Size soruyorum: Böyle her an her şeye oy verebildiğiniz bir “Mutlak Demokrasi” de yaşamak ister misiniz?

 

Nizamettin Karadaş

1964 İstanbul doğumlu. 1972 den bugüne kadar Düsseldorf, Almanya ikametli. Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, 2 yetişkin kız çocuğu babası. 12 yıl Avukatlıktan sonra mesleğini bırakmış, her konuda meraklı, araştırmacı, analist ve okumasını seven rahat ve huzurlu bir insan.

Siz de fikrinizi söyleyin!