Deneme,  Ebeveyn,  Güncel - Aktüalite,  Sanat,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Üç Değişik ‘Bodrum’…

Bu yazımda oldukça zor bir konuyu yazmaya çalışacağım. Bodrum’un evreleri:
Birinci Bodrum: Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’u,
İkinci Bodrum: Sanat güneşimiz Zeki Müren’in Bodrum’u,
Üçüncü Bodrum; Ayakkabı boyacılığından dünya çapında kara para aklayıcılarının çöktüğü alabildiğine kirlenmiş, kirletilmiş Bodrum.

Birinci Bodrum: Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’u

Türkiye’nin kadrocu olarak bilinen Başlarında Şevket Süreyya Aydemir’in bulunduğu Kemalist eğimli dokuz farklı şehre sürgün edilen dokuz aydınımızın hikâyesidir. Cevat Şakir İstiklal Mahkemesi üyesi Ali Çetinkaya tarafından idama mahkûm edilmiş fakat Aliler divanının diğer üyesi Kılıç Alinin itirazı ile kurtulmuş cezası sürgün cezasına çevrilmiştir.

Cevat Şakir İsmet Paşa’ya başvurup daha rahat edeceği bir sürgün ilini talep etmez ve kendisine hiçbir sürgünün talep etmediği Bodrum kalır…

Yola çıkar, o zamanlar Milas’a kadar yol vardır, oraya gelince görevli askere ve Cevat Şakir’e birer eşek verilir ve yolu hiç olmayan Bodrum a ulaşılır…

Ve Cevat Şakir in Bodrum efsanesi başlar. Türkiye’nin bir ucundaki kasaba dünyanın en çok ilgi duyduğu bir kasaba olur.

Yazımın burasında Sayın Hatice Orman’ın kaleminden Cevat Şakir’i ve o günlerin Bodrum’unu tanıyalım.

“Bodrumda tutulan balıklar mahallede herkese dağıtılır birlikte neşeyle yenirdi. Küçük pazarlarda karşılıklı mallar takas edilirdi. Paradan çok insanlığın daha değerli olduğu zamanlardı. Ve her yerde olduğu gibi tüccarlar bu masum insanların sırtından para kazanmaya çalışırlardı.

Halikarnas balıkçısı her zaman emekleri sömürülmek istenen halkının yanında olmuştur. Cevat Şakir artık Bodrum’un Halikarnas balıkçısıdır…

Yazdığı onlarca kitap sonucunda tüm dünya Bodrum’u tanır ve Mavi yolculuklar dünyaca tanınır…

Şu çelişkiye bakınız ki Bodruma bir komünist(!) sürgün geliyor derken Cevat Şakir orada aslında adı konmamış bir sosyalist dayanışmaya tanık olur…”

Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum için yazdığı şu şiiri ile sonlandırayım bu bölümü,

“Bodrum’da yokuş başına geldiğinde
Bodrum’u göreceksin
Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekilerde böyleydiler
Akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler…”

İkinci Bodrum: Sanat güneşimiz Zeki Müren’in Bodrum’u

Bodrum’un diğer bir simgesi ise, Bodrum sevdalısı Rahmetli sanat güneşimiz Zeki Müren’dir. Yıllarca besteleri ve güfteleri ile Bodrumun simgesi oldu. Zeki Müren’i o çok bilinen denize doğru uzanan kafelerinde halk ile söyleşirken görebilirdiniz.

Bodrum halkı turizmin önemini kavramıştı, yüzlerce küçük butik pansiyonlar açmışlardı. Geliri vasat olan aileler bile orada konaklayabilirlerdi.

İşte bu güzelim kasabaya öncelikle çıkar çevreleri göz koymaya başladı, şaibeli İmar planları ile Bodrum’da yeni siteler kuruluyordu… Dağ taş yeni sitelerle doluyordu kentin alt yapısı ise bu gelişmeye yetişemiyordu.

Bu hormonlu büyüme sonucu Bodrum, gerek inşaat gerekse nüfus olarak 10 yılda 10 misli büyümüştü…

Ve sizlere yazacağım, Mafya bozuntularının Bodrum’a çökme koşulları oluşmuştu.

Üçüncü Bodrum: Mafyanın Bodrumu

Doğal olarak sözde mafya bozuntuları bu kenti, kaderine terk edemezlerdi öyle de oldu. Mesela bunlardan; ayakkabı boyacılığından büyük zengin olan Sezgin Baran Korkmaz, pek çok otele el koymuştu ki bu oteller sabah bir başka şahsın öğlen bir başka şahsın akşam ise başka bir şahsın mülkü oluyordu…

Bu arada bir başka mafya lideri ise her hafta video açıklamaları ile milyonlarca yurttaşımızı televizyonlara kilitledi. Suçlular listesi o kadar çoğaldı ki insanın midesi bulanıyor.

Mezarı Bodrum’da olan Halikarnas Balıkçısı’nın ve Bodrum’un sanat güneşi rahmetli Zeki Müren’in anılarını bu çıkarcı mafya bozuntuları çiğnedi.

Lafı fazla uzatmayacağım, bu kentin yağmalanması iktidar veya muhalefet gerilimlerinden çok daha önemlidir. Her ikisinden ricam Bodrum’a namuslu, dürüst, yürekli dört savcı ve hâkim gönderin. Bodrum’un itibarını kurtarın.

Çözüm önerim; Bodrumun bütün otellerini öncelikle kamulaştırın. Çıkarları bozulan mafya def olup gider!

Bodrum kurtulursa sıra ile Türkiye kurtulur.

Gerekli olan sadece korkusuz, özgür savcı ve hâkimler…

Siz de fikrinizi söyleyin!