Deneme,  Sanat,  Toplum

Sophie’s Choice

Polonyalı Katolik Sophie iki çocuğuyla birlikte Auschwitz’e gideceklerin seçildiği uzun kuyrukta beklemektedir. Yanına yaklaşan alçak bir SS subayı Sophie’ye önce “Polonyalı mısın? diye sorar. Sophie evet anlamında başını sallar. Subay, Sophie’ye çok güzel olduğunu, onunla birlikte olmak istediğini söyler. Cevap alamayınca yürümeye devam eder. Panikleyen Sophie subayın arkasından bağırır ve kendisinin de, çocuklarının da inançlı birer Katolik olduğunu, Auschwitz’e gönderilmemeleri gerektiğini söyler. Subay yavaşça geri döner; Sophie’ye Katolik olduğu için “ayrıcalık” tanıyacağını, iki çocuğundan birinin hayatını kurtarabileceğini söyler ve seçimi ona bırakır. Sophie böyle bir seçim yapamayacağını söyleyince iki çocuğu da almaya kalkar. Sinir krizi geçiren Sophie, gözyaşları içinde oğlunu seçer; subaylar küçük kızını kampa götürmek üzere alır.

Çaresiz bir annenin çocukları arasında seçim yapmak zorunda kalması mı, yoksa bu anneyi çocuklarının arasında seçim yapmaya zorlamak mı daha korkunçtur? Turgut Özal ile dışarıya açıldığımız ve de doğrusunu söylemek gerekirse çokça da saçıldığımız o çağ atlanılan 80’lerde, TRT’nin boğucu yavanlığından, sıkıcılığından kendimizi kurtarmak, bir anlamda nefes almak için, o dönemlerde tel tel dökülen televizyonlarımızı “video” ile modifiye ederek bir nebze de olsa onları renklendirmeyi başarmıştık. O yıllarda hemen hemen her köşe başında açılmış olan video dükkanlarından alınan bir filmi izlemek bizim için bir alışkanlık ve de zamanla bir aile geleneği haline gelmişti. Bu sayede TRT ekranlarında asla izleyemeyeceğimiz filmleri izleme şansını yakalıyor, sinema dünyasına dair önemli performanslarla ilk elden tanışma fırsatımız oluyordu.

İşte ”Sophie’s Choice” (Sofi’nin Seçimi) içesinde barındırdığı korkunç dram ile bu sinema sağanağının şüphesiz ki en hüzünlü, en dramatik damlasıydı. Zarafetin, asilliğin, masumiyetin ve de elbette güzelliğin ete kemiğe bürünmüş hali olan Meryl Streep’in hayat verdiği “Sophie”nin Nazi toplama ve imha kampında, acısını yaşamı boyunca yüreğinde taşımak zorunda kalacağı o korkunç seçimi yapmaya zorlanmasının yürekleri dağlayan hikayesini anlatıyordu film.. Vicdanların topluca ötanazi hakkını kullandığı o kanlı, vahşi yıllara dair Alan.J.Pakula imzalı enfes bir başyapıt olan Sophie’s Choice, yeteneğin ve güzelliğin dillere destan kucaklaşmasının sembolü olan Meryl Streep’in, 1983 yılında En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar heykelciğini kucaklamasını sağlamış, Streep’in genç yaşında beyaz perdenin unutulmazları arasına girmesine sebep olmuştu

Siz de fikrinizi söyleyin!