Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Roma G20 Toplantısıyla birlikte, Türkiye’nin Uluslararası İlişkileri

Bu yazımı yazarken iki önemli ilkem;

A) Büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK Türkiye’sinin onurlu dış politikası nasıl olmalı?

B) Kemalizm ışığında tam bağımsız Türkiye dış siyaseti nasıl olmalıdır?

Bu ilkeler ışığında, İtalya’nın Roma kentinde yapılan G20 toplantısını yorumlayacağım…

1) Türkiye Cumhuriyetinin Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşmelerle ilgili düşüncelerim;

Ülkemizde yıllardır ABD başkanı ile görüşmek onun yanında görünebilmek, fotoğraf çektirmek.., gibi davranışları ülkemiz için onur kırıcı olarak görüyorum.

ABD denilince hep aklıma Emin Değer’in “Oltaya Düşen Balık Yem İstemez” isimli kitabı geliyor. ATATÜRK gibi dünya çapında bir lider yetiştirmiş ülkemiz, hâlâ mı oltaya düşmüş bir balık olacak?

2) Her yıl yapılan G20 toplantısına ülkemiz son kez katılıyorGelişmiş ülkeler statüsünde 22. sıradayız (şayet NATO üyesi tek İslam ülkesi olarak özel bir statü tanınmaz ise…)

Ülkemizde sanki Roma’da yapılan toplantıya sadece Türkiye katılmış gibi algı yaratılıyor ve ne yazık ki hem ulusalcı diye tanımladığımız medya, hem iktidar yanlısı medya farklı yorumlarla Roma’daki toplantıyı ön plana almışlar.

Oysa orada dünyanın süper güçleri olan Rusya Lideri Putin, Çin lideri Xi Cinping de katıldılar ancak; her ikisi de tele-konferans ile katıldılar. Ayrıca Almanya eski şansölyesi Merkel ve Makron da oradaydılar (ben, onların yaptığı konuşmalarda önemsediğim konuları sizlerle paylaşacağım).

3) Rus lideri Putin’in G20 toplantısında yaptığı konuşmasında, Rusya’nın tüm Avrupa’ya doğal gaz ve petrol satmasının kısıtlanması endişesi belli oluyordu…

Ormanların korunmasının yenilenebilir enerjiye yatırımdan daha önemli olduğundan söz etti. Yenilenebilir enerjiye geçişte acele etmemeli, der gibi… En önemli gelir kaynakları petrol, doğalgaz…

4) Çin lideri Xi Jinping konuşmasında daha çok doğa ile iyi geçinmek gerektiğinden söz etti.

“Eğer biz insanlar, doğa ile iyi geçinirsek, doğa insanlığın yanında yer alır ve cömert davranır. Aksi olur da biz doğaya karşı tavır alırsak, doğa biz insanlara çok acımasızca davranır.” dedi.

5) Sayın Erdoğan’ın Roma’da Almanya eski başbakanı Merkel ile görüştüğü ifade ediliyor. Ben orada ne konuşuldu bilmiyorum, aslında fazla merak da etmiyorum.

Merkel geçtiğimiz gün Yunanistan’a veda ziyaretine gitti. Ve orada şu talihsiz sözleri söyledi. “Yunanistan ve Türkiye arasındaki problemlerin otomatik olarak Avrupa – Türkiye problemidir.”

O zaman şu soruyu sormak isterim Sayın Merkel ne zamandır Avrupa’yı temsil ediyor. Bu ülke değil mi iki sahte zeytin ağaçlarını göstererek Avrupa Birliği’nden para koparan… Başta Merkel, sen göz yumdun!!!

Siyasi yaşamının son günlerinde sen iktidarda iken, hem ABD’yi hem de doğal gaz aldığın Rusya’yı idare ettin!!!

Sana iyi tatiller Merkel, şimdi anılarını yazarsan, ülkenin Türkiye’mizden başta Bergama şehrimizden çaldığınız tarihi eserlerin utancından söz edersin belki… Bunların onlarcası benim arşivimde mevcut…

6) Sayın Cumhurbaşkanımız Roma’da Fransa Cumhurbaşkanı Makron ile de görüşmüş.

Burada neler konuşuldu bilinmiyor. Ancak Fransa ile Yunanistan arasında (NATO benzeri) ortak düşmana karşı savunma işbirliği yapmaları ne anlama geliyor? Ve Yunanistan başbakanının “Biz Avrupa’nın tek Atom Bombası sahibi!!! olan Fransa ile ortak düşmana karşı savunma paktı imzaladık” sözü ne anlama geliyor? Bizim ülkemizi atom bombası ile mi tehdit ediliyor? Sayın Makron en kısa zamanda bir açıklama yapın!

Bana kalırsa Türkiye’den Yunan tarafının küstahlığı ile ilgili bir açıklama yapmalısınız. Aslında Türkiye sizlere hak ettiğiniz yanıtı verebilmeli. Yunanistan’a gelince, bu ülke yüzyıldır büyük güçlerin himayesinde ülkemize posta atmak hevesinde.

9 Eylül 1922’yi unutmamalarını hatırlatırım. Eğer ülkemiz ile düşmanca tavırlara devam etmeyi sürdürür ise ülkemiz ilişkileri dondurmalıdır.

7) Ülkemizden binlerce km uzaklıkta Endonezya’dan bir konuyu paylaşmak istiyorum. Başkent Cakarta’nın en ünlü caddesine Atatürk ismi veriliyor.

Ancak ülkelerinde ki bazı aşırı İslamcı kuruluşlar Ata’mızın bu caddeye isminin verilmesine karşı çıktılar. Karşı çıkanlar Mısır’daki ihvan hareketinin etkisi altında kalanlar…

Daha sonra devlet radyosunda yayınlanan bir yayındaki (Endonezyaca, İngilizce, Çince, Fransızca, Arapça ve İspanyolca) haberde “ATATÜRK’ün Emperyalizm ile mücadelesinde ezilen uluslara ve özellikle ve Endonezya’ya olan etkileri” anlatılıyor.

Endonezya’daki tartışmalar daha sonraları “Atatürksüz Türkiye olmaz, Atatürksüz dünya olmaz.” yorumları ve Sukarno’nun Atamızı öven yazıları ile devam etmiştir. Atamız tüm dünyada en görkemli caddelere ismi verilmiş anıtları süslemiştir.

Atamız dünya ölçeğinde büyüdükçe ona ülkemizde karşı çıkanlar ise onun büyüklüğü karşısında küçülmektedirler.

8) Şimdi sizleri biraz Uzakdoğu’daki gelişmelerden söz etmek istiyorum.

Dünya 4. Bilim İnsanları Forumu, Çin’in Şanghay kentinde yapıldı. Bu forum Dünya Bilim Adamları Derneği ile Çin Bilim ve Teknoloji Deneği tarafından ortaklaşa düzenlenmiştir.

Çin Halk Siyasi Danışmanı Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Wan Gong yaptığı açıklamada “Dünya ülkelerinin Covit 19 salgını ve iklim değişikliği ile ortaklaşa müdahele ederek karbon nötr hedefine ulaşmak için el ele verme konusunda uzlaşma sağlanmıştır. Bu toplantı sonunda iki konuda ödül verilmiştir: Matematik ve akıllı bilim, Tıp ve yaşam bilimleri.

Bu arada Çin devletinin bugüne geliş öyküsünü anlatan “Beyaz Kitap” yayınlandı. Meraklılarına öneririm…

9) Yazılarıma burada son verirken gözüm kulağım Glaskow’daki iklim değişikliği panelinde olacak.

Bundan sonra yazacağım iki yazının konusu da iklim krizi üzerine olacaktır.

Son olarak şunu söylemek isterim sadece iki yıl sonra dünyamızda ve ülkemizde hepimizi ve geleceğimizi ilgilendiren tek bir konu olacak, o da İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ; AŞIRI HAVA OLAYLARI; KURAKLIK; AÇLIK ve ENGELLENEMEYEN BÜYÜK GÖÇ HAREKETLERİ…

Orhan Ayber

*Fotoğraf, Sayın M Osman Akbaşak’a aittir.

Bir yorum

  • Hayati Sarnık

    Orhan bey ; çok değerli bilgi ve detaylı haberler vermissiniz.Satan yiyen boksörden farkımız yok.Merak ettiğim bir husus var.Böyle toplantılara ülkelerinde ki muhalif olan basın mensupları cağırılmasa bile gitme olanağı yokmu ?Başka bir açıdan ve daha gerçekçi olarak olayları öğrenebiliriz. Alıntı şahaneydi.Sağol.

Siz de fikrinizi söyleyin!