Din,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Sosyoloji,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Reşat Çiğiltepe Ortaokulu, 6/7 Eylül Olayları, Sudan’da 30 yıllık İslamcı yönetim sona erdi, 8 Eylül Manisa’nın Kurtuluşu, Kooperatif Bakanlığı…

Reşat Çiğiltepe Ortaokulu:

Sayın Milli eğitim bakanı Ziya Selçuk; Kurtuluş savaşımızın kahramanlarından Albay Reşat Çiğiltepe’nin adını taşıyan Mamak’taki Çiğiltepe Ortaokuluna Turhan Polat isminin verilmesini kabul etmenizi şiddetle kınıyorum.

Albay Reşat Çiğiltepe’nin adı bir değil, on değil, yüz de değil binlerce okulumuza, kent, kasaba, parklarına ismi verilmesi beklenen kahramanımızdır.

Sayın Selçuk; sizin bulunduğunuz koltuk, bir zamanlar büyük önderimiz Mustafa Kemal’in özenle seçtiği makamlardan biriydi. Savaşlarda kazandığımız zaferi taçlandırmak için aydın bir nesil istemişti, ekonomimizin en zor koşullarında bile pek çok gencimizi yurt dışına eğitim için göndermiş ve onlara “Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyoruz, ülkenize birer alev topu olarak dönmelisiniz” demişti.

Sayın Bakan gerçi sizin hikâyelerinizde bu tür kahramanların yeri yoktur biliyorum. Hatta Mustafa Kemal de yoktur sizin hikâyelerinizde!

Ben de Milli Eğitim Bakanımız olarak size güvenmiyorum.

***

6 / 7 Eylül Olayları:

Yakın tarihimizin en talihsiz olayı İstanbul’da çıkan bir gazetede Selanik’te Atamızın evine saldırı haberi sonucu ülkemizde yaşayan başta Türkiye yurttaşları Rumlar olmak üzere azınlıklara yapılan ve öncelikle İstiklal Caddesi olmak üzere yapılan ve tüm dükkânların yağmalandı ve yüz milyar dolar zarar meydana geldi. Ben bu olaylardan sonra eğitim için İstanbul’a gittiğimde Ortaköy ve Bebek’te pansiyonlarda kaldığımda duyduklarımı burada yazmaktan utanıyorum.

Burada en fazla utanacağımız olay “Dünyada barış yurtta barış” diyen büyük önderimiz Mustafa Kemal’in “Selanik’teki evine bomba atıldı denerek” alet edilmesidir.

Üzücü bir konu da; Rum yurttaşlar Fatih Sultan Mehmet zamanından beri ülkemizde yaşamışlardı. Ancak bu olaylardan sonra Rum yurttaşların hemen hepsi ülkemizi terk etti.

Son Söz: bu tarihimizdeki acı olayın tek sorumlusu merhum Adnan Menderes’tir.

Sudan’da 30 yıllık İslamcı yönetim sona erdi
Yeni anayasalarına şu konuların girmesi öngörülüyor.
a) Laiklik yani din devlet ilişkileri ayrılığı ilkesi oluşacak,
b) Devletin resmi dini olmayacak,
c) Hiç bir yurttaş din temelinde ayrımcılığa uğramayacak.

Ben Kara Afrika’nın bu kararlarını bir devrim olarak görüyorum ve çok önemsiyorum.
Umarım ki bu gelişme tüm Afrika ülkelerini etkiler.

Yunanistan başbakanı Kiryakos Miçotakis’in oğlu (bugün 22 yaşındaymış) Türkiye sınırında askerlik görevini yapacakmış!!! Tabii ki sembolik bir görev son derece güvenli bölgede askerlik süresini tamamlayacak sanırım.
Ben bu haberi Cumhuriyet gazetesinden aldım. Bizim ülkemizde de iktidar partisinin yetkililerinin askerlik yapmamış çocuklarının da Yunanistan sınırında sembolik görev yapmalarını bekliyorum!!!

Oysa askerlik görevlerini sembolik olma ötesinde görev yapmak zorunluluğu olan koşullar da vardır
Örnek İngiltere ile Arjantin arasındaki Falkland savaşı gibi, o savaşta İngiltere kraliyet ailesinin prensi bu savaşa helikopter pilotu olarak katılmış ve savaş boyunca görevini yapmıştır.

***

8 Eylül Manisa’nın Kurtuluşu:

8 Eylül’ün benim için çok özel bir önemi vardır. Çünkü ben hani derler ya doğma büyüme Manisalıyım. Eğitimimin ilk aşamasına Manisa’mızın köklü okullarından Murat Germen okulunda başladım, orta ve lise eğitimimi ise Manisa lisesinde tamamladım. Yüksekokul ve yedek subaylık görevi sonrası siyasi yaşamımın bu kentte geçti.

Ben ilkokulda okurken resmi bayramlarda meydanda yerimizi aldıktan sonra önce çeşitli cephelerde savaşmış gazilerimiz geçerdi. Başlarında Manisa’nın meşhur tarzanı Ahmet Bedevi yürürdü. Gazilerimiz sanırım yaklaşık 100 dolayındaydı. Onlar geçer iken çılgınca alkışlardık o kadar onurlu yürüyüşleri vardı ki…

Manisa savaşlarda en fazla şehit vermiş ve pek de çok gazisi olan bir şehrimizdir. Dün tüm televizyon kanallarına bakmaya çalıştım. Gündemlerinde hiç 8 Eylül yok gibiydi, tüm kanallar bir gün sonrasını 9 Eylül’den İzmir’imizin kurtuluşundan söz ediyorlardı.

Oysa Manisa ve ilçelerimiz Yunan zulmünün en ağır bedelini ödemişlerdi. Üstelik bir de Hüsniyadis denen Manisa mutasarrıfı bir hainin Manisa halkına yaptığı zulüm de var.

Benim babaannem Manisa’nın işgaline de kurtuluşuna da tanık olmuş Çanakkale şehidi eşiydi. Herhalde onun anılarını canlı olarak paylaşmış son kuşak olmam gerekiyor.

Kooperatif Bakanlığı:

İktidar partisi yetkililerine ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bir öneri:
Bugün ülkemizin en büyük sorunu hayat pahalılığı, diğer bir sorun ise Türk üreticisinin bulunduğu zor koşullar. Bu koşullarda benim önerim Derhal bir Kooperatif Bakanlığı kurulmasıdır.

Şimdi sizlere önerimi destekleyecek ve sadece son yirmi günde basında çıkan yazıların sadece başlıklarından söz edeceğim.

1) Türkiye tarımda ithalatçı oldu.

2) Çiftçinin borcu 108 milyar TL ye çıktı

3) Çiftçi alın terinin karşılığını almalı.

4) Tarımı çökerttiler.

5) Tarımdan kopuş hızlandı

6) Destek çiftçiye değil ithalatçıya veriliyor.

7) Buğday ithalatı tam altı kat arttı. Dünyanın en çok buğday ithal eden ülkesi olduk. Türkiye’nin buğday aldığı ülkeler arasında artış şampiyonu Yunanistan oldu son günlerde dış politikada gergin günler geçirdiğimiz Yunanistan’dan yaptığımız buğday ithalatı 2015 den bugüne % 612 oranında artış oldu.

8) Komşu sıfırladı Türkiye tam gaz. Irak son üç yılda tarım politikalarında iyileştirme sonucu buğday ithalatını bitirdi. Bu stratejik üründe kendi kendine yeten ülkeler arasına girdi. Türkiye ise bu yıl 4,5 Çukurova büyüklüğünde ekim alanını kaybedecek. (çok üzücü bir not; ülkemiz şu anda dünyada en fazla buğday ithal eden ülkesi.)

9) Burkina Faso’dan Pamuk ithal ediyoruz Pamuk ithalatımız 1 milyon tona ulaştı. Uganda ve Suriye’den de pamuk ithal ediyoruz!!!

10) Buğday, Soya, Pirinci dışarıdan ithal ediyoruz ayrıca cevizin anavatanı Türkiye olmasına rağmen ülkemiz 2019 da dışarıdan 129 milyon dolarlık ceviz ithal etti !!!

Yazımı sonlandırırken yetkililere şu önerimi iletiyorum ve bu yazımın sonuna kadar da arkasında duracağım,

1) Türkiye’mizde bir kooperatif bakanlığı kurulursa ve tarımsal alanda bir planlama yapılırsa ve bu planlamada liyakat kurallarına özen gösterilirse;

a) Ülkemiz 3-4 yıl içinde önce tarımda dış ülkeler bağımlı olmaktan kurtulur, 130 ülkeden tarım ürünü ithal etmez. yaklaşık en az 100 ülkeye ürün ihraç edecek kapasiteye ulaşır. Sıkıntıda olan ekonomik durumumuza çok önemli katkı sağlar.

b) Daha önceleri kapattığımız et, süt ve balık kurumlarımız ülkemizin her yerinde faaliyete geçer. En az 200 bin kişiye iş alanı açılır.

c) Ülkemiz kendisine yeterli et üretimine yaklaşık 4 yılda ulaşır.

2) Üretici ile tüketici arasında yer alan asalak aracıların devre dışı kalması ile üreticiden tüketiciye ulaşımda en fazla 2,5 katı kadar artış olabilir. Bu hem üretici için hem de tüketici için yararlı ve de yeterli olacaktır. Bu oran şu anda büyük kentlerde yedi katına kadar artmaktadır.

Büyük illerimizin çevresindeki tüm alanlar üretime dönük olması sağlanmalıdır. Örneğin İstanbul için Trakya, İzmir için Menemen, Ankara için ise Konya ve Kızılırmak çevresi gıda ihtiyacını karşılayacak koşulları yaratılmalıdır.

3) Önerim; Dünya kooperatifçilik günü 21 Aralık tarihine kadar kurulmalıdır. Hatta geçmişte olduğu gibi 12-18 Aralık’ta kutladığımız “Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı” gibi nostaljik kutlamalar da olabilir. (Not: Bugünkü genç nesiller bilmez, yerli malı haftası 70 yıl öncesine aittir)

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler:
http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.htm

Siz de fikrinizi söyleyin!