Felsefe,  Kitaplar,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Pyotr Alekseyeviç Kropotkin (1)

Benim de çok sevdiğim düşünceleri ile radikal olan Kropotkin’in kendi kitabı olan ‘Ekmeğin Fethi’nden sizler için altını çizdiğim bazı alıntıları vererek, onu anarşist ideolojisini anlatmaya çalışacağım. Bu yazıyı seriler halinde düzenlemem gerekecek, hoşunuza gideceğine inandığım bu seriye başlıyorum.

Rusya’nın yüzyılımızın eşiğinde yetiştirdiği simgesel nitelikte bir kişilik… Knyaz’rürikoviç ve döneminin en radikal sol teorisyenlerinden biri; isyancı, ateist, silahlı anarşist devrim yanlısı ve bütün yaşamıyla, en yüksek ahlak ilkelerine ve Hıristiyan ahlak ilkelerine dayalı bir hayatın mümkün olabileceğini kanıtlamış bir insan; yıkmanın, yerle bir etmenin peygamberi ve toplumbilim, doğa bilimleri ve etikanın uyumlu birleşimini sağlamaya çalışan bir bilgin.

Kropotkinin yaşamına bakalım ilk olarak,

1842 yılında Moskova’da doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları bir anarşist devrimcinin fırtınalı yaşamının habercisi olmaktan çok uzaktı. Yine de “evrensel vicdan”, acı çeken on milyonlarca insandan dolayı duyulan “suçluluk duygusu”, aile kitaplığının sessiz ortamında Plutarkhos okumaları, “tarihe ilgi duymak” gibi XIX. yüzyıl “Rus çocukları”na özgü düşünsel motifler, Petropavlosk zindanının da, muhaceretin de ve nihayet devrimin Petrograd’ının da habercisiydiler.

1857 yılında Rusya İmparatorluğunun ayrıcalıklı bir askeri okulu olan Pajeskiy Korpus’a girdi Kropotkin ve üstün yetenekleriyle kısa sürede okulun en parlak öğrencileri arasında öne çıktı.

Önce, “büyük reformlar”ın yarattığı hava, ardından hükümet uygulamalarının yarattığı hayal kırıklığı Kropotkin’in kişiliğinin oluşumunda çok etkili oldu. Şayet toplumsal dönüşümler, Rus gerçekliğine yedirile yedirile gerçekleştirilebilseydi, geleceğin anarşisti belki de bambaşka bir yaşam sürdürecek ve Kropotkin önemli bir devlet adamı, yasa yapıcı, reformcu olacaktı.

1862 yılında Korpus’u bitirince, önemli kişilerle yakın akrabalığı ve bizzat çarın iltifatlarına mazhar olmuş bir kişi olarak, Petersburg’daki muhafız alaylarından birine girerek kendine parlak bir kariyer yapabilecekken, Kropotkin bambaşka bir yol seçti kendine. Sosyete toplantılarını, göz kamaştırıcı baloları bir yana bırakıp Sibirya yollarına düştü ve Amur boylarındaki Kazak birliklerinden birine girdi.

Doğu Sibirya’nın başkenti İrkutsk o dönemlerde, ünlü devlet adamı N.N. Muravyev’in öncülüğünde ve ilerici genç subayların ve aydınların katkılarıyla oluşturulan Amur grubunun, mevcut toplumsal yapı ve kurumların yeniden yapılandırılması konusundaki geniş kapsamlı planlarına sahne oluyordu.

Kropotkin burada N.N. Muravyev’in verdiği özel görevle, çok kısa sürecek olan devlet memurluğu kariyerine başladı. Kropotkin reform çalışmalarına aktif olarak katıldı, sürgün ve hapis cezaları sistemine ve yerel yönetim sistemine değişiklikler getiren projeler hazırladı. Yine bu yıllarda Kropotkin Amur bölgesinde ve Mançurya’da gezilere çıktı ve bu bölgelere ilişkin coğrafi kayıtlar tutan ilk Rus araştırmacı oldu.

Ayaklanmalarının bastırılmasından sonra ise bölgenin koşulları tepe-taklak oldu. Bütün bu koşullar ve ciddi bilimsel çalışmaya duyduğu karşı konulmaz ilgi, Kropotkin’e devlet memurluğundan istifayı düşündürtmeye başladı. 1867 yılında Petersburg’a döndü ve üniversitenin fizik-matematik fakültesindeki öğrenimini coğrafya alanındaki önemli çalışmalarıyla, araştırmalarıyla bütünleştirdi. Bu dönemde Rusya’nın en önemli coğrafyacılarından biri olarak kabul edildi; 1868 yılında ise İmparatorluk Coğrafya Derneği’ne kabul edildi, kısa bir süre sonra da fiziki coğrafya şubesinin sekreterliğine seçildi.

Daha Sibirya’dayken sosyalist düşüncelerle ilgilenmeye başlayan Kropotkin, 1872 yılında yaptığı Avrupa gezisi sırasında M.A. Bakunin’in düşüncelerinden ve I. Enternasyonalin etkinliklerinden haberdar oldu.

Anarşizmdeki, otoriteye karşı oluş ve devrimcilik Kropotkin’i çok etkiledi. Rusya’ya dönünce devrimci yeraltı hareketlerine katıldı, “Çaykovtsi” grubuyla ilişki kurdu, işçiler arasında propaganda çalışmaları yürüttü. 1874 Mart’ında tutuklandı ve Petropavlovsk zindanına kapatıldı. İki yıllık tutsaklıktan sonra sevk edildiği Nikolayev Askeri Hastanesinden yurt dışına kaçmayı başardı. Böylece uzun yıllar (kırk yıldan fazla) sürecek Rusya dışı yaşamı başlamış oldu.

Siz de fikrinizi söyleyin!