Şiir

Ölü Zambaklar Vadisi…

Doğumdan başlar, ölümle bile bitmez insanoğlunun hayatına dair söylenenler, beklenenler, beklentiler, yaşanılanlar sarmalı…
Hatta mutluluklar, mutsuzluklar, hüsranlar, yitiklikler ve savruluşlar demeti…
Böylesi garabetler zincirinde, gerçeğin, yanılgıların ve drama varan yaşantılar karanlığının …
Özcesi, hayatın alaca karanlıklar penceresinden bakıldığında görünenler ele alınıp, değerlendirilerek sözcüklere döküldüğünde…
Hayatın hesabı-kitabıyla, insanın hesabı-kitabının uyumsuzlukları gözden geçirilip…
Sonuçların birer gazel yığınına dönmüşlüğünde, dillendirileceklere bir ad konulacaksa…
Bir betimlemeyle özetlenecekse, çoğu insanoğlunun ömrü…
Özünde ve tükenip, yitmişliğinde, bakılırsa…
Ona dense, dense…
Ölü zambaklar vadisidir, hayatın bağrında, insanoğlunun ömrü…
Pek tabii ki bir ömrü, tümüyle kara kilimler yığını olarak betimlemek yanlış yada olanaksız…
Hatta hem hayata, hem de o, hayatı öyle-yada böyle yaşayıp, tüketene haksızlıktır…
Haksızlık olmaya, haksızlıktır ama hemen bununla birlikte, görünen köyün kılavuz istememişliğinde…
Üstelik de her şeyin aşikarlıkla göz önünde olmuşuğunda…
Elde-avuçta kala kala bir hiçler ve yitiklikler, hüsranlar manzumesiyse…
Bununda başka bir isimle ya da betimlemeyle adlandırılamamışlığında…
Bir ömrün genel gidişatının sonuçta akı az, karası çok ve içler acısı görünürlüğünde ..,
Bunu ne denli allayıp-pullamaya ve yahutta…
Şirin ya da parlak ambalajlı ve albenili gösterilmeye çalışılmasının da olanaksız olmuşluğunda…
Minarenin kılıfa sığmamışlığı gibi, gerçeğin ortaya çıkıveren huyuyla yüz yüzeliklerde…
Bu hal olsa, olsa en iyimser dillendirilişte bile…
Ömrü, ölü zambaklar vadisi olarak dillendirmekten, başka da bir seçenek ve tanımlamak mümkün olmaz, olamaz haldir.
Daha baştan oyunu kaybedenliğe tutsaklıklar, atılan yanlış adımlarını yeni ve hatta daha da beterin beteri yanlışlıkların izleme silsilesi…
Tercih ve seçimlerin hayatı düze çıkartmayıp, tam aksine belanın-gadanın ve bahtsızlığın göbeğine götürüp, karalara gömmesi…
Yetmedi uçurumun kıyısında ya da yuvarlanmışlıklar da param parçalıklar da helak oluşu orta yerde dururken…
Bunu alayı-vala göstermek olanaksız, buna yeltenmekse, düpedüz ahmaklık, densizlik ve hatta şarlatanlıktır.
Ne aşkta dikiş tutturmuş, ne işte-güçte başarılı olmuş, ne de hayat denen döngü ve devran da…
Bir gün olsa bile mutluluk, sevinç yada gün yüzü görme nasip olmamışsa, birine…
Buna bahtsızlık ya da kadersizlik ya da hangi adla tanımlanmaya kalkılırsa, kalkılsın…
Elde-avuçta kala kala hep hüsran ve hicran hatta ahu- vahlar kalmışsa…
Kişinin, hayat denen devasa canavarla cebelleşmesinde, kapılar, değil lehine aralanmak…
O seçenek şöyle dursun, tam aksine hep ve daima yüzüne kapanıyorsa…
Hayat o, kişi için buhran ve hengameler dahası da külfet ve angaryalar yığını olmaktan öte geçmiyorsa…
Garibanın bahtsız cambazlar gibi, üstünde oyunu sürdürdüğü tüm teller kopuyor ve hep hayat akışı bıçak sırtında sürüyorsa…
Ya da Rus Ruleti oyununda kaybedenliğe, tutsak haller de hüküm sürerek tükeniyor…
Ne yaparsa yapsın, bodoslama duvarlara toslayarak ömrü ve umutları yerle yeksanlıklar da tuz-buz oluyorsa…
O, biçare yitik ömür kahramanlığından öte gitmemişse…
O görünen ya da görünmeyen engelleri aşamıyorsa…
İç karatmak yada GAMLI BAYKUŞLUK yapmak olmasa da asla ama asla, meramım…
Böylesi ömre ve yaşadıklarına…
Olsa, olsa ona denebilecek tek söz, ‘’ –Olmadı, olmadı gitti, oyun başlandığı gibi yenilgiyle bitti..! ‘’demektir…
Yazsan, çizsen, kurgulasan, bundan beteri olamazdı, deme nakaratının, tekrardan öteye geçmeyen, lafı güzaf hallerdir…
İşte tüm olan bitenler içler acısı bir dram filmi izlerken ki, iç karartıcı hallerde akıp, geçiyorsa, gözler önünden…
Dense, dense buna yenilgilere abonelik, pejmürdeliğe şerbetlilik, denir…
Buna da…
‘’- Ki, insanın özü bay vermese, demelere dili varmasa da…’’
O, malum ve bildik sözcükler dökülür, kaçınılmazlığında, insan dudaklarından…
İç karatmak yada GAMLI BAYKUŞLUK yapmak olmasa da asla ama asla, meramım…
İşte o hali ayan- beyan dillendiren deyişle, böylesi ömür denen garabetler manzumesine…
‘’ –ÖLÜ ZAMBAKLAR VADİSİ! ‘’ denir, eşyanın tabiatına uygunlukla betimlenmişliğinde…
Böylesi melanetliğe, tutsak ömürler, ÖLÜ ZAMBAKLAR VADİSİDİR
ÖLÜ ZAMBAKLAR VADİSİ …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

 

Siz de fikrinizi söyleyin!