Güncel - Aktüalite,  Tartışma,  Toplum

Kaz Dağları’nda ne oldu?

“Tarihte bilinen en eski maden Esvatini’daki Aslan Mağarası’dır. 43.000 yıllık olduğu radyo karbon tarihleme yöntemiyle tespit edilen bu sahada, paleolitik dönem insanları demir ihtiva eden hematit madeni çıkarmışlardır. Benzer yaşlardaki Neandertal dönem insanların silah yapımında kullanılmak üzere çakmak taşı madenciliği yaptıkları sahalar Macaristan’da da bulunmuştur.

Madencilikte ilk defa bir patlayıcı çeşidi olan karabarut 1627 yılında, Slovakya’da bir maden kuyusunun açılması sırasında kullanılmıştır. Bu kasabada 1762 yılında dünyanın ilk madencilik akademisi de kurulmuştur.” *

 

Bu özet bilgilerden anlaşılacağı üzere Madencilik, insan yaşamının her alanında olmuştur. 43 bin yıllık bir yaşantı çok önemli tecrübeleri ve uygulamaları ile mühendislik alanında eğitim olarak yerini almıştır.

Birçok maden alanlarının uydular vasıtası ile belirlendiği yaşadığımız bu teknolojik çağda, öncelikle madenin bulunduğu sahada arama işlemleri yapılır. Karot dediğimiz numune almaya yarayan yöntemle, maden türüne göre sondaj yapılır ve numuneler laboratuvar ortamında değerlendirilir. Karot alma tekniği de bir mühendislik çalışmasıdır. Yeri, sayısı, derinliği bu hesaplamalarla yapılır.

Bu çalışma orman içinde dahi yapılabilir ve ağaç kesme gibi, ayrıca bir çalışmaya ihtiyaç yoktur.

Tüm bunları talan edilmiş, yüz binlerce ağacı kesilmiş ve çok uzun süredir kalabalık çevreci insanlarımızın direnişine rağmen, çalışmalara devam edilmiş KAZ DAĞLARI için anlatmaya çalıştım.

Dünyanın en büyük altın madeni işletmecisi Alamos Gold, bu alanda sözde gerekli tespitleri yaptı, raporladı ve Altının çıkarılması için ruhsatını aldı. Ön tespitler için ağaç kesilmedi ve ruhsat alanının sınırları netleşti.

Bir haftadır okuduğum haber metinlerinde, madeni bırakıp gittiğini ve geride bıraktığı resimleri görüyorum.

Sonra aklıma, ampul içerisindeki tungstram teli için ABD’li bir firmanın Bursa’da zengin yataklar olduğunu söyleyerek yaptığı çalışmalar geliyor. Numune aldığı bölgeden elde ettiği toprağa ilgili maden tozunu karıştırıp, incelenmesi için MTA’ya gönderdiği, işlemeye yönelik fabrikayı kurma işini üstlenip, fabrikayı kurup, parasını alıp gittiğini hatırlıyorum. Sonrası malum, madenin gerçekte olmadığı anlaşıldı ve fabrika hiç çalışmadı, kapandı.

Dönelim ALAMOS GOLD’a; Kesin olarak inandığım şey, gerçekten Altın olması halinde firmanın Kaz Dağları’nı terk etmeyeceğidir. Onlar kalmak isteseydi, ülkenin tüm güvenlik güçleri fazlası ile oralara gönderilirdi.

Peki ne oldu dostlar? Bu talan resminin altındaki gerçek resim nedir? Ne yapılmak istenmiştir?

Hiç kimse 300 yıllık bir mühendislik dalının Kaz Dağları’nda iflas ettiğini söylemesin.

Ya da firmanın, Dünyada kötü tepkilerle karşılaştığını da asla söylemesin.

Dünyada en yüksek Oksijen oranının bulunduğu bu cennet dağlarımıza kazmayı vuranlar, yüzbinlerce ağacı keserek, o dağları kel bırakanlar verdikleri zararın hesabını elbette ki vermeliler. Ancak bir gün gelir bu hesaplar sorgulanmaya başlarsa, hesabı soranlar, bize gerçek niyetleri anlatmak gibi bir borçları da olduğunu unutmasınlar.

Bu yazıyı okuyanlar içerisinde, bilgisi olanlar varsa lütfen paylaşsın. Ciğerimin neden yandığını, yakıldığını bilmek istiyorum.

Çocuklarımızın ve onların çocuklarının mirasını kimler neden ve hangi amaçlarla yedi?

 * (Kaynak: Vikipedia)

Siz de fikrinizi söyleyin!