Deneme,  Ebeveyn,  Edebiyat,  Kategorisiz,  Tartışma,  Toplum

Hırsız Mısınız?

Ağır ceza reisi X bey, hararetli hararetli Hukuk Fakültesindeki kopya maceralarını anlatırken masadakilerin kahkahaları birbirine karışıyordu. Öğretmen evinin müdavimi olan bürokratlar her akşam olduğu gibi, yine bir araya gelmiş ve okey partisinin dördüncüsü olan kaymakam beyi bekliyorlardı.

Hakim X bey, roma hukuku dersindeki kopya usullerini sanki yaşıyor gibi anlatmaya devam ederken, masada bulunanlar da kendi kopya maceralarını birbiriyle yarışırcasına kendi kopya tekniklerini anlatıyorlardı. Yatılı okumuş olan polis ve askerlerin kopya tekniklerinin daha profesyonelce hazırlandığı her halinden kendini belli ediyordu. İşadamlarından, bürokratlara kadar herkes kopya maharetlerini sergilerken öğretmen evininin çaycısı olan babasına yardıma gelmiş olan ortaokul öğrencisi Kenan da merakla onları dinliyordu.

Kenan, hem çay servisi yapıyor hem de tüm konuşulanları dinlemeye çalışıyordu. Okulda öğretmenleri kopya çekmenin yanlış olduğunu, haksız kazanç sağlamak ve başkalarının hakkını çalmak olduğunu, kısacası hırsızlık olduğunu anlatıp duruyorlardı.

Hatta, yeni gelen matematik öğretmeni; “Kopya çekeceğinize, zayıf alın daha iyidir. Sizler kopya çekme ihtiyacı duyuyorsanız, ben görevimi tam yapıp sizi eğitememişimdir. Hırsız olacağınıza dürüst olun. Dersinize çalışamadığınız zaman sınava girmeyin. Kopya çekerek mühendis, doktor, asker, hukukçu, iş adamı olarak insanlara zarar vermeyin.” demişti daha bugün.

Bu arada ilçenin kaymakamı da gelmiş, oyun başlamıştı. Kenan kafasında kopya çekmek ile ilgili sorulara cevap arayarak çay servisi yapacakken masanın karşısında durarak;

-Sizler hırsız mısınız?  diye sorunca masadakiler şok oldu.

Kaymakam sinirli bir şekilde;

-Nasıl konuşuyorsun Kenan sen? Nereden çıktı bu terbiyesizlik? diyerek bağırınca,

Kenan;

-Terbiyesizlik yapmak istemedim kaymakam bey, az önce hepiniz nasıl kopya çektiğinizi anlatıyordunuz da ondan söyledim. Öğretmenlerimiz kopya çekmenin hırsızlık olduğunu söylüyorlar hep bize de ondan sordum.

Not: Masadakilerin durumunu size havale ederek kurgumu bitirip asıl yazımın konusuna geçmek istiyorum.

***

Hayatımızın her anında ve yerinde yasaklarla yaşıyoruz. Pandemi döneminde mevcut yasaklarımıza yeni yasaklar eklendi ne yazık ki. Tüm yaşamımıza yön veren yasakların nedenlerini hiç düşündünüz mü? Yasaksız bir hayat olur mu acaba?

Bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle yasakların nedenlerini bilmemiz gerekir. Yasakların en temel sebebi bir şeyleri korumaktır. Kısaca, yasakların en temel sebebinin toplumsal düzeni korumak ve devamlılığını sağlamak olarak tanımlayabiliriz.  Aile, okul, işyeri gibi hayatımızı geçirdiğimiz her yerde birçok yasaklarla yaşarız.

Mesela, evde konuşulan dışarıda anlatılmaz, okulda cep telefonu kullanılmaz, kopya çekilmez, işyerinin malzemeleri dışarı çıkarılmaz, kırmızı ışıkta geçilmez gibi binlerce yasağı sayabiliriz. Tabi en meşhur ve ilk yasak olan elmayı da unutmamız lazım.

Evde konuşulanlar, neden dışarıda konuşulmaz acaba? Yoksa bizler, çevremizdekilerin bilmesini istemediğimiz zararlı şeyler mi konuşuyoruz evlerde. Komşularımıza, akrabalarımıza ve arkadaşlarımıza güvenmiyoruz ve onlardan bir şeyleri saklamak zorunda mı hissediyoruz kendimizi? Bunun cevabını sizlere bırakıyorum.

Okulda cep telefonu kullanmak neden yasak? Öğrenciler, öğretmenlerin ve kitapların yanlışlarının araştırıp bulmasınlar diye mi? Yoksa araştırmayı öğrenmesinler diye mi? Onlara ezberleyecekleri bilgiler yerine, bilgiyi nasıl bulabileceklerini öğretmek, daha başarılı olmalarının sağlamaz mı? Öğrencilere cep telefonu veya tabletleri bilgilere erişim için kullanmayı öğretsek veya teşvik etsek zararlı mı olur? (Finlandiya’da serbest!)

Kopya çekmek, okul hayatına girmiş tüm insanlarımızın ömür boyu anlatılan en büyük maceralarının başında gelir. Ballandırıla ballandırıla yıllarca anlatılır durur. Hatta, filmlere ve dizilere konu olmuştur.

Peki, kopya çekmek yasak değil mi? Kopya çekerek hem hırsızlık yapmış, hem de başkalarının hakkını yemiş olmuyoruz mu? Neden hırsızlıklarımızı övünerek anlatıyoruz? Hırsızlığın adı kopya çekmek olunca normal ve övünülecek bir hale mi dönüşüyor? Nasıl kopya çektiğimizi anlatırken birisi bize “Sen hırsızsın!“ diyerek bağırsa ne tepki verebiliriz acaba? Hırsız biz olunca iyi, başkası olunca kötü oluyor galiba. Yaşasın bizim hırsızlar, cehenneme gitsin sizin hırsızlar durumuna düştüğümüzü göremiyoruz. Kopya çekerek ve soruları çalarak çalışan kamu personelinin kamu düzenini sağlamasını, iş insanlarından dürüst olmalarını, sporcuların şike yapmamasını, sanatçılar ve bilim adamlarının intihal (bilgi ve eser hırsızlığı) yapmamalarını beklemeye devam ediyoruz.

Hırsızlıklarımızla övünmek ve kopya çekmeyi yasaklamak yerine, kopya çekmeye ihtiyaçları olmayacak şekilde öğrencilerimizi yetiştirsek veya öğrencilere kopya çekemeyecekleri şekilde sınavlar yapsak daha güzel olmaz mı? Böylelikle sistemli bir şekilde hırsızlar yetiştirmekten kurtuluruz diye düşünüyorum. Hayata ve toplumsal yaşama bakış açımız lafta değil uygulama da gerçekten hırsızlıktan ve hak yemekten kurtulmaz mı?

Kırmızı ışıkta geçmek yasak yerine yeşil ışıkta geçmek insanlığın gereğidir sloganını ön plana koyarak eğitim verilse etkisi ne olur? İşyerinden malzeme çıkarmayı yasaklamak yerine, çalışanların dışarıya bir şeyler çıkarmaya muhtaç olmalarını engellemek mümkün değil mi?

Tüm bu yasakları daha çok uzatabiliriz. Yasakların çok olduğu toplumların kişisel gelişimini ve kendini güvende hissetmeyen insanlardan oluştuğunu düşünüyorum. Karşılıklı saygı ve sevginin yerleşik olduğu toplumların daha hızlı geliştikleri ve huzurlu olduklarını görüyoruz.

Yasakların hiçbir zaman işe yaramadığını ve muhakkak çiğnendiğini aslında hepimiz biliyoruz. Yasaklar yerine, onların nedenlerini ortadan kaldıracak tedbirler almamızın zor fakat daha etkili olacağını değerlendiriyorum. Kopya çekmenin yasaklanması yerine kopya çekilemeyecek şekilde sınavlar yapmak gibi.

Yasaklarınızın olmadığı günler dileğiyle

Saygılarımla…

Mehmet ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

Bir yorum

Siz de fikrinizi söyleyin!