Deneme,  Ekonomi,  Gundem Arşivi Klasikleri,  Mizah,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Dolandırılıyorum Amirim!

– Anlat bakalım, durup dururken adamı niye yaraladın!?

– Çünkü beni dolandırmaya kalktı.

– Hahahah ulan senin neyini dolandıracak, güldürme adamı.

– Bak şimdi amirim.

– Ulan lafı geveleme de, adam akıllı anlat!

– Amirim anlatıcam da, dinlemiyorsun ki beni.

– Bak güzel kardeşim, bak canım kardeşim, zaten işim gücüm başımdan aşkın. Delirtme beni! Anlat bitsin artık!

– Vah amirim vah!

– Ne oldu?

-Vah vah!

– Ne oldu ulan!

– Sen bu sinirle çok yaşamazsın, vah vah!

– Dalga mı geçiyorsun ulan?! Kırdırma kafanı şimdi!

– Tamam amirim sinirlenme en başından anlatıyorum.

Ben kendi halinde yaşıyan, kimseye zararı da faydası da olmayan bir insanım. Hayat annemi babamı alınca benden, hayatta ki tek sahiplerim olan ailemi kaybetmiş, kimsesizler kategorisine adımı yazdırmış oldum. Mesleğim yoktu, çalışmayı da beceremeyince, sokakları mesken tuttum. Canım nereyi arzu ederse orada yaşamaya başladım. Benim gibi binlerce insanla beraber sokağın görünmez sakinlerinden oldum anlayacağınız. Mesela sokakta gezen köpeklere, kedilere sevgiyle yaklaşan, onlara yemekler temin eden insanlar, bizlere birer boşluk gibi bakıyorlar. Onları da anlıyorum ya da anladığımı düşünüyorum; sokakta herkes gibi olmayı tercih etmeyen yani normalin dışına çıkan anormal insanlarız sonuçta. Milyonlarca normalin arasında bir avuç anormal olunca görünmez de oluyoruz. Ha bizi gören güzel insanlar da yok değil. Sağolsunlar, anormal olsak da insan olduğumuzu unutmayanlar da var.

– Kısa kes be adam, olay gününe gel.

– Tamam be amirim. Olay gününe geldim hemen. Sen yeter ki sinirlenip ömrünü kısaltma.

– Ulan!

– Şaka be amirim. Şimdi amirim. Güzel amirim. Ben kendi halimde oturmuş, sağolsun Veli isimli bir abimin ısmarladığı mısırı yerken, bu takım elbiseli, temiz yüzlü, bakımlı saçlı adam yanıma geldi ve adımı sordu. Ne yapacaksın adımı, senin ne işine yarar ki dedim. “Olsun canım sen yine de söyle” dedi. Uzun zamandır adımı kimse sormamış ve kimse bana adımla seslenmemişti. Anlayacağınız adımı unutmuştum hatırlamak için zaman kazanıyordum. Sonunda adımı hatırladım ve Ahmet dedim. “Benim iş yerlerim var, seni yanımda çalıştırayım aylık da asgarî ücret veririm” dedi.

Asgarî ücret ile geçinmenin zor olduğunu, geçinmekte zorlanan normal insanlardan ve gazete sayfalarında geçinemediği için intihar edenlerden biliyordum.

“Eee” dedim.

Devam etti: “Sana ev de tutarız” dedi. Hemen araya girdim ev benim mi olacak dedim. “Yok canım kiralarız” dedi. Kira fiyatlarının alınan maaşa oranla hayli yüksek olduğunu yine normal insanlardan duyduğum için biliyordum.

Sabırla yine “eee” dedim.

“Sana eşyalar alırız, evinin elektriği, suyu, doğalgazı hatta interneti bile olur” dedi.

Böyle deyince tepemin tası attı. “Hangi parayla alacağım bunları?” diye sorunca, “borçlanırsın canım” dedi pişkin pişkin.

Bu pişkinlik karşısında daha fazla dayanamadım, açıkça beni dolandırmaya çalışan bu dolandırıcıya elime geçirdiğim bir sopa ile vurdum. Şikayetçiyim kendisinden!!

– Ulan bir de sen mi şikayetçisin!? Adam sana iş teklif etmiş, yardım etmek istemiş, adamı hem yaralıyorsun hem de dolandırıcı diyorsun. Deli misin ulan sen!?

– Ne yardımı canım amirim. Ben kaç yıldır sokaklarda bu şekilde yaşıyorum. Ne kira derdim var ne de sürekli değiştirmek zorunda olduğum eşyalarım. Üstelik her ay ödemek zorunda olduğum kira masrafım, elektrik, su, doğalgaz ne işe yaradığını pek anlamadığım internet faturası derdim de yok. Üstelik çalışmıyor, canım istediğinde uyuyor, canım istediğinde uyanıyorum. İstediğim yere gidip istedim yerde konaklıyorum. Kimseden bir yere gitmek için izin almıyorum.

Eğer normal insanlardan duyduklarım olmasaydı, bu dolandırıcıya inanacak, kira ödemek için, fatura ödemek için

günün en verimli saatlerinde ona kölelik yapacaktım. Üstelik ödemek zorunda olacağım borçlarım olacağı için, onun yanında köle olarak çalışmaktan başka çarem kalmayacaktı. Öyle işte amirim.

– Aaa (!) amirim ilk defa gülüyorsun.

Bir yorum

Siz de fikrinizi söyleyin!