Edebiyat,  Şiir,  Toplum

Derin Kuyulara Yazacağım Bu Kez, Dağların Ağzıyla

Gökyüzüne Mektup

bu kaçıncı mektup gökyüzü

yanıtını dört gözle beklediğim

çocuklar düşünme derslerine alınmıyor burda

boyun eğmezseniz büyümenize izin yok diyorlar onlara

keskin nişancılar ve uzun namlulu silahlarla

önlerini kesip her köşe başında

yağmalanma korkusu geçiren bir kıyıya rastladım biraz önce

nehrin biri uzun uzun içini dökmüş dediğine göre

ağaçlar kuşlar börtü böcek telaş içinde

sana akıl danışıyorum başka mümkünüm yok gökyüzü

insandan umut kesmek doğru mu sence

Ey gökyüzü! Gökyüzü ey! Derdim taş atıp yıldızlarını yere sermek değil gecenin bu vaktinde. Böyle bir şey ne haddime! Üstelik konu komşu uykuda… Niyetim ne taşın kalbini kırmak, ne senin… Ne de karıncayı incitmek…

Sana yazmadan, (bir umut) insana da yazmadım sanma: “Üstüne düşeni yapmıyorsun, kolayı seçiyorsun, makam atlıyorsun” demenden çekindiğimden değil yalnızca. Birçok nedenden yazdım. İşte o mektuptan bir bölüm yolluyorum sana Ey Gökyüzü! Gökyüzü ey!

“Bir zamanlar bir kalbin vardı insan kardeşim. Onu merak ediyorum.  Biri sancılansa karnına elini tutardın. Dara düşenin yardımına koşardın fark eder etmez. Ekmeğinin yarısını böler de verirdin olmayana. Ne kadar uğraşsalar kötülük tutmazdı kalbin.

 Anlatsalar anlardın. Düşünürdün, taşınırdın; kafana yatarsa hak verirdin. Yanlışından dönerdin. ‘Sözüm kar etmiyor yâre’ türküsü söylendiğinde, söyleyenin yerine koyardın da kendini, ‘taş mıymış, kaya mıymış ne’ diye tepkini gösterirdin halden bilmeze.

Sahi o kalbin nerde? Sahi o kalbin! Kalbin…

Cellâdın sözüne uyup, çocukları öldürülen anaları yuhalarken gördüm seni. Ağaçların, suların yardımına koşanların çığlığını duyunca camlarını kapadın, perdeni çektin. Gördüm! Yalnız bıraktın zulme uğrayanları. Evleri başlarına yıkılanları yalnız bıraktın… Yetim hakkı yiyenlere ses çıkarmadın. Tacizlere, tecavüzlere, cinayetlere seyirci kaldın. Sana kaç kez anlatıldı da bunlar; ‘ben ağamdan vazgeçmem’ dedin insan kardeşim.

Bir zamanlar bir kalbin vardı senin. Bir kalbin. Kalbin…”

 İşte böyle gökyüzü! Çaresizim. Narkoz yemiş hasta gibi benim insan kardeşim. Ne yedirdiler, ne içirdiler, ne söyledilerse müritleştirdiler onu. “Şeyhler değişse bile müritlerin değişmesine ihtimal yok diyor” kime dert yansam…

Ey gökyüzü!  Gökyüzü ey!  Geleceğimiz tehlikede, topraklarımız tehlikede, insan tehlikede… Mustafa Kemal’di, Kocatepe’ydi, Seferberlikti, Çanakkale’ydi bir zamanlar benim insan kardeşim… İnsan kardeşim nerde?

derin kuyulara yazacağım bu kez

dağların ağzıyla

taşların

suların

börtü böceğin

sana sorduğum gibi

ona da soracağım

insandan umut kesilir mi?

Siz de fikrinizi söyleyin!