Deneme,  Siyaset,  Tarih,  Toplum

Cumhuriyet-Demokrasi ve Haklar

En zor şartlarda dahi mücadeleyi bırakmamalıyız. Yıl 1981 Mart. İhtilâlden 6 ay sonra, İETT’de çalışıyorum. Sözleşme zamanı Belediye Başkanı bir Paşa. İETT Genel Müdürü Subaylar, Alt Müdürler (Atölye Müdürleri) Subay Şişli garajı.

Yaklaşık şoförler hariç 1500 işçi var. Tüm İETT birimleri toplam 6.000’e yakın. Sendika muhatap bulamıyor. Zam hayal gibi. Bizim garajda 1 bölük asker, 1 yüzbaşı ve 2 ast subay devamlı kalıyorlar. Garajın altında; ranzalı yatakhaneler, mutfaklar ve hamamlar var. Bizim atölyemizde 250 kişi civarında nüfus.

Sendika temsilcisi morali bozuk geldi. “Ne yapacağız” dedi. Ben de Direniş dedim. “Bu şartlarda olmaz “deyince “yaparsak olur” dedim. Samimi dosttuk .“Kimsenin haberi olmadan, 20 kişi ile olur” dedim. “Aklında ne var” dedi. “Gece 15 kişi gibi insan eve gitmeyecek. Burada saklanacağız. Otobüsler dönmeğe başladığı zaman saat 24 gibi atölyeden iş elbiseleri ile çıkacağız. Elimizde bir süpürge ve faraş ile. Temizlikçi gibi her otobüse girip çıkacağız. Hat levhalarını toplayıp büyük paspasların altına koyacağız. Tüm otobüs levhaları toplanınca tekrar atölyeye girip sabahı bekleyeceğiz” dedim. Aklı yattı.

Çarşamba günü idi. Sağlam 15 kişiye söyledik. Bu akşam eve söyleyin. Yarın gece direniş var. Eve gitmeyeceğiz diye, zaten gece temizlikçileri vardı. Onların ustasına da anlattık. O da “Bu gün bizimkilere söylerim. Kimse gelmesin diye. Sizde rahat edersiniz” dedi. Operasyonu Askeri Devriyelerin arasında rahatça yaptık. Temizlikçi sandılar bizi atölye kapısı da bizim bekçiler tarafından dışarıdan zincirle kilitleniyordu. Saat 18.00’de. Fakat pencerelerin yüksekliği 50 cm idi. Arka pencerelerden çıkıp-girdik. Sabah işçiler gelmeye başladı. Bizde sivil giyinip arka depo kapısından çıktık. Tekrar ön kapıdan giriş yaptık. Otobüs sahasında kıyamet kopuyor. 05/06 saat surlarında hepsinin gitmesi lâzım. 1 tek araç çıkamamış. Yüzbaşı deli gibi bağırıp küfür ediyor. Levhalar yok. Şoförlere “rasgele çıkıp çalışın” diyor. Onlarda “komutanım nereye gideceğimiz belli değil” diyorlar. Saat 12’ye doğru biri levha bulmuş. Paspasların altında. Hepsi bulundu. İstanbul felç oldu o gün. Büyük soruşturma oldu. Kimse zaten bilmiyor. Bulamadılar.

Bir ay sonra tüm garaja Selimiye 1 nolu sıkıyönetim mahkemesinden davetiye(!) geldi. Parça parça gidip ifade verdik. Sonuç alamadılar. Yüzbaşı da başka yere gitti.

Her zor durumda yapabileceğimiz şeyleri yapmalıyız. Sıkıyönetime acı bir ders verdik. Yeter ki birlik olup iyi düşünelim. Saygılar.

Siz de fikrinizi söyleyin!