Deneme,  Ebeveyn,  Toplum

Bir Doğum Hikayesi…

O sabah uyandığında yatağından kalkmak bir hayli zor oldu. Terliklerini giymek için eğildiğinde ayaklarının iyice şişmiş olduğunu gördü, biraz zorlasa da ayakları terliğe girmedi. Tekrar yatağa girmek sonsuza dek uyumak isteği, sonrasında olacakları düşününce sadece düşüncede kaldı, son bir gayret ile günlük kıyafetini giyip iki göz odalı gecekondu benzeri evin müşterek oturma alanı olan diğer odanın sobasını yakmak üzere dışarı çıktı.
Kayın valide erkenden uyanır dışarıda şöyle bir dolaşır gelinin uyanıp kahvaltıyı hazırladığından emin olduğu saatte gelirdi.

Günlerden Cumartesi, kocasının da evde elini çabuk tutması gerek, biri gelmeden, diğeri uyanmadan sobanın yanması kahvaltının hazır olması lazım. Hamileliğin 9. ayında idi, çok yorgunum olası bir kavgaya tahammülüm yok endişesi ile kıvranırken, arkasından gelen ayak seslerinden kocasının uyanmış olduğunu anladı.

“Bırak sen, ben yakarım” diyerek kovayı elinden aldı ve alışılmadık bir şekilde kahvaltının hazırlanmasına yardımcı oldu.

Öğle üzeri kayın valide giyinip sokağa çıktı, ”Nereye?’‘ diye soran oğluna; “Aliye ablanın oğlu Nurettinin maçı var, oraya gidiyoruz ” dedi.

Genç kadın rahatlamıştı, en azından bu gün kavga gürültü olmayacak diye düşündü, üstelik kocası da şaşırtacak biçimde iyi davranıyordu ona bu gün. Hasta ve yorgun bedenini yatağa attı ve derin bir uykuya daldı. Kaç saat uyuduğunu bilmiyor, dışarıdan gelen sesleri duymasa sonsuza kadar uyuya bilirdi. Kulak verdiğinde kocası ile annesinin kavga ettiğini anladı, korkudan yataktan çıkamadı. “şu saat olmuş evde bir lokma yemek yok” diye bağırıyordu. “Ben abinlere gideceğim hiç değilse bir tabak yemek koyarlar önüme.”

Bu sözleri duyan genç kadın titremeye başladı, abi tam bir baş belası (dul anamın evinde oturuyorsunuz, hem de maaşını yiyorsunuz diye her fırsatta içip içip olay çıkaran bu manyak adam anasının dolduruşu ile neler yapmazdı).

Kadının çıktığından emin olunca, yataktan fırlayıp kocasına yalvarmaya başladı. “Ne olur sende peşinden git, biz bir şey yapmadık de içip gelmesin dayanacak gücüm yok”

Hava kararmaya başlamıştı, “Seni yalnız bırakamam komşunun kızını çağırayım ” dedi adam, sonra abisine durumu anlatmak için evden çıktı. Geri döndüğünde saat 12’ye geliyordu, “Korkma bir şey yok durumu anlattım “ diyerek rahatlatmaya çalıştı genç kadını, komşunun kızını evine bırakıldı.

Dışarısı soğuk, Ocak ayına yakışır bir fırtına var, rüzgarın savurduğu karlar buldukları aralıklardan içeriye doluyor, “tuvalete gitmem lazım ”  dedi hamile kadın ama ne mümkün, tuvalet bahçenin bir ucunda, ayağa kalktığında boşalan suyun çiş olmadığını sonradan anlayacaktı. Doğum evi uzak, bu fakir mahallede kimsenin arabası yok, şehrin bir ucu vasıta bulmak mümkün değil, adam çaresizlikle odada dört dönerken “Fenise anneyi çağır ” dedi acılar içinde kıvranan genç kadın.

Mahallenin ebesi olan bu yaşlı kadın gelir gelmez doğumun başladığını anlamıştı, hemen iki sandalye ve altına konan leğenden doğum masasını hazırladı kendince. Kadın ise sancıları bir yana bebeğin ne giydireceğini düşünüyordu, inatla hazırlık yapmamışlardı, kendisi elinde birkaç zıbın dikmişti teyzesi de ver kenarlarına piko çekeyim diye götürmüştü, bir de kendi annesinin yaptığı birkaç parça bir şeyler vardı.

Doğum çok mu kolay oldu, yoksa yaşadığı gerginlikten sonra; ona mı öyle geldi bilinmez. Ebe kadın doğan çocuğu, eline geçen babaannenin şalvarına sardı, sabah gelir yıkarım dedi ve evine gitti. Genç kadının çok kanaması vardı, yapacak hiçbir şey yoktu, çarşafı yırtarak pet yerine kullanmaya çalışırken, bir yandan deliler gibi ağlayarak durmadan söyleniyordu “Beni affet yavrum, böylesi bir dünyaya gelmene sebep olduğum için beni affet.”

Biraz uyumuştu, gözünü açtığında günün ağarmak üzere olduğunu gördü. Kalkmalıyım diye düşündü, Ebe anne gelecek bebek yıkanacak su ısıtmak gerek. Güğümleri alıp bahçeye çıktığında çeşmenin donmuş olduğunu gördü, sadece dudaklarını ısırdı, biraz daha sıkı giyinip komşu evlerden su taşımak üzere sokağa çıktı.

YARIN BU DOĞAN BEBEĞİN DOĞUM GÜNÜ!
O şimdi elektrik mühendisi bir anne, dünyanın en hayırlı evlatlarından biri, en az annesi kadar mücadeleci ve güçlü…

Siz de fikrinizi söyleyin!