Biyografi,  Deneme,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Bindiğim Eşeğin Akıllı Olmasını İstemem

Değerli Dostlar,
Çok önemli çarpıcı bilgiler içeren TONGUÇ BABA yazımı sürdürüyorum. (Yazımı okumak isterseniz buradan tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
Özellikle yaşları 50’nin altında olan gençlerimizin okuyup bilgilenmelerini dilerim…

İNÖNÜ’NÜN KIVANCI
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. Savaştepe Köy Enstitüsü’ne gelmişti. Öbür enstitülerde olduğu gibi Savaştepe’deki çalışmaları da yakından görmek istiyordu. Sebze bahçesine doğru ilerlerken, kümesin önünde bulunan boz giysili kız öğrenciyi gördü. Bu öğrenci o haftanın kümes nöbetçisi Hatice Kolukısa’ydı. İnönü, öğrencinin yanına sokuldu; azık torbasında ne olduğunu görmek istedi. Öğrenci torbasını açtı; peynir, ekmek bir de kitap çıktı içinden. Bir bakanlık klasiği Sophokles’in “Antigone” eseriydi. İnönü’nün yüzü ışıdı, çevresindekilere:

“Gördünüz mü” dedi, “peynir ekmeğin yanında kitap. Köylümüz, kentlimiz, erimiz, generalimiz kumanyasına ne zaman kitabı da ekleyecek duruma gelirse, o gün Türkiye gerçekten kurtulmuş demektir. Topraklarımızı bilgiyle değerlendirmenin, bilinçle savunur duruma gelmenin başka yolu yoktur.”

O yıllarda Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanmakta olan Dünya Klâsikleri dizisinin baş okuyucusu İnönü’ydü.

“BİNİLEN EŞEK AKILLI OLURSA SIRTINDAKİNİ TAŞIMAZ, ATIP DÜŞÜRÜR!”

Kasım 1944’ün sonlarına doğru Tonguç, Gönen Köy Enstitüsü’ne gider. Öğretmenler odasında şu konuşmayı yapar:

“Dersliğini, yollarını kendi yapan, suyunu kendisi getiren, elektriğini kendisi üreten, devletin sırtına yük olmayan bu öğrencileri horlayan varsa aranızda, burada işleri yok onların! Yarın ülkeyi yönetenler bu çocukların arasından çıkacak. Mecliste bunları göreceksiniz.”

Sözlerini şu benzetmeyle sürdürdü:

“Bir İngiliz atasözü vardır: Binilen eşek akıllı olursa sırtındakini taşımaz, atıp düşürür! Köylünün sırtından geçinenler, onların okumalarını, gözlerinin açılmasını isterler mi? İstemezler! Köylülerimiz şimdi el birliğiyle okullarını yapma yarışında.”

Tonguç’un burada verdiği çarpıcı örnek yıllar yılı ülkemizde yaşanmaktaydı. Bu kötü gidişe dur diyebilecek kişilere gereksinim vardı. Bu nedenle de köy enstitülülere büyük görevler düşmekteydi. Bu çocuklar ilkin enstitüde özgür okuma ve düşünme ortamı içinde uyanacaklar, gittikleri yerlerde de uyarıcılık görevini üstleneceklerdi.

CİP GÖRMEMİŞ KÖYLÜLER
Tonguç, birkaç öğretmenle birlikte ciple bir dağ köyüne gider. Ancak köylülerde bir panik görülür. Tonguç buna bir anlam veremez. Köyde bulunan yaşlı, genç dağ yolunu tutmuş kaçıyorlardı! Tonguç meraktaydı. Cipin şoförü Mehmet’e seslenir:
“Yardım et de şunlardan birini tutalım hele!”
Bunun üzerine Mehmet bir yandan, Tonguç bir yandan koşup güçlükle birini yakalarlar. Tonguç sorar:
“Ne var, niye kaçıyorsunuz?”
Yakalanan kişi cipi göstererek ondan korkup kaygılandıklarını söylemeye çalışır.
Kaçış nedeni meğer cipmiş! Onun canlı, acayip bir yaratık olduğunu sanmışlar! Hakları da yok değildir; o güne kadar görüp tanıdıkları ne öküze, ne ata, ne eşeğe, ne de koyun keçiye sözün kısası bunların hiçbirine benzemiyordu bu! Hiçbir kimseye saldırdığı falan da yoktu ama ilk görüşte korkmuşlardı bir kez…

“BİNDİĞİM EŞEĞİN AKILLI OLMASINI İSTEMEM BEN!”

1940 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tek partili ve 426 milletvekilinden oluşmaktaydı.
17.04 1940 günü TBMM’de 3803 sayılı Köy Enstitüleri yasası oylandı ve 278 oyla kabul edildi. 148 CHP milletvekili o gün meclise gelmemiş, oylamaya katılmamışlardı!
Sağcı, muhafazakâr olarak adlandırılan CHP’nin 148 milletvekili Köy Enstitülerine karşıydı!
Sağ görüşün temsilcisi olarak bilinen Reşat Şemsettin Sirer, 1933 yılından beri Tonguç’la çatışmaktaydı. Bu durum Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü tarafından bile açıkça biliniyordu.
Köy Enstitülerini denetleme amacıyla yapılan bir gezi sırasında R. Şemsettin Sirer, ne edip eder Tonguç’a şöyle der:
“Sen bu halk çocuklarını böyle yetiştirirsen biz bu milleti nasıl yönetiriz? Bindiğim eşeğin akıllı olmasını istemem ben!”
Milli Eğitim Bakanlığı da yapan R. Şemsettin Sirer ve çok sayıda CHP milletvekili, Türk köylüsünü eşek olarak görmekte, onların sırtına binerek ülkeyi yönetmek istemekteydi…

Değerli Dostlar,
Sizleri sarsacak bilgiler içeren TONGUÇ BABA yazımı sürdüreceğim…

Yılmaz Dikbaş
28 Kasım 2020, Cumartesi
052 233 31 52

Siz de fikrinizi söyleyin!