Bilim,  Bilim Haberleri,  Psikoloji,  Sağlık,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Bedenin sinyalleri: Sosyal algı – Sesler nasıl etkiler

Bir ses az çok yetkin, çekici veya güvenilir gelebilir. Bu tür izlenimler genellikle doğru mudur? Ve bir sesten neler duyulabilir?

Açık plan bir kompartımanda bir tren yolculuğunda, bir basın ürününde sayfaları çeviririz veya dijitalde ekran kaydırırız, tam o anda boğuk bir ses duyulur. Sesin ait olduğu kişi birkaç sıra geride oturuyor ve telefonda konuşuyor. Konuşmanın içeriği anlaşılamasa bile zihnimizde kişinin bir görüntüsü oluşur: orta yaşlı, yetkin, güvenilir bir adam.

İnsanlar genellikle yabancılar hakkında ilk fikirlerini saniyenin çok küçük bir bölümünde oluştururlar. Bu izlenimler sadece gördüklerine değil, aynı zamanda duyduklarına da dayanır. Ama sadece sesten hangi özellikleri çıkarabileceğimizi düşünüyoruz? Bunu yapmamızı sağlayan nedir? Ve bu yargılarımızla genellikle haklı mıyız?

Bir sesin nasıl duyulduğu, diğer şeylerin yanı sıra boğazın içindeki anatomiye bağlıdır. Akciğerlerden nefes borusu yoluyla boğaza ve oradan gırtlağın içinden hava aktığında bir ses üretilir: iki ses teli titreşmeye başlar. Ses telleri gerginliklerine göre, daha hızlı veya daha yavaş titreşiyorlar ve ton daha yüksek veya daha düşük olur. Erkeklerde gırtlak kadınlara göre daha büyüktür, ses telleri daha uzundur, daha yavaş titreşirler, ses daha derin gelir. Temel frekans – perde – erkekler için ortalama 120 ila 130 Hertz. Kadınlar, önemli ölçüde daha yüksek bir frekansta ortalama 200 ila 220 Hertz ile konuşur. Bu iki sonuca işaret ediyor: Bir yabancının sesini duyan herkes, onun cinsiyetini tanıyabilmeli ve kabaca boyunu tahmin edebilmelidir.

Tını: vücut ölçüsünün bir göstergesi

Ve gerçekten: cinsiyet, sesin yüksekliğine göre çok iyi belirlenebilir. Vücut ölçüsü konusunda kesinlik sağlamak o kadar kolay değildir: denekler, söz konusu kişinin vücut ölçüsünü oldukça tutarlı tahmin etmeyi başardılar. Ancak bunun gerekçesi sesin yüksekliğinden daha çok “formantlar” dan dolayı olmuştur. Bunlar, özellikle oral ve paranazal sinüslerin rezonans boşluğunda yükseltilen ve sesin tınısını sağlayan frekans aralıklarıdır. Bu formantlar ise; sesin yüksekliğine nispeten, vücut büyüklüğü ile daha yakından ilişkilidir.

Başka bir özellik de sesle çok kesin olarak tahmin edilebilir yaşı.İngiltere, Preston’daki Central Lancashire Üniversitesi’nde dilbilimci olan Daniel Bürkle, aynı zamanda sesin nasıl duyulduğuna da bağlı olduğunu yazıyor. İlk başta, ergenlik döneminde gırtlak ve ses telleri büyüdüğünde hem erkek hem de kızlarda derinleşir. Yaşlılıkta ses yarığı kıkırdaklaşır, doku kaybolur, dişler kaybolur ve sırt, nefes alma ve konuşma kasları gücünü kaybeder. Sesi kontrol etmek daha zorlaşır, ses titrek veya gıcırtılı gelir. Bu yüzden bir konuşmacının yaşı birkaç yıl farkla tahmin edilebilir. Bu, konuşan ve işiten kişi aynı yaşlarda olduğunda en iyi işler.

Cinsiyet ve yaş: tanıması kolay. Vücut boyutu: bir dereceye kadar. Peki ya duygusal durum ve kişilik gibi nitelikler: bunlar da kendilerini seste belli ediyorlar mı?

“Konuşma şeklinden birinin şu anda daha çok mutlu, üzgün, endişeli veya kızgın olup olmadığını hemen anlayabiliriz – kişi içerik üzerinden aksini göstermek istese bile.”
(Walter Sendlmeier, iletişim bilimcisi)

On yıllardır bu ve seslerin etkisi hakkında sayısız başka soruyla uğraşan kişilerden biri, Berlin Üniversitesi Dil ve İletişim Enstitüsü’nün Ekim 2020’ye kadar genel müdürü olan dilbilimci ve iletişim bilimcisi Walter Sendlmeier’dir. Sendlmeier, bir kişinin sesinin son derece bireysel olduğunu söylüyor. O kadar bireysel ki, örneğin telefonda, birkaç heceden sonra tanıdık sesleri hemen tanırız. Ve şöyle diyor: “Bir kişinin sadece kimliğinin belirlenmesi ile kalmayıp, ek olarak, bu kişiyle ilgili diğer birçok özellik sesinden ve özel konuşma tarzından elde edilebilir.” Bunlar arasında yaş ve cinsiyetin yanında, eğitim düzeyi, bölgesel ve sosyal köken, sağlık ve mevcut ruh hali de sayılabilir.

Daha sesin ve konuşma tarzının sağladığı ilk işitme itibarı ile, bir kişi hakkında çok ayrıntılı bir izlenim edindik. Sendlmeier, “Kişi içerik üzerinden bunu gizlemeye çalışsa bile, konuşma şeklinden birinin şu anda oldukça mutlu, üzgün, endişeli veya kızgın olup olmadığını hemen anlayabiliriz.” İnsanlar kelimelerle çok kolay yalan söyleyebilir, diyor Sendlmeier. “Duygusal halleri ve karakter özelliklerini sesli ve sözlü ifadede gizlemek çok daha zordur.”

Ve kişilik hakkındaki çıkarımları da başarabilir miyiz? Aslında, insanlar  “Beş Büyük”ten (beş büyük kişilik faktörünün) en az ikisini, ses aracılığıyla tesadüf üstü bir oranda iyi değerlendirebilirler: dışa dönüklük ve duygusal istikrar. Her iki kişilik boyutu da ses ne kadar derinse o kadar belirgindir. Ve bir diğer özellik olan güvenilirlik söz konusu olduğunda, çoğunluk tahminlerinde oldukça hemfikirdir: daha kalın bir sese sahip erkekler daha güvenilir olarak algılanır.

Bremen Üniversitesi’nden psikolog Julia Stern, bir çalışmada meslektaşlarıyla bunu inceledi. Stern, “Banka danışmanıyla telefonda konuştuğunuzu ve onun size fonlara para yatırmanızı önerdiğini varsayalım, o zaman daha derin bir sesi varsa ona güvenmemiz daha olasıdır” diyor. Ancak çalışmanın gösterdiği gibi, ses perdesi ve dürüstlük arasında bir bağlantı yoktur.

“Sesi alçak olan insanların dışa dönük, daha baskın ve kısa süreli aşk ilişkilerine daha fazla ilgi duyması daha olasıdır.”
(Julia Stern, psikolog)

Ancak, eş ilişkileri söz konusu olduğunda, araştırmacılar, seslerin bıraktığı ilk izlenimi doğruladılar: “Özellikle söz konusu aldatma olduğunda, daha yüksek sesli erkeklere güvenme eğilimindeyiz ve düşük sesli erkeklerin aldatma olasılığının daha yüksek olduğunu düşünüyoruz.” diyor Stern. “Ve orada gerçekten bir bağlantı bulduk: Daha derin sesli insanlar, yüksek seslilere nispeten daha sık, eşlerini aldattıklarını beyan ettiler.”

Stern ve ekibi, 2.000’den fazla test deneğinden gelen verileri analiz ettikten sonra Haziran 2021’de daha fazla bağlantı bildirdi. Stern, “Çeşitli kişilik özellikleri ile sesin derinliği arasında bir bağlantı olduğunu gördük” diyor. “Sesi alçak olan insanlar dışadönük, daha baskın ve kısa süreli aşk ilişkilerine daha ilgili olma eğilimindedir.” Ayrıca, derin sesli erkekler daha yetkin olarak algılanır – örneğin siyasi seçimlerde.

Siyasi seçimler: derin erkek sesleri için avantaj

Kanadalı psikolog David Feinberg’in de gösterdiği gibi, düşük perdenin seçim kampanyalarında da avantajları vardır. Feinberg – şimdiye kadar tümü erkek olan – eski ABD Başkanlarının kayıtlarını öğrencilere dinletti. Sesleri, kısmen daha düşük, kısmen daha yüksek bir versiyonda duyulabilmesi için manipüle etti. Deneklerin çoğu, daha düşük sesli adayları daha baskın, daha zeki, daha çekici ve daha güvenilir olarak değerlendirdi ve üçte ikisinden fazlası oy verirken onları tercih etme eğilimindeydi. Ancak, konu bir laboratuvar deneyinde para bölüşmeye geldiğinde, kadın deneklerin daha yüksek bir sese güvenmeleri daha üstündü. Görünüşe göre derin bir sesi liderlikle ilişkilendirdiler, ancak işbirlikçi davranışla değil.

Bir erkek ve bir kadın aday karşılaşınca, durum yine farklı bir görünüm alıyor. ABD milletvekillerinin 2012 seçimlerinde temel kural, bir erkek bir kadın adaya karşı yarışırsa, daha yüksek frekanslı erkek sesleri daha başarılı olmasıydı. Kalın ses, sadece seçim kampanyası iki erkek aday arasında olduğunda, bir artı puan olabiliyor. Özellikle avantajlı: derin perdede sık sık değişen bir ses, çünkü bu sadece konuşmacıyı yetkin kılmakla kalmaz, aynı zamanda cana yakın ve coşkun yapar. (eli)

Çekiciliğe gelince, yargılar cinsiyete göre büyük farklılıklar gösteriyor. Kültürler arasında, kadınlar alçak sesleri erkekler için daha çekici bulurken, erkekler yüksek sesleri kadınlarda tercih etme eğilimindedir. Bu, evrim biyolojisi ile açıklanabilir: derin erkek sesleri, daha yüksek bir testosteron seviyesini gösterir. Bu da, hâkimiyet, vücut gücü ve sağlık gibi bir zamanlar avantajlı olan özelliklerle ilgilidir. Günümüz dünyasında, testosteronun artan aldatma gibi dezavantajları da olabilir.

Kadınlarda sesin yüksekliği östrojen seviyesinin bir göstergesi olarak kullanılabilir. Bu yumurta sıçramasına doğru artar ve aynı zamanda ses de yükselir. Yumurtlamadan sonra östrojen seviyesi tekrar düşer ve ses tekrar biraz daha kalınlaşır. Buna göre erkekler, yumurtlama döneminde olan kadınların seslerini daha çekici, ancak adet döneminde daha az çekici olarak değerlendirmektedir. Başka bir deyişle: erkeklerde düşük sesler ve kadınlarda yüksek sesler, beklenen bir üreme başarısına işaret eder.

Ses ve hale etkisi

Bir ses çekici geliyorsa, bununla genellikle güzel bir yüzle ilişkilendirilir. Ve sadece bu değil, çekici bir sese sahip olan herkese başka iyi nitelikler de atfedilir: güçlü ve kendine güvenen, zeki, cana yakın, duygusal açıdan istikrarlı ve sosyal açıdan yetkin olmak. Uzmanlar, diğer özellikler hakkında olumlu veya olumsuz bir yargının verildiği bir hale etkisinin bir biçimi olan “vokal çekicilik klişesinden” (vocal attractiveness stereotype) bahseder. Bir istisna hariç: erkek sesleri çok düşük veya kadın sesleri çok yüksek olduğunda; o sesler artık çoğu kulağa çekici gelmiyor.

Bu tür çağrışımlar elbette yanıltıcı olabilir. Yüksek sesle konuşan geniş omuzlu devler ve derin sesli minyon kadınlar var. Bu nedenle, bir sonraki tren yolculuğunda birisi yüksek sesle telefon ederse, etrafınıza bir bakın – ve şaşırın.

Nizamettin Karadaş

Kaynak: spektrum.de

1964 İstanbul doğumlu. 1972 den bugüne kadar Düsseldorf, Almanya ikametli. Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, 2 yetişkin kız çocuğu babası. 12 yıl Avukatlıktan sonra mesleğini bırakmış, her konuda meraklı, araştırmacı, analist ve okumasını seven rahat ve huzurlu bir insan.

Bir yorum

  • Hayati Sarnık

    Ses hakkında şimdiye kadar bir bilgisel okumamıştım.Çok iyi araştırılıp yazılmış .Sesin etkisi nin bu derece yüksek olacağını bilmiyordum.Teşekkürler Nizamettin Karataş kardeşim.

Siz de fikrinizi söyleyin!