Biyografi,  Din,  Sanat,  Toplum

Barışa Gülümse

Bob Marley hep “Barış, Barış, Barış” demesinden bilinir. Afrika insanlarına yaptığı insancıl yardımlar nedeniyle Birleşmiş Milletler ona “Barış Madalyası” vermişti.

“Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken, ben nasıl durayım? Karanlığı aydınlat.”  Bob Marley

Bob Marley’in hayat serüveninde, karşısındaki tüm savaşlara karşın; barışçıl gülümsemesiyle verdiği mesajları, sanatıyla ve sanatından kazandırdıklarıyla bıraktığı güzel mirasları, çok mühim bulduğum biyografilerden. Bir sanatçıdan korkarak çetelerine karşısında silah tutturup hatta suikastte yaralandığı halde; ülkedeki büyük güçlerin karşısında, cesaretle silah yerine mikrofon ya da gitar tutan bir el. O, barış eli ve iyiliğin insanlara ulaşan kanatsız meleğiydi. Bob, efsaneydi. O, barış destanına imza atan büyük bir biyografi; o adaleti yaşatmaya çalışan bir neferdi.

Sömürgelere karşı emperyallerin karşısında şarkılar söyledi, özgürlük için mücadele etti. Ezilenlerin tarafında yerini aldı. Şarkılarıyla barışa, kardeşliğe ve sevgiye seslendi. Yoksulları sömürenlere karşın minimalist yaşayarak, kazancının büyük bölümüyle açılan yaralara (sömürülen fakir halklara) merhem olmaya çalışması ise, en büyük erdemli davranışlarından biri. Yoksulluktan gelen bir çocuğun, geçmişini unutmayıp, lüks yaşamaması (yalnız evini tamir ettirip bir araba almıştı); kazandığı paranın çoğunu yardımlarında harcaması, gerçekten örnek alınmalı.

İnsan doğduğu ve öldüğü günleri unutmamalı, geçmişiyle barışık tecrübeler kazanarak, mutluluk yolunu bulmalı. Eğer gülmek istiyorsanız ve bu hayatta insanları güldürmek istiyorsanız; önce karşınızdaki tüm savaşlara gülmeyi öğrenmelisiniz. Önce siz, acılara gülümsemeyi öğrenmelisiniz. Bob ölmeden önce oğluna söylediği “Para, hayatı satın alamaz.” öğüdünü çok değerli buluyorum. Ölümlü olduğumuzu unutmadan doğru yaşamak kaderimiz olsun. Biyografisini okumanızın faydalı olacağı düşüncesinde olarak bu yazıyı kaleme aldım.

Bob Marley’in yaşam öyküsü

“Sadece çocukken güler insan, diğerleri palavra. Çünkü insan büyüdükçe komikliklere değil, acılara gülmeyi öğrenir aslında.” Bob Marley

Asıl adı Robert Marley, fakat biz onu Bob Marley olarak tanıdık. Babası beyaz ve annesi siyahtı, o yüzden “Ben ne siyahların tarafındayım, ne de beyazların.” demiş ve insanlığın tarafında olduğunu iletmişti.

“Sen kim oluyorsun ki benim yaşadığım hayatı yargılıyorsun? Ben mükemmel değilim ve olmak zorunda da değilim! Parmaklarınla beni göstermeye başlamadan önce kendi ellerinin temiz olduğundan emin ol.”  Bob Marley

20 metrekarelik bir barakada doğdu ve ne aç kaldığı günleri unutmadı. O bir köylü çocuğuydu. Hayvanlarla ilgilenip, oynar ve tarımla uğraşırdı. Babası evlendikten birkaç yıl sonra ailesini bıraktı ve onları zorlu bir hayata itti. Annesiyle kardeşleri yalnız devam ettiler yaşamlarına. Her şey karşısındaymışçasına, hayatın ilk savaşıyla daha bilinci oturmadan yüz yüze gelmişti. Siyahların mahallesinde çocukluk hayatı hayli renkli geçti, siyah halkın kültüründen, büyüden, sihirli, varlıklardan, sayısız hikâyeden oluşan sonsuz bir ortamdan kültürel birikimi başladı. Yaşadığı mahallede siyahların ezilmesine çok tanık olmuştu. Kavga ve umutsuzluk da hakimdi mahallede, kaygılardan kaçacak bir limanda teneffüs gerekiyordu, müzikti bu liman.

“Eğer insanların hayatına müzik ve sevgi aşılarsan onları tedavi edebilirsin.”  Bob Marley

Annesi, Bob’un tamirci olmasını istiyordu. O zamanlar hayal için hayat iz sunmuyordu. Mensup olduğu Rastafarianizm dininin ilahilerindeki ezgilerden ortaya çıkan bir müzikti aslında Reggae. Çevresindeki neredeyse herkes müzikle uğraşıyordu zaten. Ufak yaşlarda ağaç kabuklarından, hayvan derilerinden müzik aletleri yapıp çalıyorlardı. Fakat en büyük adımı, gitar alabilmesiyle attı. Hatta bu yüzden evden kovulduğu bile söylenir, “Bu parasızlıkta gitar senin neyine?” şeklinde. Müthiş bir şekilde gitar çalıyor, harika sözler yazıyor ve dinletirken insanları kendinden geçiren bir şekilde bunları söylüyordu. Önce melodiyi hissedip sözleri sonra yazıyordu. Bob ve arkadaşı Bunny Livingstone, Amerikan radyosunun yayınlarına hayrandılar ve arkadaşları Bunny ve Peter Tosh’la “The Wailers” grubunu kurabilmesi için aradan birkaç sene geçmesi gerekti. Grubun ilk plağı Jamaika’da büyük yankı yarattı, ardından 30 plak onlara şöhret getirdi, fakat para kazanamıyorlardı. Plak firmasından sahne kıyafetleri ve biraz cep harçlığı alıyorlardı ve o günlerinde pes etmemek için yeterli bir sebepti.

Birçok yoksul gibi, o da futbol oynamayı çok severdi ve konserlere çıkmadan önce futbol oynardı, Kaptan Bob denilirdi. “Futbol benim bir parçamdır. Oynadığım zaman çevremdeki dünya uyanır. Futbol, özgürlüktür!”

“Ben futboldan önce müziği sevdim. Eğer önce futbolu sevseydim, bu biraz tehlikeli olabilirdi. Çünkü futbol çok şiddetli. Bir adam sahada sizinle zorlu bir mücadeleye girdiğinde, içinizde savaş duyguları canlanmaya başlıyor.”  Bob Marley

60’lı yılların ortalarından itibaren Bob Marley giderek daha fazla Rastafari diniyle ilgilenmeye başladı. Bu dinin mensupları İncil ve Tevrat’a dayanıyor, siyahların ezilmesine karşı mücadele ediyor, Afrika’ya dönebilmeyi düşlüyorlardı. Rasta denilen saçları, başlarını bir aslan yelesi gibi çevreliyordu. Bu dinde kırmızı, yeşil ve sarı renkleri Etiyopya bayrağı, siyah Afrika halkını temsil eder. Her bir rengin kendi anlamı var ve bunlar Rastafaryanlar için çok önemli. Sarı; bütün altın, mücevher ve hazineler için. Yeşil; insanların, üzerinde yürüdüğü dünya. Kırmızı ise siyah halkın dökülen kanı. Rastafaryanlar, vejeteryan olurlar. Kabuklu deniz hayvanlarını da yemezler. Alkol ve sigaraya da sıcak bakmazlar ama ilginç bir şekilde marijuana onlar için vazgeçilmezdir çünkü bu şekilde Tanrı’ya yakın olduklarını düşünürler. Rastafaryanlar saçlarını kesmez ve yıkamazlar; Bob’un kendisiyle özdeşleşmiş saç stili de buradan geliyordu. Marley, bu saç biçiminin “moda” olarak tercih edilmesine karşıydı. Saçın orijinal ismi “Dreadlock” aslında ama Rasta olarak biliniyor.

The Wailers’in müzisyen ve yapımcı Lee Perry ile tanışması sonucu Reggea doğdu. Bu alışılmadık müzik izleyiciyi büyülüyordu. Para kazanmaya başlayan Bob kendisine bir araba aldı, iki çocuğu ve eşiyle yaşadığı evi tamir ettirdi. O zamanlar kimseciklerin tanımadığı Bruce Springsteen’le birlikte İngiltere ve Amerika’da küçük turnelere çıktı. “Burnin” albümünden “I shot the Sheriff” parçası Eric Clapton tarafından söylendi ve Amerika listelerinde birinci sıraya yerleşti. Marley ise Jamaika’da giderek daha fazla tanınıyordu. 1974 yılında Peter Tosh olaylı bir şekilde gruptan ayrıldı ve kendi başına müzik yapmaya başladı. Grup artık “Bob Marley & the Wailers” ismini almıştı. Reggea kendisini dünyaya kabul ettirmiş, Wailers Jamaika’da bir yıldız olmuştu. “Rastaman Vibration” ise Bob Marley’in dünya çapında tanınmasını sağladı.

Dünya güzeli olarak seçilen sevgilisi Cindy Breakspeare: “Ona hayır diyebilecek insan yoktu.”

“O’nun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce aşık oldu, tekrar olabilir… Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa -kabul edersin ki; insanlar hata yaparlar- onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin her şeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir -kalbini. yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil…”  Bob Marley

İktidardaki sosyal demokrat parti PNP (Halkın Ulusal Partisi) ile Amerikancı JLP (Jamaika Emek Partisi)’nin tarafları olduğu bu savaşta, her iki parti de sokak çetelerini kullanıyor. PNP lideri Manley’in iktidarı altında yaşanan bu savaşta, Reagan’ın “yakın arkadaşım” olarak andığı JLP lideri Seaga, birçok başka ülkede örneklerini gördüğümüz gibi, CIA tarafından silahlandırılan ve eğitilen paramiliter güçlerle iktidarı düşürmek için uğraşıyor. Savaşın en büyük cephesi olan başkent Kingston’da çatışma ve ölüm gündelik bir ritüel halini alıyor.

Kingston’un en yoksul mahallelerinden birisinde (Trenchtown) yetişen ve çete liderlerini şahsen tanıyan Bob Marley, bu kanlı düellonun sona ermesi gerektiğini düşünüyor ve hükümetten gelen barış konseri vermesi önerisini, konserin iki partiden de tamamen bağımsız olması şartıyla, kabul ediyor. Ancak, kirli siyasette işler verilen sözlerle yürümüyor. Başbakan Manley, genel seçimlerin konserin hemen ardından yapılacağını duyuruyor ve bunun üzerine Marley’in “Smile Jamaica” konseri, PNP’nin seçim kampanyası gibi algılanıyor.

Seçim tarihinin açıklanmasının hemen ardından Marley ölüm tehditleri almaya başlıyor. JLP militanlarından geldiği açık olan bu tehditlerde, Marley’in konsere çıkmaması, PNP’den uzak durması tembih ediliyor. 3 Aralık 1976 tarihinde ise bu tehditlerin boş olmadığı görülüyor. Bob Marley’in Hope Road’taki evini basan tetikçiler Marley ve yanındakilere kurşun yağdırıyor. Saldırıyı, Marley kolunu sıyıran kurşunla hafif bir şekilde, eşi Rita ve menajeri Don Taylor ise ağır yaralı olarak atlatıyor. Evi korumakla görevli PNP üyeleri o gün, her ne hikmetse, ortalıkta görünmüyor. Saldırı sırasında Rastafaryanizm’in tanrısı Jah tarafından korunduğuna inanan Marley, şehir dışında bir eve yerleşiyor. Evi Rastafaryanlar koruma altına alıyor.

Siyasetçilere olan güvenini kaybeden Marley, “Smile Jamaica” konserini iptal etmek istiyor. Saldırıyı kimin düzenlediğini bilmiyor, ama ölümünün JLP kadar, JLP’yi Marley’i öldürmekle suçlayıp elini güçlendirecek PNP için de işe yarar bir şey olduğunun farkına varıyor.

Bu esnada Jamaika’da da yeni gelişmeler yaşanıyor. Kingston’u kana bulayan iki çete lideri hapishanede konuşma fırsatı buluyor ve partiler tarafından kullanıldıklarını söyleyerek bir ateşkes ilan ediyor. Akan kan bir süreliğine duruyor. Marley’den bu barış ortamını kutsayacak bir konser vermesi isteniyor. Marley, iki çete liderinden de güvence aldıktan sonra bu teklifi kabul ediyor.

Buna karşın savaştığı kötülüğe prim vermemek için konsere yine de çıkıyor. Etkinliğin iki partiyle de bir alakası olmadığının altını çiziyor. Suikast girişimine uğramasından 48 saat sonra çıktığı sahnede onu 80 bin Jamaikalı karşılıyor.

Konserin sonunda gömleğini çıkarıp yaralarını gösterdi, yüzünde bir gülümsemeyle elini tabanca gibi yaptı ve gülerek sahneden indi. Sonra da adadan ayrıldı. Kurşunlara cevabını sahneden veriyor vermesine, ama siyasal atmosfere duyduğu güvensizlik onu uzun bir dünya turnesine çıkmaya zorluyor.

Marley, iki sene boyunca dünyanın birçok ülkesini dolaşarak Reggae’nin sözünü ve ritmini yayıyor yerküreye. Kölelerin beyaz efendilere karşı asırlar boyunca verdiği mücadeleyi, Marcus Garvey’in özgürlük öğretisini, bu mücadelenin içerisinde doğan Rastafaryanizmin değerlerini tüm insanlığa anlatıyor.

O dönem hâlâ sürmekte olan Afrika ülkelerinin bağımsızlık mücadelelerine omuz veriyor. Bob’u ziyaret eden Rodezyalı iki gencin söylediği gibi Marley, Afrika ülkelerinin bağımsızlık mücadelesinin bir simgesi olarak görülüyor. ABD ve Avrupa’da kendi kimlikleriyle var olmaya çalışan siyah göçmenlerin yanında yer alıyor. Bu dönem Avrupa ülkelerinde sıkı reggae gruplarının ortaya çıktığı bir dönem oluyor.

İki sene sonra ülkesinde bir mesih gibi karşılanan Marley, ülke tarihinin en büyük konserlerinden birisi olan “One Love”da sahneye çıkıyor. Afrika yerli ayinlerini andıran figürlerle dans ederken, sahnenin hemen önüne şimşek düşmesi Marley’in ulvi karakterini güçlendiriyor. Jamaikalılar kendilerinden geçerken Marley, Manley ve Seaga’yı sahneye çağırıp iki ezeli rakibe el sıkıştırıyor.

“Mesih”in huzurunda gerçekleşen bu ilahi barış töreninin aslında büyük yalanların üzerine kurulmuş olduğu ise çok geçmeden ortaya çıkıyor. Konser için ABD’den getirilen ses ekipmanlarının içine depolanan silahlar, konser sonrasında JLP üyelerine dağıtılıyor ve daha şiddetli şekilde başlayan savaşta ilk öldürülenler, ateşkes ilan eden çete liderleri oluyor. Bob, yeniden büyük bir umutsuzluğa kapılıyor.

Bob Marley ise siyahların özgürlük mücadelesiyle giderek daha yakından ilgileniyordu.

3 Aralık akşamı onun, sevgilisinin ve menajerinin üzerine defalarca ateş edildi, her üçü de yaralandı ama kimse ölmedi. İki gece sonra Bob Marley korkuya boyun eğmeden “Smile Jamica” gösterisinde sahneye çıktı.

Bob Marley dinlenmek için bir süreliğine annesinin yaşadığı ABD’ye gitti. İngiltere’de uluslararası şöhretini perçinleyecek olan “Exodus” albümünü yaptı. Yeni albümünün turnesinde futbol oynarken yaralandı, ancak bir türlü iyileşemedi. Doktoru ona ayak başparmağının kesilmesi gerektiğini söyledi, fakat Bob bunu reddetti. Rasta mezhebine göre, ne olursa olsun vücuttan uzuv kesmek yasaktı; mezara tüm bedenle girilmeliydi. İşte bu madde, Marley efsanesinin sonu oldu… Sağlık durumu her geçen gün bozuldu. Hastalığı ağırlaşınca kemoterapiye girmeye başladığı sırada saçlarını mecburen kesmişti ve herkes onu ilk kez böyle görmenin şaşkınlığını yaşamıştı. Yakın çevresi, saçlarını kestiği gece Bob’un ne kadar zorlandığını anlatmaya kelimeler bulamıyor. Milano’da 100 000 kişiye şarkı söyledi, fakat Amerika’ya döndüğünde kanser bütün vücudunu sarmıştı. Doktorlar yaşamasını mümkün görmüyordu. Hastalığı çok ağırlaştığı hâlde konserlere çıkmaya devam etmiş, çevresindekilerin “bayılacak şimdi” korkusuyla izledikleri bir dönemde bile sahneden inmemişti. Doktorlara göre o dönem yaşaması bile mucizeydi. Son günlerinde onunla ilgilenen hemşireler, ne kadar pozitif bir insan olduğunu söylüyorlar.

Robert Nesta Marley, 1981 yılında 36 yaşındayken öldü. Vasiyet yazmak için “vazgeçmek olur” demişti. Ölmeden önceki ay kendisine ülke kültürüne katkılarından dolayı Jamaika’nın en büyük ödülü Merit verilmişti ama almaya ömrü yetmedi. Bob Marley ve Wailers, dünyayı eleştiren, isyana çağıran, iyimserlik taşıyan bir müzikle tanıştırmış oldular. Reggae hâlâ banliyölerde, yoksul mahallelerde, ezilenlerin ve sömürülenlerin bulunduğu her yerde, isyan etmek nerede gerekiyorsa, tam orada insanları isyana çağırıyor…

Kaynaklar: 

1-https://tr.wikipedia.org/wiki/Bob_Marley

2-https://t24.com.tr/yazarlar/emre-tansu-keten-sosyal-medya/bob-marleyi-kim-vurdu,21145

3-https://listelist.com/bob-marley-kimdir/

4-https://marksist.org/icerik/Tarihte-Bugun/6369/6-Subat-1945-Bu-aksam-yak-ve-yagmala!—Bob-Marley-dogdu

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!