Din,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Atatürk Ve Din (2)

İşte şimdi sizlere hiçbir yorum eklemeden arşivlerden derlediğim ve araştırma yaptığım belgeler;

İlk olarak, 1909 ile 1919 (Kurtuluş Savaşı öncesi), biliyorsunuz 31 mart olaylarını. 19 Nisan 1909 Hareket Ordusu Komutanı H. Hüsnü Paşa’mn imzasıyla yayımlanan bu ilk ekleyeceğim beyanname, Kurmay Başkanı Mustafa Kemal tarafından kaleme alınmıştır. Bu metin;

  1. Millet, kendisini senelerden beri zulümle idare eden müstebit idareyi parçaladı ve meşru Meşrutiyeti kurdu. Bu kansız ve mutlu devrimden zarar görmüş olan menfaat düşkünü eski idareciler, eski hale dönebilmek, için bin türlü hile, desise ve alçaklığa başvurarak Meşrutiyet hükümetimize yaralar açmak istedi, İstanbul faciasına sebep olarak kan döktü.
  2. Millet, yaşamının ve geleceğinin tek garantisi olan meşrutiyetin parçalanarak şer’i kanunların, toplumun kurtuluşu ve saadetinin temeli olan Kanunu Esasimizin (Anayasa) ayaklar altına alınmak istendiğini gördü. Bu alçakça durumun yaratılmasına sebep olanlara hak ettikleri cezayı vermek için İstanbul üzerine yürümeye karar verdi, ilk yapıcı kuvvet olmak üzere işte bizi İstanbul surları karşısında gördüğünüz bu Hareket Ordusu’nu buraya gönderdi.
  3. Hareket Ordusu’nun maksat ve görevi, meşru Meşrutiyet hükümetimizi hiçbir kuvvetin sarsamayacağı surette kuvvetlendirmek ve sırf şeriat kuvvetleri ile perçinlenen Kanunu Esasinin (Anayasa) üstünde hiçbir kanun, hiçbir kuvvet olmadığını ve olamayacağını ispat eylemek ve meşru Meşrutiyetimizin devamından memnun olmayan vatan ve millet hainlerine kesin surette bir ibret dersi vermektir.
  4. Zulüm görmüş ahali ve tarafsız askerler tamamiyle himaye edilecektir. Ancak tahrikçiler ve fesatçılar mutlaka layık oldukları karnini koğuşturmadan kurtulamayacaklardır.
  5. Faziletli din ilmi heyeti başımızın taçıdır. Fakat şahsi çıkarları ve adi menfaatleri için yalandan alim kılığına bürünen birtakım hafiyeler ve çıkarcılar elbette kanun pençesinden kurtulamayacaklardır.
  6. Muhterem millet mebuslarının ve onların güvenine sahip vekiller heyetinin hayatları’ve Kanuni Esasinin kendilerine sağladığı hukuk ve yetkileri tamamiyle sağlanacak ve sükûn ve genel sevinç temin olunacaktır.
  7. Vatanın milli selamet ve saadetinin gerektirdiği bu askeri icraat esnasında yardım, dahili inzibat ve sükûneti ve cümle ahalinin can ve mal emniyeti için her türlü tedbir alınmış bulunmaktadır.
  8. Muhterem elçiler ve tüm yabancı misafirlerin huzurlarının bozulmalarına meydan verilmeyecektir.
  9. İstanbul’un feci olayında kanlan dökülen şehitlerin ruhları karşısında hesap vemeye, korku ve dehşete kapılmaya mahkûm olanlar ancak bu kanlı facianın failleri ve teşvikçileridir. Bu hakikati herkes bilmeli, telaş ve heyecana kapılmayıp müsterih olmalıdır. (1)

 31 Mart Vakası Üzerine İstaubul Kara ve Deniz Kuvvetlerine bir beyanname ekleyeceğim. Bu Beyanname;

33 yıllık uzun ve uğursuz bir istibdat devrinden sonra bütün Osmanlı milletinin galeyana gelen hakimiyetiyle kurtarılmış bulunan meşru meşrutiyetimizi yine istibdadın cellat ellerine bırakmak gibi lanetli bir maksat güden bin türlü hile ve fesatlara başvurup nihayet görünürde güya şeriat istiyormuş gibi, hakikatte ise dinimize tamamen aykırı olarak kanlı bir askeri ihtilal çıkarılmasına sebep olmuş bulunan lanetli ve vicdansız istibdat taraftarları, ile birtakım alçak çıkarcıların iblisçe telkinlerine kapılışı ve payitahtın Millet Meclisi mebuslarının al kanlara boyanmasına ve milletin temiz alnına silinmesi zor bir siyah leke sürülmesine sebep olmuş bulunan Hassa Ordusu efradiyle Bahriye ve Tophane efradının vaki hareketi 600 senelik lekesiz bir namus ve itaat taşımakta olan mukaddes

Osmanlı Ordusunu pek büyük bir utanca düşürmüş ve bu lekenin harikulâde bir hızla temizlenmesi için Ayastefanos (Yeşilköy) ve Küçükçekmece’ye gelmiş olan İkinci ve Üçüncü ordulardan ayrılan bir düzenli Osmanlı kuvvetine dayanarak Allah’ın yardımı ile Kanuni Esasi’nin bundan sonra her türlü tecavüz ve halden korunması payitahta asayiş ve emniyetin iadesi için gerekli etkili tedbirler alınması ve Mart’ın 31. gününü Osmanlı milletinin en uğursuz günü haline getirmeye sebep olan hafiyelerle alçak tabiatlı çıkarcıların layık oldukları cezanın tayini maksadıyla girişecekleri her türlü icraatta serbestliği muhafaza edebilmek ve bu sayede Osmanlı ordusunun namusunu koruyabilmek için İstanbul’da bulunan kara ve deniz silah arkadaşlarından aşağıdaki hususları talep eder.

Evvela: Mart’ın 31. gününden evvel İstanbul’daki kara ve deniz kıtaları ve gemilere memur olan yüksek rütbeli subayların tekrar kıtalarına iade olunmalarına katiyen engel olunmayarak bunların bütün emirlerine kayıtsız şartsız itaat göstereceklerine ve siyasi işlere bundan sonra hiçbir suretle müdahale etmeyerek yalnız mukaddes askeri vazifeleriyle meşgul olacaklarına dair Şeyhülislam ve Fetva Emini ve Ders Vekili efendiler hazretleriyle kendi kumandanları huzurunda ve Kur’an üzerine ellerini basmış oldukları halde bir gün içinde genel olarak İstanbul’da bulunan efrat ve küçük zabitler yemin edeceklerdir.

İkinci olarak: “Şeriat isteyiniz” diye kandırarak vatanı tehlikeye düşürmüş olan alçakların cezalandırılması için ordunuzca alınacak inzibat tedbirlerine katiyen müdahale etmeyerek ve ordumuz efradına hatta yan gözle bile bakmayarak onları kendi kardeşleri gibi bilecekler ve kendilerini kandırmış olan hafiyelerle alçakları kendi zabitlerine ihbar eyleyeceklerdir. (2)

“Bu iki talebimiz İstanbul’da bulunan kara ve deniz tüm silah arkadaşlarımız tarafından iyi surette kabul olunarak tam bir itaat ve ciddiyet gösterdikleri takdirde icraatımız sırasında kendilerine kesinlikle ilişilmeyeceği hususlarının efrada anlayacakları dille ihtar olunması ve itaat derecelerinin acele tarafından bildirilmesi rica olunur.”

 “Musa, Mısırlıların kamçıları altında inleyen yahudilerin bu tazyik ve esaretten kurtulmaktan ibaret olan meyillerinin belirmesinin uygulayıcısı oldu. İsa; zamanının sonsuz sefaletlerini idrak ve toplumun acılar çektiği devirde âlemde gerçekleşmeye başlamış olan şefkatin gereğini din halinde tercüme ve bildirmek yolunu bildi.” (3)

Atatürk, 2 Aralık 1916 Cuma günü notlarında ise şu kitabı okuduğunu kaydediyor: Tarih-i Islamın Birinci Zeyli: “Allah’ı inkâr mümkün müdür?”

3 Aralık 1916 (20 Kasım 1916 Pazar)’da ise yine aynı kitabı okuyor ve bitirdiğini kaydederek şu notları yazıyor:

“Bütün feylesofların, türlü dinlere mensup olanların hepsi, ruhun var olduğunu ve olmadığını, ruhun ve cismin bir veya ayrı olup olmadığını, ruhun yaşayıp yaşamadığını inceliyor.”

“Bunda, bilim ve fenne dayananlar olumlu. îmam Gazali, İbn-i Sina, îbn-i Rüşd gibi Ìslam bilginlerinin beyanları, bayağı anlayıştan büsbütün başkadır; yalnız ifadelerinde çok rumuz var. Dindar düşünürler, kuralları, bilim ve fenni,1 felsefeyi, anlayışları, şeriatı yorumlamak için evirip çevirmeye gayret etmişler.” (4)

Biz, bireysel kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size, Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında uzaklık sekiz metre, yani ölüm kesin Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına toptan düşüyor; ikincidekiler, onların yerine gidiyor. Fakat imrenilecek ölçüde bir ılımlılık ve razı oluşla biliyor musunuz! Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir zaaf bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okuma bilenler, ellerinde Kuranı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, kelimei şehadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh gücünü gösteren, şaşılacak derecede ve kutlanacak bir örnektir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.(5)

Kaynaklar:

1-Kurmay Başkanı Mustafa Kemal tarafından kaleme alınmıştır. Bkz. Sadi Borak, Atatürk’ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri, Kaynak Yayınlanları. Basım, istanbul, Şubat 1997, s.271-272.

2-19 Nisan 1909 Atatürk Ansiklopedisi, May Yayınlan, c.I, s. 141- 143 ve Ali Cevat, İkinci Meşrutiyetin İlânı ve  Otuzbir Mart Hadisesi, Ankara, 1960, s.137- 141’den aktaran Sadi Borak, Atatürk’ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri, Kaynak Yayınlan, 2. basım, Şubat 1997, s.272-274.

3-1914 Zabit ve Kumandan ile Hasbihal, Atatürk’ün Askerliğe Dair Eserleri, Ankara, 1959, s. 14.

4-2-3 Aralık 1916 Afetinan, M. Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, Ankara, 1983, Türk Tarih Kurumu Ya- ‘ yını,s.23.

5-1918 Atatürk’ün Anafartalar Muharebelerine Ait Hatıraları, Ankara, 1934, TTK Yayını, s. 16

 

 

Siz de fikrinizi söyleyin!