Deneme,  Kitaplar

Alamutlu Veli Ağa ve Akılsız Sokrates

ALAMUTLU VELİ AĞA
Kitabın kapağını ilk gördüğümde son derece sade olmasına karşın bende okuma isteği uyandırdı. Hele arkasında sevgili Şadan Gökovalı ağabeyimin tanıtım yazısını görünce hemen zor günlerin kitap dostu YAKIN KİTABEVİ’nden aldım. Aslında hacim olarak küçük bir kitap, iki saatte bitirdim. Ancak sanki kendimi birkaç yüz sayfa okumuş gibi hissediyorum.
Osmanlı’nın son yıllarından başlayıp 1970’li yıllara, büyük dededen toruna değin uzanan dört neslin yaşamını okurken fark etmeden çağ değiştiren ülkemizin tarihine de tanık olmanın mutluluğunu yaşadım. Bu denli kısa bir zamana sığan anlatımla doyumsuz bir yolculuk yaptım.
Ancak yazar kardeşime küçük bir eleştirim var. En az 300 sayfa dolduracak doluluktaki konuları iki saatte tüketmek bana yetmedi. Umarım bir gün aynı konuyu genişleterek destansı bir roman yazar.
Dr. Hasan Kulakoğlu’yu yürekten kutluyorum. Ülkemizin bilinmeyen ya da az bilinen değerlerini tanımama yardımcı oldu. İçinde o yıllardan ismini bildiğim kimselerle karşılaşmak da çok hoştu.
AKILSIZ SOKRATES
Bilenler vardır, benim de içinde olduğum Ekin Yazın Dostları grubumuzla her ay bir kitap okuyor, mümkün olursa yazarı ile birlikte tartışıyoruz. Elbette Korona her şeyi olduğu gibi bu güzel etkinliğimizi de engellemeye çalıştı ama yapamadı. Nisan ayından bu yana okumalarımızı ve tartışmalarımızı WhatsApp grubumuz üzerinden yapıyoruz.
Ocak ayında değerli öykü yazarımız Mehmet Fırat Pürselim’in “Sakarmeke” kitabını okuyacağız. Ben bu kitaptan önce yazarımızın “Akılsız Sokrates” kitabını edindim. Öykü kitabı, ne olacak çabucak okurum dedim ama olmadı. Her öykünün sonunda uzun bir süre düşünme payı bırakmadan bir sonraki öyküye başlayamadım. Konular o kadar çeşitli ki her öyküde bambaşka olaylarla karşı karşıya kaldım.
Futbolla başladım ilk öyküye, her ne kadar ana konu futbol olsa da aslında sadece bir fon… Sahnenin önünde insanlar var, duygular var, herkesin yaşayabileceği, kendine bile itiraf edemediği düşünceler var, her zaman bir benzeriyle karşı karşıya kalabileceğimiz yaşam koşulları var. Kısacası insan var. Bazı öykülerde öldükten sonra bile yaşamın sürebileceğine dair izler var. “Olur mu” demenin hiçbir anlamı yok, okurken olabileceğini var saydım farkında olmadan.
Daha önce okumayanlar varsa belki yararlanırlar diye düşünerek son okuduğum iki kitap üzerine bir şeyler yazmak istedim.
Şimdi sabırsızlıkla “Sakarmeke”yi okumaya başlayacağım yarın sabahı iple çekiyorum. 2015 yılında bir etkinlikte Mehmet Fırat Pürselim’le sevgili Nevzat Süer Sezgin ablamın yöneticiliğinde bir kitap tanıtımında sohbet etmiştik.
Demek kitaplarını okumak için gün bu günmüş. Hem tanıştırdığı için hem de kitaplarını ısrarla önerdiği için Nevzat ablama teşekkür ediyorum.
Elbette en büyük teşekkürüm de Mehmet Fırat Pürselim kardeşime, kalemin hiç durmasın, biz hep okuyalım.

Siz de fikrinizi söyleyin!