Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tartışma,  Toplum

‘Aksakallılar’dan 6 OK’a

 

Demirci ile Dülger arasındaki önemli bir metodolojik fark vardır.

Nedir o fark;

Aralarında belirli mesafeler olan 4 nokta varsayınız A-B-C-D, Demirci A ile B arasını öçler ve not alır, sonra sırasıyla A ile C ve A ile D noktalarının arasını ölçer.

Dülger ise aynı işi şöyle yapar, A-B arasını ölçer, sonra sırasıyla B ile C ve C ile D noktalarının arasını ölçer ve not alır. Demirci için bulunduğu anı/yeri doğrulayan nokta A noktasıdır yani çıkış noktası, oysa Dülger hep bir önceki nokta ile varlığını kanıtlar. Aralarında ciddi farklar çıkar, Demirci milimetre mertebelerinde hata yaparken, Dülger santimetre ve hatta metre mertebelerinde hata yapar.

Onun için biz Demirci’ye (mekanikçi) mühendis, Dülgere (inşaatçı) ise amele sıfatını yakıştırırız.

Demirci ile Dülger kavramlarında gömülü bir analoji aramayınız yoktur, bu hakikaten samimi ve gerçek/pratik bir örneklemedir.

Lider seçmek konusunda,

Lafın sonunda söyleyeceğimi, lafın sonunda söyleyeceğim.

Milletimizin A noktası ‘Aksakallılar’dır, ki onlar, iki önemli koşula haizdirler.

Öncelikle vatan toprağından mayalanmış ‘yerli’ler olmalı, diğer önemli konu, ununu elemiş eleğini asmış, dünyevi beklentileri körelmiş ve fakat tecrübesi güçlenmiş olmalı, hülasa ihtiyar olmalı. (Aksakal cinsiyeti değil yaşı/tecrübeyi vurgular.)

Karar alırlar ve beyan ederler, bir olup halkı kandırabilir bu tecrübe abideleri (ne için), bundan sebep karar mekanizması mutlak oy birliği ile bağlıdır! Oy çokluğu ile asla değil! (12 kızgın adam’ı hatırlayınız, nereden esinlendiler acaba?) Aksakallılar ortak karara mutlak varırlar (meşveret), çünkü herkesi kandırabilirler ama birbirlerini asla kandıramazlar!

Japon ihtiyarını uçurumdan yuvarlarken (bkz. Narayama türküsü), atalarımız baş tacı edegelmiş.

Bu önemli (rüştünü ispatlamış) metot zaman içinde ithal akıl ve bilgiye bağlı olarak erozyona uğradı. Hırslarına kul/köle bir takım “paylaşımcı” zevat (fetih ve ganimet kul’ları) A noktasını görmezden gelip, önce B ve sonra C noktalarına (pre-andopoz/pre-menapoz dönemlerinde) mesnetlenerek D noktasında ki varlıklarını kanıtladılar (zavallı insani mantık!).

Gel zaman, git zaman, toprağından mayalanmış bir zat-ı muhterem Aksakallıları kavramsallaştırmak gerekliliğini hissederek/öngörerek (yaşanmış örnekler), Aksakallılıların yerine 6 OK’u teşmil etmiş ve emanet etmiştir.

Lider’i 6 OK seçer!
Nedir bu 6 OK;

İçlerinden bir tanesi dahi “demokrasi” olmayan ve fakat
hatta,
ancak ve ancak,
tümü işler kılındığında “demokrasiye” varan bir metodolojidir.

Demokrasi denilen ithal kavramın, hasbel kader mensubu olduğum insanlarca yapılmış en muhteşem tanımı/meali;

GÜÇ İNAYET İÇİNDİR (inayet: dağıtmak/pay etmek)

Kalan sınırlı/sayılı/cismani ömrümüzdeki en ideal/efektif amaç, gücü pay etmekten başka bir şey değildir.

Şu maya konusunu Sn. Dr. Yavuz Dizdar’ın muhteşem örneği/tespiti ile pekiştirmek istiyorum;

Şöyle diyor;

Her gün duş alırsanız (şampuan/jel/sünger) sağlıklı olursunuz ama her gün banyo yaparsanız(sabun/lif/kese/tahta fırçası) hasta olursunuz, çünkü banyo yaptığınızda derinizin üstündeki mayayı temizler ve dış/ajan/virüs/bakteri saldırılarına karşı korunmasız hale gelirsiniz. Bu yüzden her gün duş alın ve ayda 1 pazar günü de banyo yapıp o günü evde yeniden mayalanarak geçirin ve/veya otantik/nostaljik olsun istiyorsanız, bahçeye inip bahçe toprağında yuvarlanıp mayalanın.

Son olarak güncel politiğin hal-i pür melaline de laflar söylemek istiyorum;

Her bir oluş/grup/siyasi parti/ideal/ideoloji/ülkü, 11 kasım 1938’den beri, meşrebine uygun/uydurulmuş OK’ları seçip (6 OK’un içinden) , diğerine bu OK’lar ile hücum ederken, karşısındaki de aynı metot ile seçtiği bir veya birkaç OK kombinasyonu ile önce savunma ve hemen ardından saldırı pozisyonu alıyor. Buraya dikkat lütfen, ama emin olun ki, muhalefet ve/veya iktidar mertebesine ulaşan bu grupların tümü 6 OK’u bölüşüyor, çünkü o mertebelere ulaşanların tümü bu topraklardan mayalanmıştır!

Bizim/benim elimizde bir rahmetli AKSAKALLI ve 6 Ok var. Naçizane kalan ömrümü (kişi’lerden bağımsız olarak) bunları öğrenmek/anlatmak/öğretmek ve bir arada tutmak için yaşayacağım.

Sebil olsun, feda olsun. Selamlar…

deklere edenler başımın üstünde, dikte edenlere insafım yok!

2 Yorum

  • ercan

    Bu topraklarda mayalanan insanlar ağırlıklı olarak yaşayarak bunu elde edip aksakallı olmuşlardır. Bizler doğru bir eğitim felsefesi ile okutarak mayalanmayı hızlandırabilir ve aksakallıları daha da gençleştirebiliriz. M.Kemal Atatürk’ün en büyük avantajı çok fazla şey yaşamış olmakla birlikte çok okumuş olmasıdır. Yaşayarak yaşlanıp aksakallı olanlar için en büyük handikap bir çok kararlar için risk görmesidir. Temkinli yaklaşım ve risk almama isteği genel gelişmelerin daha yavaş bir platformda seyretmesine neden oluyor.Başka uluslardan sürekli 50-100 yıl gerilere düşerek bocalamamızın sebebi de bu sanırım.

  • ezbey

    Yorumunuz için teşekkürler Ercan bey,
    her çağın (tıfıl/genç/aslan/kaplan/bilge/sufi/yoda/dede) güzelliği ayrı :))))
    Mustafa Kemal Atatürk, müstesna bir yaşam sürdü,
    kıyas fotografları (ten years chalange) ve ortaya koyduğu eserin hacimi bunu ispatlar nitelikte.

ezbey için bir cevap yazınCevabı iptal et