Deneme,  Edebiyat,  Felsefe,  Güncel - Aktüalite,  Kategorisiz,  Sosyoloji,  Toplum

Ahmakların Gücünü Hafife Almamak ve Aptallarla Yaşamak

(Gerekmeyen şeyleri bilenler)
Asıl virüs cehalet! 
Ahmakların gücünü hafife almamak ve Aptallarla yaşamak!

“……öyle bir toplum oluşmuş ki ahmaklar iktidar belirleyebilen, modern toplumun kurallarını yıkabilen virüs bir yapı haline gelmiştir. Bu yapıyı ise siyasiler onlarca yıldır kullanmaktalar. Sayıları milyonları bulan bu tez konusu yapıyı kurtaranın formülü de yoktur.”

En iyisi Mandıra Filozofu gibi insanlardan uzak bir dağ başında yaşamak. Şimdi merak ediyorum Robenson Cursose isteseydi modern yaşamı bulamaz mıydı…

Bundan önce profesyonel yaşamayı yazmış ve herkesin artık her konuda biraz bilgi sahibi olması gerektiği ve ilişkilerde mesafeli duruşun olumlu sonuçlar yaratacağını yazmıştım. Bunları tekrarlıyorum ancak; Ahmakların gücünü hafife almamak ve Aptallarla yaşamak olgusunu ekleme gereği hissettim. Çünkü; bir eylemi ve davranışı uygulayabilmeniz için de o eylemin yerine getirilmesi gereken ortamın ve özelliklerinde oluşması gerekir. Siz profesyonel yaşamak için elinizden geleni yaparsınız ama; öyle bir ortama denk gelirsiniz ki profesyonel yaşamayı isteseniz de yapamazsınız.

Profesyonel Yaşamak için size o ortamı sağlayacak kültür yapısı ve kişilerinde olması gerekir. Örneğin varoş bir mahallede elit tavırlar sergileyemez nezaketli davranışlarda bulunamazsınız. O mahallede birine beyefendi veya hanımefendi dediğiniz de kime diyor diye etrafına bakan çok sayıda insan bulabilirsiniz.

Onların hor gördüğümü hatta aşağıladığımı düşünenleriniz olabilir. Tam tersi onların çoğu bu toplumun emniyet sibobu, temizliğin, kirlenmemişliğin göstergeleridir. Sadece hayat onlara istediklerini vermemiş, onlarda barınmak, yemek,içmek vb içgüdüsel ve bedensel ihtiyaçlarının dışında bir şey vermemiştir. Onlar bunun dışındakiler nasıl alınır bilmedikleri için sistemin (Kapitalizmin) en iyi rol figüranları haline getirilmişlerdir. Zaman zaman onlara bir parmak bal misali (O da glikoz ya) iyileştirici şeyler verilmiş karşılığında kendisini aç bırakan sistemin devamını sağlayanlar için sürekli oy istenmiştir. Onlar da bu oyu onlara hep vermişlerdir.

İşte bu saf toplum, çoğu zaman da profesyonel yaşamak isteyen insanların hayatlarını zorlaştıran eylem davranışlarda sergilemişlerdir. Bunlardan bir tanesi işsizlikle mücadele ettiklerini sanarak yaptıkları seyyar satıcılık. Artık her semte her saatte girebilen bir iş kolu olmuştur. Önceden bağırarak sattıkları ürünleri artık hoparlör kullanarak satmaya ve bu sesten birilerinin rahatsız olacağını düşünmemeye ve umursamamaya başlamışlardır. Bencil sadece satacağı malın parasını düşünen modern yaşamın kurallarından ve haklarından, yasalarından habersiz bir iş kolunun temsilcileri olmuşlardır. Sattığı ürün hakkında hiçbir bilgisi olmayan, sağlığa zararı ve faydası umurunda olmayan bu işi kolundan siyasiler oy rantı elde ettiği için onlara ciddi yaptırımlar uygulamamışlardır. Bu dünyanın her yerinde böyledir.

Bu insanların özelliklerinden biri de Roman Kültürüne dayalı davullu zurnalı sokakta pervasızca ve düşüncesizce düğün vb yapmalarıdır. Yasaları ve bu konuda Avrupa kurallarını umursamayan bu hedonist ve iç güdüleriyle yaşayan insanlara ne yazık ki tepki gösteren de yoktur. Hatta kadınlar nasıl oynuyor diye davetli olmadığı sokak düğününe gidip fermuarını gevşeterek izleyenler bile vardır.

Lafı nereye getireceğiz; öyle bir toplum oluşmuş ki ahmaklar iktidar belirleyebilen, modern toplumun kurallarını yıkabilen virüs bir yapı haline gelmiştir. Bu yapıyı ise siyasiler onlarca yıldır kullanmaktalar. Sayıları milyonları bulan bu tez konusu yapıyı kurtaranın formülü de yoktur. Eğitmek vb bunların hepsi süslenmiş popülist, realiteyle alakası olmayan söylemlerdir.

En iyisi Mandıra Filozofu gibi insanlardan uzak bir dağ başında yaşamak. Şimdi merak ediyorum Robenson Curusoe isteseydi modern yaşamı bulamaz mıydı…

Hoşça kalın…



Gazeteci Yazar/Danışman Dursun Uzun

Yorum ve isteklerinizi dursunuzun33@hotmail.com veya http://gündemarşivi.com adreslerine yazabilirsiniz

30 yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyor. 2010 yılında Karıcığım Sevgilim Olur musun adlı kitabının ilk baskısıyla yazarlığa adım attı. Kitabın ikinci baskısı uzun bir gazetecilik/danışmanlık ve siyasi coğrafyadan sonra 2019 Kasım ayında yapıldı. Şu anda ülkenin her yerine ulaşıyor. Diğer eserleri Şehrin Çıkışlarını tutun (şiirler) Altta kalanın canı çıksın (Öyküler) Çakal kapısında yatırılan aslan Melda (roman) Çocuk kitapları 12 kitap Eğitim yayınları / Sosyal sorumluluk projeleri/kamu spotları 55 yaşında Tokat/zile doğumlu Mersinde yaşıyor. Evli Atatürkçü 3 çocuk babası...

Siz de fikrinizi söyleyin!