Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

2 TEMMUZ 1993 GÜNÜ NEREDEYDİNİZ?

Değerli Dostlar,

Bundan günü gününe tam 25 yıl önce yazdığım, Antalya yerel gazetesi “Gazete 07” de yayımlanan, daha sonra Eylül 2002’de İstanbul’da Toplumsal Dönüşüm Yayınları tarafından yayımlanan “Gönüllü Devşirmeler” adlı kitabımın 141–146 sayfalarında yer alan makalemi aynen aşağıda sunuyorum.

Saygılarımla,
Yılmaz Dikbaş
2 Temmuz 2021, Cuma
0532 233 31 52

2 Temmuz 1993 Tarihinde Neredeydiniz?

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta, şeriatçı kara yobaz çeteleri, başlarında faşist liderleriyle, laik düzeni yıkıp yerine şeriata dayalı bir düzen kurmaya yönelik büyük bir ayaklanma başlattılar.

Atatürk’ün ve Pir Sultan Abdal’ın anıtlarına saldırıp yıkıyorlar, Cumhuriyet valisini makamından çıkamayacak duruma sokuyorlar, Pir Sultan Abdal Şenliği için Sivas’a gelmiş aydınların kaldığı Madımak Oteli’ni ateşe veriyorlardı.

Sonunda 37 güzel insanımızın diri diri yakılarak öldürüldüğü bu faşist katliamın tüm aşamalarını televizyonlarınızda birçok kez izlediniz, gazetelerinizde okudunuz. Faşist katliamın yakalanabilen 124 sanığı mahkemeye çıkarıldı. Dava 14 ay sürdü, üç mahkeme değiştirdi. 124 sanıktan 26’sı on beşer yıl, 60’ı üçer yıl hapis cezasına çarptırıldı. 37 sanık beraat etti. O gün davaya katılan bir askeri yargıç, bugün itirafta bulunuyor:

“Baskı altındaydık!”

Bu demektir ki; 37 güzel insanımızı diri diri yakarak öldüren şeriatçı faşistler henüz adaletli bir şekilde cezalandırılmış değiller.

Bu işin, hukuki tarafı…

Bu davanın, bir de biz Atatürkçü sosyal demokratları ilgilendiren tarafı var.

Atatürk, başta laiklik olmak üzere Altıok İlkelerini savunma ve hayata geçirme görevini CHP’ye vermişti. 2 Temmuz 1993 tarihinde CHP (o günkü SHP) nasıl bir sınav vermişti?

37 güzel insanımızın diri diri yakılışını Ankara’da sadece izlemekle kalmış CHP (SHP) yöneticileri sorumluluktan kaçabilirler mi?

Sosyal demokrat taban, 2 Temmuz 1993 tarihinde yetkili makamlarda bulunan tüm CHP yöneticilerini yargılama hakkına sahiptir. Bu yargılama mutlaka yapılmalıdır.

Biz, sorgulamayı başlatıyoruz:

Ozan Nesimi Çimen, diri diri yakılırken Deniz Baykal nereydi, ne yapıyordu?

Madımak’ın yakılması, Ankara’da tüm yöneticiler tarafından dakikası dakikasına izlendi. Alevi oylarını toplamak için sağ elini sol göğsüne bastırarak rol kesmesini çok iyi beceren Baykal, Madımak’ın alevler içinde olduğunu öğrendiğinde ne yaptı, ne tür girişimlerde bulundu? O günden bugüne, içi boş laflar üretmenin dışında, şeriatçıların devlete ele geçirmelerini engellemek için hangi eylemleri yaptı?

Başta tüm Alevi vatandaşlarımız olmak üzere, tüm aydınları Deniz Baykal’ı sorgulamaya çağırıyorum.

Yazar-sanatçı Asım Bezirci, faşist alevlerin içinde kavrulurken, bugün Baykal’ın “tetikçiliğini” yapan Adnan Keskin neredeydi, ne yapıyordu?

Sosyal demokratları sindirmek için ekşittiği suratı, o gün ne durumdaydı, küfür etmeye yatkın ağzından o gün hangi sözcükler dökülüyordu? Örgütü toplayıp, Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıkmış mıydı?

Tüm Denizlili sosyal demokratları, Adnan Keskin’i sorguya çekmeye çağırıyorum.

Ozan Metin Altıok komadayken, Baykal’ın baş dalkavuğu, hokus-pokus Ali Topuz neredeydi? Örgütü harekete geçirip Madımak yollarına düşmenin planlarını mı yapıyordu, yoksa Yeni “garaj Komplolarıyla” Kürt ve Alevi kökenlileri partiden tasfiye etmenin yollarını mı arıyordu?

Tüm İstanbullu sosyal demokratlar, Ali Topuz’u sorgulamalı, şeriatçı kara yobaz çetelerinin önüne geçebilmek için hangi eylem planları yapıp hangi önergeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunmuş olduğunu sormalıdırlar.

Şair Behçet Sefa Aysan, insan kılığına girmiş hayvanların saldırısına uğrayıp alevlerle boğuşurken, Baykal’ın çömezlerinden Eşref Erdem neredeydi, ne yapıyordu?

Altıok İlkelerini mertçe savunan Erzurum Gençlik Komisyonu Başkanı Devrim Hakan Polat’ın partiden ihraç edilmesi emrini Ankara’da verirken kendisini bir Osmanlı Sadrazamı’nın Sol Kolu sanan bu Ankara milletvekili, 2 Temmuz 1993 gününden beri, şeriatçıların önünü kesmek için acaba hangi projeleri üretmişti?

Ankaralı sosyal demokratlar, şeriatçıların eylemlerine karşı vurdumduymaz, ama genç sosyal demokratlara karşı saldırgan bu milletvekilini sorgulamalı ve onu bir daha değil TBMM’nin içine göndermek, yanına bile sokmamalıdırlar.

Yirmi iki yaşındaki Huriye Özkan, kara yobaz çetelerinin Madımak’ta kurduğu insanlık dışı tuzağa düşüp diri diri yanarken, Baykal’ı Atatürk’e benzetecek kadar pusulayı şaşırmış Mehmet Sevigen acaba neredeydi, ne yapıyordu?

2 Temmuzların yıldönümünde, mezarlara karanfil koymaktan başka bir eylemi olmayan Baykal’ın bu yılışık yağcısını İstanbullu tüm sosyal demokratlar sorgulamalı, ona bir daha hiç unutamayacağı bir ders vermelidirler.

Sanatçı Muhlis Akarsu, Madımak Oteli’ni kuşatan hayvanlar tarafından yakılırken, siyasi hayatı boyunca Baykal’a akıl hocalığı yapmış Erol Çevikçe acaba neredeydi ve şeriatçıların bu barbarca saldırısını önlemek için ne gibi planlar yapıyordu?

Tüm Adanalı sosyal demokratlar, Erol Çevikçe’yi sorgulamalı, uzun siyasi hayatı boyunca şeriatçıların yükselişini önlemek için hangi projeleri üretip uygulamaya koymuş olduğunu sormalıdır.

20 yaşındaki Yeşim Özkan, Solingen’in dazlak Alman faşistlerinden de azılı kara yobaz çeteleri tarafından Sivas’ta diri diri yakılırken Hikmet Çetin neredeydi, ne yapıyordu?

Hikmet Çetin, şeriatçıların devletin içinde adım adım örgütlenmelerini izlemekten başka bir şey yaptı mı? Uzun yıllar içinde bulunduğu hükümette, şeriatçıların güçlenip yayılmasını önleyecek hangi önerileri getirmiş, hangi somut adımların atılmasına önderlik etmiştir?

Gaziantepli sosyal demokratlar, Hikmet Çetin’i sorgulamalı, onun sorumluluktan kurtulmasına fırsat vermemelidirler.

Kubilay’ı kör testere ile kesen kara yobazların faşist kalıntıları Madımak’ta sanatçı Sait Metin’i alçakça yakarken, Aydın Güven Gürkan neredeydi, ne yapıyordu? CHP’nin genel başkanlığına da soyunmuş bu milletvekili, 2 Temmuzun yıldönümlerinde basın toplantısı düzenleme dışında hangi somut eylemleri yaptı?

İzmirli sosyal demokratlar, şeriatçıların güçlenip devleti kuşatmasına seyirci kalmış bu milletvekilini mutlaka sorgulamalıdırlar.

Ozan Hasret Gültekin 8,5 saat mahsur kaldığı Madımak Otel’de ölümle pençeleşirken, hükümette bakan olarak sorumluluk yüklenmiş ve kendileri de Alevi olan Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay neredeydiler, ne yapıyorlardı?

Başta Alevi seçmenlerimiz olmak üzere tüm sosyal demokratlar bu milletvekillerini mutlaka sorgulamalı ve bir daha asla bu kişileri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne göndermemelidirler.

Kan içici şeriatçılar, Gülsün Karababa’yı, Sehergül Ateş’i, Menekşe Kaya’yı, İnci Türk’ü, Yasemin Sivri’yi, Belkıs Çakır’ı ve Serpil Canik’i diri diri yakarken, bakanlık koltuğuna da sahip Fikri Sağlar neredeydi, ne yapıyordu?

Numaracı cumhuriyetçileri kendisine danışman yapıp koruyan Fikri Sağlar, şeriatçıların devlet içinde yuvalanıp palazlanmasını önlemek için hangi öneriler, çözümler üretmiş, hangi projeleri uygulamaya koymuştu?

Mersinli, Tarsuslu sosyal demokratlar, Fikri Sağlar’ı mutlaka sorgulamalı ve bir daha kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne asla göndermemelidirler.

Muammer Aksoy’u katleden şeriatçı kuşaklarla aynı soydan olan kara yobaz canavarlar Madımak’ta Mehmet Atay’ı, Serkan Doğan’ı, Gülender Akça’yı, Murat Gündüz’ü, Asaf Koçak’ı, Muhibe Akarsu’yu, Ahmet Özyurt’u, Koray Kaya’yı, Edibe Sulari’yi, Asuman Sivri’yi, Handan Metin’i, Nurcan Şahin’i, Muammer Çiçek’i, Özlem Şahin’i, Erdal Ayrancı’yı, Uğur Kaynar’ı, Carina Cuanna’yı, Kenen Yılmaz’ı, Ahmet Alan’ı ve Hakan Türkgün’ü diri diri yakarken, bugün Ankara milletvekilleri Yılmaz Ateş, Ali Dinçer ve Önder Sav, Ardahan milletvekili İsmet Atalay, Artvin milletvekili Metin Arifağaoğlu, Balıkesir milletvekili Önder Kırlı, Kırklareli milletvekili İrfan Gürpınar, Samsun milletvekili Murat Karayalçın, Kocaeli milletvekili Onur Kumbaracıbaşı neredeydiler, ne yapıyorlardı?

O günden bugüne, içi boş parlak nutuklar çekmenin dışında, şeriatçıların adım adım Cumhuriyeti yıkma yolunda ilerleyişlerini durdurmak için hangi somut önlemleri önerdiler, hangi somut eylemleri gerçekleştirdiler?

Türkiye genelinde, sosyal demokrat halkımız bu kişileri mutlaka sorgulamalı, demokratik yöntemlerle en ağır şekilde cezalandırmalıdırlar.

Sonuç:

Hizipçi başı, sahte solcu, boşlider Deniz Baykal ve yukarıda adlarını saydığımız çıkarcı dalkavukları ile bunların örgütlerdeki yalakaları; hiçbir zaman, hiçbir şekilde eylemli olarak şeriatçıların önüne dikilmemişlerdir. Bu çıkarcı tayfası, yıllarca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin koltuklarında milletvekili olarak oturmuş ve bakan, hatta başbakan yardımcısı olmuşlar, ama şeriatçıların günden güne güçlenip yayılmasını sadece seyretmişlerdir. Özel günlerde ve bir de sıkıştıkça, içi boş süslü sözler söyleyerek durumu idare etmişlerdir.

“İmam Hüseyin’e andımız olsun ki;
bu dava divana kalmayacak…”

demek yeterli değildir.

Başta Aleviler olmak üzere tüm Atatürkçülerin ilk görevi, bugün CHP’yi işgal etmiş ilkesiz ve tutarsızlar sürüsünü partimizden uzaklaştırmak olmalıdır.

Özgür, demokratik, insancıl ve kalıcı tüm çözüm önerileri ancak ondan sonra gündeme gelecektir.

Yılmaz Dikbaş
Gazete 07, Antalya
2 Temmuz 1996

Siz de fikrinizi söyleyin!