Güncel - Aktüalite,  Toplum

Göklerin, Karaların, Suların Aşkıyla Sesleniyorum

Göklerin aşkıyla sesleniyorum:

Bir şeyler yapmalı! Bir şeyler…

Tümden yaşanmaz bir yer olup çıkacak yoksa dünya. Kötülerin cirit attığı alana dönecek hepten. Az kaldı! Ama sen ayağa kalkarsan değişecek bu. Tarkan’ın dediği gibi “geççek… !” Başka türlü olacak o zaman dünya. Aşk kazanacak, insan kazanacak…

Bitecek gibi görünmese de bu insan kırımı, bu doğa kıyımı… Kolay da görünmüyor ama insan kendini bu gidişe engel olduğunda var edecek aslında. Herşey güzelecek… Ellerinin gücünü, yüreğinin gücünü ve yeteneklerinin sınırlarını keşfedecek yeniden… Sen de içinde olmalısın bu değişimin. Bu dönüşümün içinde olmalısın… Çünkü ne olursa olsun kendimizden başlamalıyız insan olmaya. “Benimle olur, benimle olacak!” diyeceksin örneğin…

Çocuk gelinler yakışmıyor dünyaya. Kadınların öldürülmesi, insanın insanı sömürmesi, ağaçların katledilmesi; kuşların, böceklerin yuvasının bozulması yakışmıyor… Yakışmıyor insanın insanı göçe zorlaması… Bir çöplük manzarası haline gelen dünyamız; istenirse her düşünceden, her kültürden, her renkten bir çiçek tarlasına dönüşebilir… Güzelir dünya! Ama sen susarsan… Susma!

Karaların aşkıyla sesleniyorum:

Bir şeyler yapmalı! Bir şeyler…

Düşülen yanlışlıktan bir an önce çıkılmalı. İnsanın yönü insana dönük olmalı. İnsanın yönü doğaya, yaşamı üretmeye… İnsanın yönü barışa, aşka, sevgiye… Düşünmekle, düş kurmakla olur bu… Yani baş başa, düş düşe vermekle… “İnsan kendini insanda tanır!” sözü ne kıymetli. İnsanı anlamak, onunla empatiye girmek, başkalarının yaşam hakkını savunmak… İnsan böyle olur, bunları yapar diyebilmek… Hiç başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar başa çıkabilirler mi kendi acılarıyla? Sen çıkabildin mi? Çıkabilir misin?

İlk koşul, kötülüğe alışma/mak!

Birinden korkan, birini korkutan kötülük batağından çıkamaz. “Sevmekle başlar her şey” çünkü. Dünya güzelecekse şiirden, öyküden de yardım almalı mutlaka. İnsan kitapların büyülü dünyasından geçirmeli yüreğini. Kendisini anlama ve bilme mecburiyetine tabi tutmalı.

Suların aşkıyla sesleniyorum:

Bir şeyler yapmalı! Bir şeyler…

Hiçbir şeye karışmayan “iyiler”, kötülüğe ev sahipliği yapan kişilerdir. Bilmemiz gereken ikinci koşul da budur. “Bana ne”, “ben mi düzelteceğim” diyerek kenara çekilmekse insanlıktan düşmektir bir ölçüde. “Benle bir şey olmaz” demek basbayağı insanın kendisini aşağılamasıdır. Zoru seçmelisin. “Bir çakıl bir ırmağın yatağını değiştirebilir, o çakıl sen ol!” sözünü aklına getirmelisin böyle durumlarda.

Bir kerelik yaşamda yerini seç. Nerdesin?

Çocukların tacize, tecavüze uğramasını istiyor musun? Ya kadınların öldürülmesini her gün birer ikişer… Ülkenin uyuşturucu merkezi haline gelmesine razı mı gönlün? Yoksullaşmamıza her geçen gün! Ülkenin demokrasiden, hukuktan ve özgürlüklerden uzaklaşmasına…

Evin, bahçen, ülken ve dünya bilgin, birikimin ve vicdanın doğrultusunda şekillenecek. Öyleyse gecikme! Korkma ve kapılma umutsuzluğa. Ne diyor Tarkan: “Geççek!…”

Korkunun boyunu geçmekte ne var? Ayağa kalkmakta, bir ağzı açmakta bütün mesele.

Göklerin, karaların, suların aşkıyla sesleniyorum!

Bir şeyler yapmalı!

Bir şeyler!

Siz de fikrinizi söyleyin!